Kupayı angarya görüyorsan sahaya sürdüğün kadronun arkasında duracaksın. Yok, “Şans vermediğim oyuncuları bir göreyim gerekirse müdahale ederim” diyorsan, Özer’i son yarım saat, Cardozo ve Mehmet Ekici’yi son on dakikada oyuna alıp zevahiri kurtaramazsın sevgili Ersun hocam. Oysa pek çok takım gibi önemsenmeyen bu kulvar, engebelerle dolu uzun lig maratonunda Avrupa’ya açılan en kestirme yol. Trabzonspor bunu geçmişte tecrübe etmiş ve nimetlerinden ciddi biçimde yararlanmış bir takım.
Maça gelince. İstatistikler topa daha çok sahip olduğunu gösterse de, bordo-mavili ekip bal yapmayan arı gibiydi. Sahada yine çok farklı bir kadro ve topyekün uyumsuzluk vardı. Önemli eksikleri bulunmasına karşın Akhisar Belediyespor kazanmayı hak eden, daha net pozisyon bulan ve şanssız olan taraftı. Maçın hemen başında öne geçme fırsatı yakalamasına rağmen Salih’in çizgi üzerinden çıkardığı top, maçın o dakikada şekillenmesini engelledi. Zira Taşkın’ın vuruşu gol olsa, Trabzonspor’un geriden gelip skoru çevirme ihtimali yok denecek kadar azdı. Doksan dakika boyunca organize tek hücum yapamayan, duran toplarda sürekli rakip savunmaya yenik düşen, çok adamla çıktığı vakit geriye dönmekte zorlanan ve kalesinde önemli tehlikeler yaşayan Trabzonspor, yatsın kalksın Gekas’ın bu maçta oynamamasına dua etsin. İnanın, Yunanlı golcü dün akşamki Trabzonspor savunmasını hallaç pamuğu gibi atar, Yanal’ın da, takımın da kimyasını ciddi biçimde bozardı. Yaratacağı hasarı da kolay kolay onarmak mümkün olmazdı! Sonuç olarak görünen şu; Lig, Avrupa ve kupa gibi üç önemli hedeften ikisi risk altında. UEFA’da rakip Napoli. Kupada bu anlayış sürürse havlu atmak sürpriz değil. Elde kaldı lig. Ne yalan söyleyelim, işin düşündüğünden de zor Ersun hocam. Aman dikkat!..