Bir takımı bu kadar sıradanlaştıran ne olabilir? Lig sonu rehaveti mi? Yoksa Ordu deplasmanında alınacak puanların final grubuna önemli bir katkı sağlamayacağı düşüncesi mi? Gerekçesi ne olursa olsun, üzerlerindeki formanın bu denli kötü bir oyunu hak etmediğini bilmeleri gerekirdi Trabzonsporlu futbolcuların.
Diyeceksiniz ki Colman önemli eksik. O takımın beyni. Doğru. Lakin hedefi hep zirve olmuş bir takımda bu kadar etkili bir oyuncunun alternatifinin bulunmaması da o kadar büyük çelişki.
Savunmanın önündeki isimlere bakın. Kim oyun kuracak? Kim topu ileriye taşıyacak? Maç seçen ve çok şey yapıyormuş gibi görünüp, bir şey yapmayan Zokora mı? Yoksa kendine oynadığı vakit takımına yararı dokunmayan Alanzinho mu? Serkan’ın Allah’ı var. Bu kadar kötünün içinde takımının en çalışkan en mücadeleci adamıydı. Tek başına çabası ise beyhude!
Orduspor orta alanda çoğalıp rakibin oyun kurmasını engellerken, Trabzonspor’un gol ayağı Burak özellikle maçın ilk bölümünde istediği topları alıp pozisyon üretmekte zorlandı. Volkan’ın son derece etkisiz kaldığı, Halil’in ise sürekli yer değiştirerek oynadığı ilk yarıda Orduspor hücumu daha fazla düşünebilse, üstünlük sayısını bulması mümkündü.
Şenol Güneş’in ikinci yarıda önce Adrian’ı sonra Henrique’yi sahaya sürmesi de yarar sağlamadı. Adrian orta alana denge getirse de, Henrique yine etkisiz eleman görünümünde idi. Bu kadar olumsuzluğun içinde ilginçtir, Trabzonspor gole yaklaşan taraf idi. Halil’in pasında Burak o pozisyona konsantre olabilse ve düzgün bir vuruş yapabilse, topu direğe nişanlamak yerine ağlara gönderebilirdi.
Dün Trabzonspor’un sezon boyunca çokça oynadığı kötü maçlarından birine tanık olduk. Ve insanın aklına şu soru geldi ister istemez; “Maçın puansal anlamda fazla önemi olmadığı düşüncesi taşıdığı gözlenen oyuncuların yerine, uzun zamandır yedek bekleyen ve kadroya giremeyenlere şans vermek daha anlamlı olmaz mıydı?”