Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören diyor ki: “Yabancı kontenjanı konusunda aranızda anlaşın öyle gelin. Talimatın değişmesi için 18 kulübün de imzasını isterim.”
Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı İlhan Cavcav diyor ki: “Biz aramızda anlaştık. Fenerbahçe hariç 17 kulüp 6+2 istiyor.”
Bu açıklamanın mürekkebi kuramadan Beşiktaş devreye giriyor: “6+2’yi asla kabul etmeyiz.”
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal durur mu: “Hepsine karşıyız. Yabancı sayısı serbest bırakılmalı.”
Cavcav’ın vakıftaki yardımcısı Antalyaspor Başkanı Gültekin Gencer haber gönderiyor: “Böyle bir kararımız yok.”
Fenerbahçe malum. Başından beri mevcut talimatın uygulamasını istiyor. Mahmut Uslu ise patron edası ile konuşuyor: “Anlaşıp bize gelsinler. Sonra değerlendiririz.”
El insaf yahu! Bu kadar çatlak sesin çıktığı bir oluşumda, orta yolu bulmak mümkün mü?..
Aynı toplantıda ağız birliği yapamayan, on dakika sonra birbirinin arkasından konuşan ve yalanlayan yöneticilerin oluşturduğu “Birlikten” güç doğar mı? Türk futboluna hayır gelir mi?
A.Ş. olacaklarmış!
Yabancı oyuncu kontenjanı konusunda derin bir kriz yaşayan Kulüpler Birliği Vakfı’nın, Çarşamba günü Ankara’da yaptığı toplantıda ilginç bir konu daha gündeme geldi.
Süper ligin yayın haklarını elinde bulunduran Lig TV’nin Vakıf tarafından satın alınması. Dahası, yayın ve kulüp isim hakkı pazarlamasının kendilerine devredilmesi!
Hukukçular araştırmış, oturup konuşmuş ve tıpkı İngiltere’de olduğu gibi futbol gelirlerinin dağıtımı konusunda etkin rol oynama vaktinin geldiğini düşünmüşler. Jokere per bekleyen kulüp başkanları da, Fenerbahçe’nin yıllardır savunduğu projeye onay vermişler.
Peki, kulüpler yasal olarak böyle bir sorumluluk üstlenebilir mi? Elbette hayır. Onun da formülünü bulmuşlar. Birliği Vakıf statüsünden çıkarıp “Lig Birliği A.Ş.” formülünde uzlaşmışlar. Umarız kısa sürede iflas bayrağını çekmezler.
TFF şiddetle karşı
Vakfın bu talebi hayata geçer mi bilmiyoruz. Bildiğimiz, mevcut federasyon projeye şiddetle karşı çıktı. TFF yasası ile Ana statünün kendisine verdiği hak ve yetkileri kulüplere devretmeye niyetli olmayan federasyonun, teklifin ciddiyet kazanması, yani Spor Kulüpleri Yasası’na girmesi halinde nasıl bir politika izleyeceği meçhul.
Spor Kulüpleri Yasası demişken... Bizim bildiğimiz, bu yasa en az 15 yıldır gündemde. Üzerinde defalarca konuşuldu, tartışıldı, tasarı haline getirildi, lakin bir türlü uzlaşma sağlanıp TBMM genel kuruluna indirilemedi.
Spor Bakanlığı’nın tasarısında kulüplerin karşı çıktığı pek çok hüküm var. En önemlisi, mali denetimin bakanlığa verilmesinin FİFA nezdinde yaratacağı sıkıntılar. Özerkliğin üzerine çıkacak bir yasanın dünya futbolunun patronu tarafından hoşgörüyle karşılanmayacağı kesin. Yakın tarihimiz benzer deneyimlerle dolu. Futbol siyaset zaten kol kola da, bunun kağıt üzerinde tescillenmesi bize pek mümkün görünmüyor!
Aziz beyin taklitlerinden sakının!
Fenerbahçe’de ne zaman bir kriz yaşansa, Aziz Yıldırım devreye girer.
Başkan şimdi de Trabzonspor maçı öncesi kaptan köşküne çıkıp, dümeni eline almış.
Tesislere çıkarma yapmış, futbolcularla konuşmuş, teknik direktörüne talimatlar vermiş, kısacası işlerin yolunda gitmediğine kanaat getirip çantadan her derda deva “Azizsilin” iğnesini çıkarmış.
Camiası Yıldırım’ın tarzını artık kanıksadı. Başkanın yaptıklarını garipsemiyor.
Yıldırım bu. Futbolcusunu azarlar, teknik direktörüne hakem hataları hakkında konuşmadığı için kızar, maçlarda soyunma odasına iner, hakemlere öfkelenir, ceza alır, sonra da TFF kurullarına çatar!
Futbol dünyasında örnek bir kulüp başkanı olmasa da, Fenerbahçe’de kuralları kendi koyduğu için tüm bunları yapma hakkını sahiptir.
Dolayısıyla yöneticilerin, teknik direktörün ve futbolcuların en tepesindeki mülki amir olarak her konuda söz söyleme, gerektiğinde müdahale etme yetkisi vardır!
Aman başkan. İnsanlar bunların tümüne alıştı da... Senin bulunmadığın basın toplantılarında gazetecileri azarlamaya, mensubu oldukları yayın kuruluşlarına ayar vermeye çalışan, ses tonunu yükseltip makbul bir hatip olduğunu sanan taklitlerine dikkat! Bize Aziz Yıldırım yeter!
Okçuoğlu doğru söylemiş
MHK Başkanvekili Yüksel Okçuoğlu hafta içindeki eğitim seminerinde ilginç bir mesaj vermiş: “Dışarıda eski mesleği hakem olan 14 insan var ve siz hatalarınızla onları meslek sahibi yaptınız.”
Okçuoğlu’nun tespiti doğru. Spor medyasında köşeler artık eski futbolcu ve teknik adamların tekelinde. TV’lerde, gazete sayfalarında hep onlar.
Mesleğin okulundan yetişen ve spor yazarlığı yapan meslektaşlarımızın sayısı artık bir elin parmağı kadar. Şimdi de hakem yorumcusu enflasyonu yaşıyoruz.
Hakem kardeşlerim, yapmayın ya... Hata yapmayın. Zaten dertliyiz. Sayenizde (!) yakında yazacak köşe, konuşacak ekran bulamayacağız yoksa!