Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Saat başı çan, beş vakit ezan sesi işitebileceğiniz, dört yanından tarih fışkıran bir kent Üsküp. Trabzonspor’un Raboknicka ile oynadığı Avrupa Ligi ön eleme maçı için geldiğimiz Makedonya’nın başkentinde, kavurucu sıcağa karşın iki gün boyunca gezme ve gözlem yapma şansı bulduk.

Eski çarşıda, kapısında bordo-mavili bayrağın asılı olduğu küçük dükkandan içeri girdiğimizde “Hoş geldiniz” diye karşılanmak hoş bir sürpriz oldu bize. Bir yandan alış-veriş, bir yandan da adının “Faik” olduğunu öğrendiğimiz ev sahibimiz ile sohbet imkanı bulduk.

Haberin Devamı

Merak ettik, anlattı. Düzgün Türkçesini 1981’de, 1.5 yıllık eğitiminin ardından ayrılmak zorunda kaldığı Ankara’daki Kara Harp Okulu’nda öğrenmiş. Aslen Arnavut imiş. Balkanlar’da savaş patlayınca Kosova Kurtuluş Ordusu saflarına katılmış ve yıllarca cephede savaşmış. O günleri anlatırken yumruğunu sıkan Faik, bugün sağlanan huzur ortamına Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin katkısının büyük olduğunu söylediğinde, gözümüzün önüne son 15 gündür ülkemizde yaşanan olaylar geldi ister istemez. Patlayan bombalar, katledilen masum insanlar ve yaşamlarını yitiren güvenlik güçlerimiz...

Aklımızı okuyamadığı için devam etti Arnavut dostumuz; “Türkiye ne kadar güçlü olursa, biz de burada o kadar rahatız. Siz ne kadar birlik içinde olursanız, biz de dirlik içinde yaşayacağız. Balkanlar’daki Türkler ve müslümanlar sizin sayenizde hâlâ başı dik ve inançlarına uygun yaşıyor.”

Yutkunduk. Sadece başımızı sallayıp onaylamaya çalıştık kendisini.

İkram ettiği çayları yudumlarken Trabzonlu gazeteci arkadaşlarım Ömür Avcı ve Gökmen Şahin’e dönüp, “Dünyada iki tane inatçı ve isyankar toplum var. Karadenizliler ve Arnavutlar. Birbirimize çok benzeriz” sözleri, belli ki asılan yüzleri tebessüm ettirmek için zekice bir çaba idi!
Vedalaşma vakti geldiğinde arkamızdan seslendi, sağ eli kalbinin üzerindeydi; “Siz varsanız biz de varız, bunu sakın unutmayın” diye seslendi.

Noktayı ise Gökmen koydu; “Cemal ağabey, durum ancak bu kadar net özetlenir, değil mi?”
Evet; Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arnavutu, Boşnağı, alevisi, sunnisi, yani “Biz”, birarada barış içinde yaşayabilirsek, binlerce kilometre uzakta, varlıklarını Türkiye’nin gücüne ve istikrarına bağlamış insanlar da, kendilerini huzurlu, güvende hissedebilecek. Üsküplü Faik’in mesajı bu kadar net!

Haberin Devamı

Yukarı Banisa köyü ve Trabzonspor

Balkanlar’ın ortasında küçük, sevimli bir yerleşim birimi Yukarı Banisa köyü. Yazımıza konu olan özelliği yüzde 90’ın müslüman, bir o kadarının da Trabzonspor sevdalısı olması. Bordo-mavili takımın Üsküp’de oynayacağı maçı fırsat bilip köyde “Trabzonspor Taraftar Derneği” açılışı organize etmişler.

Beklentileri, başkan yönetici, futbolcu, hatta çok sevdikleri Şota’yı açılışta görmekmiş. 7’den yetmişe köy meydanında toplanıp karşılama yapmayı planlarken, ne oldu dersiniz? Trabzonspor genel sekreteri Köksal Güney ve gazeteciler dışında kimsecikler yok. Aslında davullu zurnalı bir açılış yapacaklarmış, lakin Türkiye’de son dönemde yaşanan terör olayları ve can kayıpları karşısında “Biz Türkiye ile ağlar, Türkiye ile güleriz” deyip iptal etmişler.

Haberin Devamı

Birkaç oyuncu, belki teknik direktörü ağırlamak hayal edemeyecekleri bir rüyanın gerçekleşmesi demek iken, misafirperverliklerinden en küçük bir ödün vermeden konukları bağırlarına basmışlar. Olsun demişler, siz geldiniz ya...

Derneğin açılışında Güney’in dağıttığı Trabzonspor formalarını üzerlerine geçirip, ellerinde bordo-mavili bayraklarla vedaya hazırlanırken, biraz buruk, azıcık da hüzünlü kalmışlar...

Niçin yazdık bu yaşananları? Rabotnicki maçında oynamayacak bir-iki futbolcu, Onur sorununu çözmeye çalışan başkan veya bir kaç yönetici, sevinçlerine sevinç katamaz mıydı Banisa köyünün Türkiye ve Trabzonspor sevdalısı yüreklerine? Sizin için angarya görünen küçücük dokunuşlar, onlar için yaşamları boyu unutulmayacak anılara dönüşseydi, siz de mutlu olmaz mıydınız?

Sonuç; Üsküp’e gelen Trabzonspor kafilesi, krizi de bahane edip, dostluk ve samimiyet sınavını maalesef geçememiştir. Yazık!

Yıldırım’dan ince gönderme

Fenerbahçe kulübünün ay ortasında gerçekleştirilen divan kurulu toplantısında yüksek maliyetli transfer yaptıklarına dair eleştirileri yanıtlayan Başkan Aziz Yıldırım’ın, satır aralarına sıkışan bir açıklaması vardı.

Anımsayalım, şöyle demişti Yıldırım; “Mahmut Uslu beyin transferde bir başka kulüp için söylediği ‘gömü mü buldular’ sözü dönüp dolaşıp bize geldi. Fenerbahçe gömü bulmadı ama gömü bulmak isteyenlere tavsiyem var; 3. köprü ile 3. havaalanı arasında 50 kilometrelik alanın hem sağında hem solunda her tarafta gömü var, isteyen gidip bulabilir oradan!”

Bir spor kulübü başkanı olarak camiası, ülke futbolu ve memleket meseleleriye uğraşıp, en ciddi konuları yeri geldiğinde mizahi bir üslupla gündemde tutabilmeyi, tanzimat dönemi gazetecilerine (!) has bir yetenek sanırdık. Bazen kızsak da, tıpkı bu örnekte olduğu gibi, çoğu vakit takdir ediyoruz Aziz başkanın zekasını!.. Tabii anlayabilene...

Üsküplü Arnavut Faik

Üsküplü Arnavut Faik