Önce şunu söyleyelim, mütevazı kadrosuyla son yarım saati bir kişi eksik oynamasına karşın Trabzonspor’a son dakika golüyle puan kaptıran Mesut Bakkal’ın öğrencileri, alkışı hak eden taraf idi. İki duran top organizasyonu dışında daha çok pozisyon bulan ve kazanmayı hak eden taraf tartışmasız başkent ekibi oldu. Haa, bu arada kimse eksik oyuncularından şikayet etmesin. Gençlerbirliği’nde El Kabir’in yokluğu, Trabzonspor’da Cardozo, Ekici ve Özer’den çok daha fazla hissedildi. El Kabir gibi bir patlayıcı güç oynasa, başkent ekibi kart zaaflarına karşın kazanmaya yakın taraftı.
Trabzonspor maalesef adı dışında bu ligin üst düzey takımlarından biri değil. Ne oynadığı futbol tatmin ediyor, ne aldığı sonuçlar insanları şaşırtıyor. Kazanırken de kaybederken de yaptıkları değil, yapamadıkları konuşuluyor.
Sezon başı gerçekleştirilen onca transfere karşın Salih’den sağ bek, Bosingwa’dan stoper, Mustafa Akbaş’tan sol bek yaratmaya çalışıp, oyun içindeki hamleleri ile mucize yaratması beklenen Ersun Yanal, ülke gerçeklerinden kendini asla sıyıramayacak talihsiz insanlardan biri. Şişirilmiş kadroya bakıyorsunuz, kenardan gelip skora etki edebilecek çok az silahı var. Taktiksel anlamda Yanal’ın istediklerini sahaya yansıtacak gücü hiç yok. Hâl böyle iken hocanın mutlu olması ve insanları mutlu etmesi de mümkün değil.
Gençlerbirliği maçı, 34 haftalık lig maratonunda sıradan bir sınav idi. Lakin, sezona büyük beklentilerle giren Trabzonspor’un ligde bulunduğu konum sorgulanmadan önce, başkan ile kulüp menajerinin futboldan ve futbolcudan ne kadar anladığı, harcanan paranın kaynağı, verilen vaatlerin hangisinin yerine geldiği gibi konular tartışılmalı ki, şampiyonluk söylemleriyle umutlanan taraftar salt gerçeği görebilsin.
Galatasaray galibiyetinden sonra teknik direktöründen bir “teşekkürü” esirgeyen, ancak bunun tam tersi haberlerle kendi reytingini yapmaya çalışanların farklı hesapları varsa, Trabzonspor taraftarı bunu bilsin ve yanlış adrese gitmesin!
Pek sevmeyiz bu tarzı, ancak son sözümüz hakemlere. Önce Erkan’ın suratına beş kardeşi yapıştıran, sonra Mustafa’nın kafasına attığı omuzla insan sağlığı konusunda iki ciddi ihlalde bulunan Landel’i es geçmeleri, MHK’den aldıkları talimatlara ters düştü. Landel’i ikinci yarı başında oyundan alan Mesut Bakkal maçın “hakemi” değil ama “hakimi” oldu. Özkalfa ve ekibi bundan ders çıkarsın!