Trabzonspor’da sezon başı yirmi küsur transfer yapılmış. Kimin isteği ile? Vahid Halilhodzic’in yalancısıyız, Boşnak hoca diyor ki, “Bu oyuncular benim birinci tercihim değildi.” Yani, Halilhodzic Dünya Kupası’nda iken birileri basmış paraları, şişirmiş kadroyu.
Sonrasında kendi fiyaskolarını örtmek için takımın başına getirilen Ersun Yanal’dan mucize bekleyenler dün Eskişehir’de gerçeği gördü. İki forvetin Cardozo ve Yatabare sakat. Deniz tek başına gol umudu. O da çıkınca Medjani en uçta! Yedek kulübesinde alternatif yok. Ee nasıl olacak bu iş? Ya korner olacak uzunlar gol arayacak, ya da Ekici, Özer gibi bireysel yetenekler devreye girecek. Nasrettin hocanın dediği gibi, ya tutarsa?
Sadece forvet mi? Bu takıma iki sol savunmacı alınmıştı. Bakıyorsunuz Yusuf sol bek. Sağda ise orta sahadan devşirme Salih. Sezon başı dört stoperin var, devre arasında da Uğur’u transfer ediyorsun, geçen haftaya kadar göbekte Bosingwa oynuyor. Kusura bakmayın da neresinden tutsan elde kalacak bir takımdan daha fazlasını istemek, eşyanın doğasına aykırı.
Hepsini bırakın ya kaleci Hakan Arıkan olmasaydı? İddia ediyorum, geride bıraktığımız 32. haftayı göremeden ne başkan ve yönetim, ne de şimdilerde günah keçisi ilan edilmeye çalışılan Ersun Yanal kalırdı. Bu camia hâlâ Avrupa’dan söz edebiliyorsa ki, üçüncü takım olarak oralara gitmek kimleri memnun edecek bilmiyoruz, kaleci Hakan’ın sayesindedir.
Eskişehirspor karşısındaki Trabzon’dan söz etmek, bir haftası ötekine uymayan takımı gereksiz yere eleştirmek olur, nafile. Sadece şunu söyleyebiliriz, Eskişehirspor biraz sıksa, rakibini beşlik yapardı. Sıcak hava, ciddiyetsizlik, son vuruş yetersizliği tarihi bir farkı önledi ise Trabzonspor’a söylenmesi gerekenlere siz karar verin.
Kaldı iki maç. Trabzonspor’un rakipleri Bursaspor ve Başakşehir kazandı. Asıl rakip Başakşehir ile aradaki fark dörde çıktı. İki haftada kapanır mı? Sen kendi göbeğini keseme, rakip puan kaybetsin diye dua et.
Kim üzerine alınırsa, bizim sözümüz Trabzonspor’u bugünlere getirenlere. Trabzonspor sevdalısı olmak, başarıya aç tribünlerin karnını doyurmuyor. Kulüp yönetmek, hele Trabzonspor gibi “büyüklüğü” ile övünen bir kulübe başkan ve yöneticilik yapmak ise deneyim, birikim, beceri ve mantık gerektiriyor. Parayla saadet olsa idi, bugün Trabzonspor’un düştüğü çıkmazı değil, son haftaya kadar kovalayacağı şampiyonluktan söz ediyor olurduk. Değil mi Sayın Hacıosmanoğlu?..