Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

M’Bia, Cavanda, N’Doye derken, geçen hafta insanın yüreğini cız ettiren ve bir transfer hikayesi yaşandı Trabzonspor’da.
Skandalın mimarları, Christophe Samba’yı Londra’dan özel uçakla kente getirirken, maliyeti bile belliydi aslında. Kongolu futbolcu ile 10 bin metre yüksekte öz çekim yapıp bunları sosyal medyada paylaşan kulüp menajeri ise, zafer kazanmış komutan edasında!..
Ya sonra? Sonrası, sadece Trabzonspor değil, Türk futbolu adına utanç vericiydi.
Önce 1.95’lik Samba’nın medyaya yansıyan fotoğrafları alay konusu edilmeye çalışıldı. Kimi boksör dedi, kimi başkanın yeni koruması yakıştırması yaptı. Tanımadığı, dilini bilmediği bir ülkede adeta aşağılandı genç oyuncu. Ardından göstermelik bir sağlık kontrolü bahane edilip, geri gönderildi!
Soru şu; Samba’nın transferine onay veren, aracılık eden, onu binlerce kilometre uzaktan apar topar Trabzon’a getiren, Kamu Aydınlatma Platformu’na açıklama yapanlar kim?
Başkanın, sportif direktörün ve teknik heyetin haberi olmadan böyle bir operasyon gerçekleşemeyeceğine göre, adı “suç” olan bu eylemin ortakları, yaptıklarından sıkılıp utanmışlar mıdır acaba?
“Trabzonspor beni alsın, özel uçağın ücretini cebimden öderim, çok para da istemem!” diye haber göndermedi ise eğer, bu kulüpte transfer işlerinin ne kadar ciddi yürütüldüğünü anlamak açısından “acı” bir örnektir Samba’nın iki günlük Trabzon macerası...
Ne diyelim; hiç yakışmadı, yazık!

Haberin Devamı

İbra değil, ibretlik!

Haftalardır süren kafa karışıklığına Zlatan İbrahimovic’in menajeri noktayı koydu; “Galatasaray’la asla görüşmedik. Çıkan haberler doğru değil...”
Aslında golcü oyuncuyla ilgilenmediklerini önce Galatasaray Başkanı Dursun Özbek söylemiş, ancak transfer haberlerini gazete manşetlerine taşıtanları bir türlü ikna edememişti!
Her iki taraf da kesin bir dille İbrahimovic haberlerinin gerçeği yansıtmadığını söylediğine göre, şimdi kime inanacağız? Türkiye’yi yabancı cennetine çeviren ve bol komisyonlu transferlerden servet yapan menajerlere mi, yoksa konunun gerçek muhataplarına mı?
Bu ülkede bir gerçek var; transfer dönemlerinde yarattıkları bilgi kirliliğinden nemalanan menajerler ile teyit edilmemiş haberlere itibar edildiği sürece, Messi’yi de yuttururlar millete, Ronaldo’yu da!

Haberin Devamı

Ekici’de ihmal mi var?

Hazırlık kampları döneminde Trabzonspor kafilesinde profesyonel bir kulüp doktoru bulunmaması, eleştiri konusu olmuştu. Yaşanan sakatlıkların iyileşme sürecinin uzaması, özellikle Mehmet Ekici’nin en az iki hafta daha takımdan uzak kalacağının açıklanması, kafaları karıştırmıştı. Yine iddia o ki, teşhis ve tedavi süreci aksadığı için Ekici rötar yapmıştı. Zararın neresinden dönülse kârdır. Aylardır doktorsuz çalışmakta sakınca görmeyen yönetim, pardon Başkan, nihayet soruna çözüm buldu. Rabotnicki ile oynanan rövanş maçından bir gün sonra, Op. Uzm. Dr. Ufuk Şentürk resmen görevine başladı! Şentürk’ün CV’si son derece parlak ve işinin ehli olduğu belli. Umarız kısa sürede hem Ekici’ye, hem de bundan sonra yaşanabilecek olası sakatlıklara derman olabilir!

Haberin Devamı

Onur gerçekten sakat mı?

Üsküp’te Raboknicki maçı öncesi başlayıp, dört günlük bir krize dönüşen olaylar malum.
Bir tarafta Onur Kıvrak, diğer yanda başkan, teknik direktör ve sportif direktörden oluşan üçlü blok!
Kaptan olarak çıktığı UEFA maçının son dakikalarında yediği hatalı gol, kuşkusuz tüm camia kadar Avrupa’dan elenmenin faturasını üstlenmek zorunda kalan Onur’un da moralini bozdu.
İşte ne olduysa o maçtan sonra oldu. Onur, belindeki sakatlığı nedeniyle yaklaşık bir haftadır antrenmanlarda arkadaşlarıyla birlikte değildi. Ancak perşembe günü takımla çalıştı.
Bugün Bursaspor sınavında Trabzonspor kalesini kimin koruyacağı ise merak konusu.
Teknik direktör Şota’nın dört seçeneği var. Yeni transfer Esteban Alvarado, sakatlıktan çıkan Onur, genç Uğurcan ve müzmin yedek İbrahim...
Gürcü hocanın işi zor. Onur’u oynatsa bir dert, oynatmasa ayrı. Üsküp krizi sonlanmış gibi görünse de, gündemde bazı senaryolar var.
Bunların ilki, Onur’un tüm yaşananlar yüzünden son derece huzursuz ve isteksiz olduğu, sakatlığını bahane ettiği.
İkincisi, adı uzun süredir Galatasaray ile anılan kaptanın, Muslera’nın Manchester United’e transferiyle ilgili gelişmeler olumlu sonuçlanırsa, sarı-kırmızılı kulübe ciddi bir bonservis ücreti karşılığı gidebileceği iddiaları.
Bu kafa karışıklığında Şota’nın yapacağı tercih, önceliklerin belirlenmesi kadar, geleceğe de yön verecek mesajlar içerebilir. Bugün Alvarado oynar ve performansı beğenilirse, kale için yeni bir rekabet yaşamak bazılarına ağır gelebilir! Yok görev Onur’a verilir, Kolombiyalı’ya “sen daha çok çalış” denirse, yukarıdaki senaryolar şimdilik rafa kalkar!
Elbette şimdi birileri çıkıp “Bunlar aslı astarı olmayan şeyler. Onur’u asla satmayacağız” diyebilir. Benzeri söylemleri daha önce de ilk ağızdan duymuştuk, çok normal!
Son söz transfer döneminin biteceği 31 Ağustos’ta söyleneceğinden, gerçekler üzerine yorum yapabilmek için biraz daha bekleyeceğiz!