Yıllardır taraftarı olay çıkardığı için ceza alan kulüpler gördük. Saha kapatmalar, tribün boşaltmalar, seyircisiz oynamalar.
Ancak bu kez ibretlik bir durumla karşı karşıyayız. Geçen hafta oynanan Çaykur Rizespor- Trabzonspor maçından söz ediyoruz. Maç bitti, Trabzonspor seyircisi takımını çağırdı, birlikte sevindiler. Hatta tam olarak da sevinemediler. Rakibin ligdeki kötü konumunu düşünen bordo-mavili oyuncular, abartmadan soyunma odasının yolunu tuttular. Bizler de basın tribününde yazımızı tamamlamak üzereydik ki, bir gürültü koptu.
Trabzonspor taraftarı birbirine girmiş, polis müdahale etmiş, arbede yaşanmaya başlamıştı. Az önce galibiyet kutlanırken, bir anda ortalık karışmıştı.
Neden mi? İnanın şaşıracaksınız duyduklarınıza.
O bölümde binin üzerinde taraftar vardı. Bir grup İzmir marşını söylemeye başladı. Diğer grup ise onlara müdahale etti. Önce sözlü sataşma, ardından kavga başladı. Zor ayırdılar renktaşları!
Toplumun bu kadar sevgisiz ve tahammülsüz olması ne kadar korkutucu... Ortak paydalar üzerinden ayrıştırılmaya çalışılması ne kadar üzücü...
İçimiz cız ediyor. Sormadan edemiyoruz. Bu ülkede statlarda mehter marşı çalınmıyor mu?
Karşı çıkan, tepki gösteren var mı? Haşa yok!
Ne diyor o marşın bestelenmiş ikinci bölümünde?
“İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.”
Neyinden rahatsız oldunuz bu sözlerin? Siyaset ve bölücülük mü var mısralarında?
Yazık! Herkes bilir ki, Mustafa Kemal adının yazıldığı mücevher taş, bizzat halkın ruhudur. Ulusun ta kendisidir...
Sonuç; bir garip kavga ve tehlikeli kutuplaşma. Fatura Trabzonspor kulübüne...
Cezanın miktarı hiç önemli değil...
Gerekçesine bakalım ve toplum olarak nereye gidiyoruz, bunu sorgulayalım!
Erzik VAR’a karşı mı?
FİFA ve UEFA’da çeyrek asırdan fazla görev yapan Şenes Erzik, bayrağı Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili Servet Yardımcı’ya devretti.
Erzik’e Türk futbolunun paydaşları olarak teşekkür borcumuz var. Bunca yıllık birikim ve deneyime sahip bir değerin, köşesine çekilip emekliye ayrılma lüksü yok.
Bu nedenle her konuda olduğu gibi, Erzik’in Video Asistan Hakemliği ile ilgili uyarılarını önemsiyorum.
Erzik temkinli. Onu dinlemek, mesajını iyi okumak ve üzerinde düşünmek gerek.
Ne diyor Erzik?
“İşe gol teknolojisi ile başlamak gerek. IFAB kesin kararını vermeden, VAR’ın uygulanması mümkün değil. Deneyebilirsin ama, onun için bile çok masraf yaparsın. Ayrıca senin FIFA kokartlı hakemin maç yönetirken, kontrol kimde olacak ? Ya eski hakemlerine bırakacaksın ya da dışarıdan yeni adam getireceksin. Yani, sistemin hemen kullanılması zor. Korkum, futbolun video hakeme teslim olması. Hakem rahat edemez sahada. Bu oyunda hatalar da var.”
FİFA ve UEFA’da çok önemli sorumluluklar üstlenmiş, Türk futbolunun ilk ve tek Onursal Başkanını yeni jargonla statükocu görüp, VAR karşıtı ilan edenler çıkabilir!
Lakin, bizim en büyük sorunlarımızdan biri eğitim.
Çağdaş dünyaya ayak uydurmak ve teknolojiden yararlanmak, ancak insan faktörü ile mümkündür. Tek şartı da her konuda donanımlı bireylerin söz sahibi olduğu bir toplumdur.
Bu gerçeği göz ardı etmeden ve işi aceleye getirmeden, VAR kadrosundaki hakemlerin yüz saatlik eğitimlerinin nasıl tamamlanacağı hesap edilmeli.
IFAB ile imzalanan 70 sayfalık protokolü, bu projeyi savunan kaç kişi satır satır okudu? IFAB niçin en az 6 ila 12 ay deneme süresi koydu?
Dünya futbolunun iki devi İngiltere ve İspanya neden sessiz ve pusuda bekliyor?..
Üzerine atladık, elimize yüzümüze bulaştırdık ilave yardımcı hakemliği.
Naçizane fikrimiz, bu kez aynı hataya düşmeyelim, bir bilene de kulak verelim!
İnanın zarar görmeyiz.
Savaş ortada başlayacak!
Bu akşam oynanacak Trabzonspor-Beşiktaş maçının haftanın en keyifli mücadelelerinden birine aday olacağını düşünüyorum.
Ev sahibi takım geçen hafta eksik kadrosuyla Rize’yi yenerken çok ciddi sıkıntılar yaşadı. Bugün cezalı N’Doye dışında eksiği yok.
Ligin en pozitif futbolunu oynayan, hücum alternatifi çok, bireysel yetenekleri son derece verimli bir Beşiktaş takımı karşısında Trabzonspor’un en önemli kozu, kalecisi ve savunması.
Hemen önlerindeki Okay- Onazi de takım savunmasında ciddi yardımda bulunuyor. Oyunun şifresi bu bölgede çözülebilir. Oğuzhan ve Talisca’nın pas trafiğini kesmek, Quaresma’nın kanatlardaki etkinliğine önlem almak, hem savunmanın yükünü azaltır, hem Trabzonspor’un hızlı hücumlarına zemin hazırlar.
Bu anlamda Yusuf Yazıcı ve Olcay Şahan’ın uyumu, Rodallega’nın pozisyon şansını artırır. Castillo’yu da sürpriz golcü yapabilir.
Beşiktaş karşısında Mas ve Pereria’nın ofansif oyuna nasıl katkı sağlayacağını da merak ediyorum. Şenol Güneş’in tercihini kestirmek zor ama, Babel, Cenk Tosun ya da Aboubakar gibi son derece hareketli forvetler karşısında tedbirli olmak şart. İki savunmacının boşaltacağı alan tehlikenin başlayacağı bölgelere dönüşebilir.
Onur formda
Kaptan Onur son derece formda. Yakın mesafeden vuruşlarda geçit vermesi zor. Güneş’in talebelerine şut tavsiyesinde bulunacağı ihtimali göz önünde bulundurulmalı.
Trabzonspor N’Doye’nin yokluğunu derinden hissedecek. N’Doye sadece forvet değil, iyi top saklayan, orta alana yardıma gelen, takım hücuma çıkarken isabetli paslarla arkadaşlarını pozisyona iten bir oyuncu. Rodallega’nın bu özelliklerinin olmaması, Trabzonspor’un topa daha çok sahip olma oranını düşürebilir.
Teknik adamlarının pozitif futbol anlayışı, kadro kaliteleri ve son dönem performansları dikkate alındığında, iyi ki gelmişiz diyeceğimiz bir maç olacağını umuyorum.