Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, “Şikeyi Türkiye’ye Galatasaray soktu” diyerek ağır bir göndermede bulunuyor.
Galatasaray kulübü cevabı yapıştırıyor; “Spor ahlakına aykırı eylemleriyle camiasına zarar vermiş kişinin bir basketbol maçını bahane ederek adalet araması trajikomiktir.”
Ezeli rakiplerin salondaki maçının ardından ışıklı tabelaya “koyduk mu?” yazılıyor. Galatasaray sorumlu arıyor, Fenerbahçe veryansın ediyor.
Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu eski başkan Sadri Şener ve Trabzon milletvekili Faruk Özak’ı yaylım ateşine tutuyor. Ciddi ithamlarda bulunuyor, suç duyurusu yapıyor.
Dönemin bakanı Faruk Özak, kendisine “seccadeli sahtekâr” diyen Hacıosmanoğlu hakkında dava açmak için harekete geçiyor.
Aynı Hacıosmanoğlu, kendisine mafya yakıştırması yapan Fenerbahçe başkanı Yıldırım’ı mahkemeye veriyor.
Bunlar, son bir hafta içinde Türk sporunda yaşananların gazete manşetlerine yansımaları.
Kavga, tehdit, itibarsızlaştırma, aşağılama... Ne ararsanız var içinde. Şimdilik bir küfür yok, onu da ulu orta etmiyorlardır zaten.
Ve bu şahıslar Türkiye’ye milyonlarca insanın sahiplendiği kitleleri temsil ediyor.
Lakin onlara sorsanız camialarının haklarını koruyor, hak arıyor, suçlulardan hesap soruyorlar. Bunun için de her yolu mübah görüyorlar.
Bizim dilimizde tüy bitti. Yasa koyucular ve uygulamakla yükümlü olanların ise umrunda bile değil.
Oysa Şiddet Yasası gereği suç sayılan eylemleri görmezden gelmek de, o suça ortak olmak anlamı taşımıyor mu?
Sadece hafta içinde gündeme gelen açıklamaları inceleseler, onlarca yönetici hakkında yasal işlem başlatmak zorundalar.
Ama olur mu? Malum yasa hükümleri deve dişi gibi adamlara işler mi?
Holiganların cezasız kaldığı bir düzende, koskoca kulüp başkanları ve yöneticilerine ceza vermek de neymiş?..
Valla bu ülkede yasaların ve yaptırımların kimlere dokunduğu belli. Hiç şikayet etmeyelim. Dün futbol maçlarında ezeli rakiplerin taraftarı tribüne alınmıyordu, bugün basketbolda. Yarın bir voleybol ya da hentbol maçında aynı ilkelliği görürsek şaşırmayalım.
İnsanların bu kadar ayrıştırıldığı, birbirine düşman edildiği, beyinlerine nefret duygularının şırınga edildiği toplumlarda düzenden ve barıştan söz etmek, yalanın dik âlâsı değilde nedir sizce?

Haberin Devamı

Anketsiz kalma, ankete inanma!

Haberin Devamı

Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp, bugüne dek görülmemiş bir uygulamaya imza attı.
Hakem ve gözlemcilere bir anket göndererek “damardan” sorular yöneltti.
“Maç dağıtımı adil mi?, “Ücretleriniz yeterli mi?”, “Türk hakemliği iyi yönetiliyor mu?”, “Gözlemci notları adil mi?” gibi camianın her dönem şikayet ettiği konuları gündeme getirdi.
MHK ve Alp açısından cesaretle atılmış bir adımdır bu. Sorunların tespiti ve çözüm yolları bir yana, “iğne - çuvaldız” örneklemesi de var işin içinde.
Ya hakem cephesi?..
Oturup sohbet ettiğinizde, belirtilen soruların yanıtlarında hep rahatsızlık vardır. Her dönem birileri kendisine haksızlık yapıldığını, ücretlerinin az olduğunu, MHK yöneticilerinin adaletli davranmadığını ve adam kayrıldığını söyler.
Dışarıdan baktığınızda birbirini sahiplenen ve koruyan bir camia gibi görünse de, aslında içeride kazan hep kaynar.
Zekeriya Alp ve ekibi, aynanın karşısına geçip gerçeklerle yüzleşme fırsatı yakaladı.
Anketin sağlıklı ve objektif verilere ulaşabilmesi için, kullanılan bilgisayar programının güvenirliği başkan Alp’in “inisiyatifine” bırakıldı. Alp’e göre yanıtları sadece kendisi görebilecekti. Üstelik katılımcılar bölgeleri dışında isim de belirtmeyecekti. Ancak verilen bu güvenceye karşın hakem ve gözlemcilerin önemli bir bölümünün savunma mekanizmalarını kaldıracaklarını sanmıyorum.
Dolayısıyla anket sonuçlarına bakarak (ücret konusu hariç) isabetli bir değerlendirme yapabilme beklentisi, karşılık bulamayabilir.
Aslında Alp ve ekibi, sordukları soruların yanıtlarını tıpkı bizim gibi, aşağı yukarı biliyor.
Bir kere, ücretler az bulunur. Maç alan hakem için MHK iyidir, alamayan açısından kötüdür. Notların belirlenmesinde gözlemci-hakem ilişkisinin etkisi vardır. Gözlemcinin sevmediği hakem, hakemin çekindiği gözlemci çoktur. Terfi edemeyen hakem hakkının yendiğini, klasman yükselen başarılı olduğunu düşünür.
Alp, dürüst, idealist ve camiasını sahiplenen bir başkan. Ekibi küçümsenmeyecek bir deneyime sahip, ancak o makama gelen geçmişteki tüm yöneticiler gibi tarafsız davranma konusunda zaafları var. Yüzlerce kişiden oluşan camianın tamamını memnun etmek, asla mümkün değil.
Anket iyi bir fikir. Lakin böyle bir ortamda sonuçlarına bakarak düzgün bir yol haritası çizmek ne kadar gerçekçi olur, bunu da gözardı etmemek gerekir!