Trabzonspor çok kötü başladı maça. İlk yirmi dakika pas yapamadı, top tutamadı, rakip kalede tehdit olacak şut bile atamadı. Bu bölümde tam bir mahalle takımı görüntüsündeydi. Buna karşın Derry City özellikle Zeki’nin savunmaya çalıştığı sol kanattan etkili bindirmelerle erken bulacağı bir gol için olağanüstü çaba gösterdi. Trabzonspor’un dağınık ve ne yaptığını bilmez bu hali İrlanda temsilcisini cesaretlendirdi. Orta alanda hiçbir dirençle karşılaşmayınca da bordo-mavili ekibin ceza alanı önünde garip bir boğuşmaca başladı. Ancak ani atağa yatkın bir takım olarak bilenen Derry, bu kalabalığı aşacak beceriyi gösteremedi. Yarattığı tüm pozisyonlar hep soldan yapılan ortalardan geldi. Bunların ikisinde kaleci Onur’un zamanında müdahaleleri vardı.
Trabzonspor’un ilk ciddi gol girişiminin 44. dakikada geldiğini söylersek, bu bölümde neler yaptığını değil, neleri yapamadığını daha net biçimde anlatmış oluruz. Tabii bu pozisyonda Volkan’ın o vuruşa çok daha özen göstermesi gerektiğinin de altı mutlaka çizilmeli.
İkinci yarı da farklı başlamadı. Derry baskısına karşın kendi sahasından top çıkarmakta zorlanan Trabzonspor, oyunun inisiyatifini bir türlü eline alamadı. Ta ki maçın kırılma anı olan 55. dakikaya dek. Tıpkı ilk yarıdaki gibi etkili bir kafa vuruşu yapan Higgins’e kaleci Onur mükemmel bir zamanla ile dur demese, maçın kaderi farklı bir noktaya gidebilirdi. Lakin futbol ilginç oyun. Hemen bir dakika sonra bu kez Trabzonspor’un yarattığı karombolde topa en son dokunan Henrique, Derry’in direncini kıran adam oldu. O ana kadar sahanın her bölgesinde ciddi sıkıntılar yaşayan bordo-mavili takım psikolojik olarak da rahatlasa da oyuna ağırlığını koymayı başaramadı. Yine kalesinde tehlikeler yaşadı, yine takım disiplininden uzak kaldı. Henrique’nin turu perçinleyen, Abdülkadir ise skoru belirleyen golleri Derry’in tüm riskleri aldığı son bölümde geldi.
Skor kimseyi yanıtmasın, umutlandırmasın. Dün geceki futbol anlayışı ile Trabzonspor’un iyi işler yapması kolay değil. Mevcut kadroyla farklı bir sisteme geçişin sancılarını yaşan bordo-mavili ekip bir hafta sonra Minsk ile çıkacağı zorlu sınava kadar neyi değiştirebilir bilinmez ama, bir düşünce devrimi söz konusu ise, bunun için daha fazla emek, zaman ve çaba gerektiği kesin.