2020 Yaz Olimpiyatına ev sahipliği için son viraja girildi. Türkiye, kalabalık bir heyetle oylamanın yapılacağı Buenos Aires’e çıkarma yaptı. Başbakan dahil kafiledeki herkes İstanbul’un adaylığı için harıl harıl destek arayışında.
Bu gece 5. kez aday olduğumuz olimpiyat rüyamızın gerçeğe dönüşmesini bekleyeceğiz. Rakipler sıkı, işimiz oldukça zor.
Aday kentlerin tanıtımı için peşi sıra yapılan basın toplantılarında Türkiye’ye yöneltilen en dikkat çekici soru, son dönemlerde yaşanan doping olayları.
Gezi eylemleri ve komşumuz Suriye’de olup bitenler, yabancı meslektaşlarımızın ilgisini çekmiyor. Konu dönüp dolaşıp dopinge geliyor.
Bizim de ağız birliği etmişcesine yanıtımız aynı: “Dopingle agresif şekilde mücadele ediyoruz. Bu kadar çok sporcunun yakalanması, kontrollerin sıklığı ve sıfır tolerans anlayışımızdandır...”
Bu yanıt kimi ne kadar tatmin eder bilemeyiz. Doğrusu bizi etmiyor.
Evet, sıklıkla yapılan kontroller dopingle mücadele yöntemlerinden biridir. En önemli özelliği caydırıcı olmasıdır. Yakalanırsan, rezil olman bir yana, uzun süre, hatta ömür boyu spordan men edilebilirsin. İyi de, ya dopingin geride bıraktığı pislik? Bunları kim temizleyecek?..
Sadece kontrol yaparak dopingi engellemek mümkün değil. İşte Türk heyetine yöneltilen soruların yanıtında, bu konunun da irdelenmesi gerekirdi.
Bu kadar çok sporcu, ulusal ve uluslararası müsabakalarda dopingli çıkıyorsa, ortada çok daha vahim bir durum vardır ki, üzerimize yapıştırılmaya çalışılan yaftanın amacı budur.
Adamlar kritik karar öncesi Japonya’daki nükleer sızıntıyı görmezden gelip, Türkiye ve doping sözcüklerini boşuna yan yana getirmeye çalışmıyor. Lakin medya yoluyla yapılan propagandaya, bizim de aynı şekilde karşılık veremememiz düşündürücü. Belki de yeterli hazırlığımız yok!
Anımsarsınız, yakın geçmişte bir bakanımız olimpiyatı alamamamız durumunda sorumlusunun “Gezi eylemleri” olacağı şeklinde talihsiz bir açıklama yapmıştı. En büyük tepkiyi ise yine ülkenin bir numaralı yöneticisinden görmüştü.
Bugün geldiğimiz noktaya bakın! Tesis alt yapı, milyar dolarlık yatırımlar, devlet garantileri ve ülke olarak kararlılığımız konuşulmuyor da, doping illeti gözümüzün içine sokulmaya çalışılıyor.
Öyleyse... Madem dopingle sonuna dek mücadele etmeye kararlıyız, o zaman herşeye sıfırdan başlamalıyız. Sadece sporcu ve antrenör eğitimi yeterli değil. Federasyon yöneticileri de bilinçlendirilmeli, şimdiye kadar bu olaylara göz yumanlar ayrım yapmadan cezalandırılmalı, dopingi teşvik ettiği bizzat Spor Bakanı tarafından da belirtilen ödül yönetmeliğini sil baştan düzenlemeli, camiada hakim olan “madalya için her yol mübahtır” anlayışı kökünden sökülüp atılmalıdır.
En büyük dileğimiz, bu akşam Buenos Aires’den mutlu haberler alabilmek. İnsanlar bu amaç için çok çalıştı, çok emek harcadı. Eğer 2020 Yaz Oyunları’nın bayrağı İstanbul’da dalgalanacak ise işimiz yeni başlıyor demektir. Dalgalanmayacak ise de ülke sporu için önceliğimiz, olimpiyat ruhuna gölge düşürecek her türlü olumsuzluğu temizlemek ve Türkiye’nin adına yakışır, pırıl pırıl gençlerle yeni umutlara yelken açmak olmalıdır.
Yargıtay ve Fenerbahçe
Yargıtay, belli ki şike dosyasında en ufak bir eksik görmek istemiyor. Uzman meslektaşlarımıza göre 5. Ceza Dairesi’nin dosyayı geri göndermesi alışıldık bir uygulama değil. Aktörler kamuoyunda tanıdık simalar olunca, davayı esasdan görüşmeye başlamadan önce işini sağlama alma çabası var. Soruyoruz, süreç uzar mı? Dosyanın kapağı henüz açılmadığı için nihai kararın çıkması yıl sonunu bile bulabilir. Anlaşılan Fenerbahçe’deki kongre hazırlıkları da dahil, köprünün altından daha çook sular akar.
Duyduk duymadık demeyin!
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman önceki gün tarihe not olarak düşülmesi gereken bir açıklama yaptı.
Orman, sezon başında büyük tartışma yaratan yabancı oyuncu kontenjanı ile ilgili olarak, “Futbol Federasyonu Başkanı ile bizzat konuştum. Gelecek sezon 5+0+3 uygulaması kesinlikle uygulanacak. Biz de hesabımızı buna göre yapıyoruz...” dedi.
Şimdi... Kimse duyduk, duymadık demesin. Geçen sezon başında onay verdikleri kararı değiştirmek için savaş çığırtkanlığı yapanlar iyi dinlesin.
TFF, 2014-15 sezonunda sadece 8 yabancı ile sözleşmeye izin verecek. Bunların sadece 5’i maç listesine yazılabilecek. 3 yabancı tribüne yollanacak.
Federasyon bu konuda kararlı. Geri adım söz konusu değil.
Fikret Orman’ın uyarısı ise ezeli rakiplerine: “Bu kararı değiştirmeye çalışan olursa izin vermeyiz.”
Aklın yolu bir. Fenerbahçe Kulübü sezon başında yalnız kalmıştı. Artık yanında Beşiktaş var. Diğerleri de günlük politikaları bir kenara bırakıp bu gerçeği kavrayabilirse, sonuç alamayacakları gereksiz kavgalara girmek yerine, şimdiden doğru planlamalar yapmaya başlayabilir!