Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yıllarca Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığı yapmış dostumuzla konuşuyorduk geçen gün.
Konu futbol olunca, söz dönüp dolaşıp hakemlere geldi.
Özellikle bu sezon hakem performanslarının neden bu kadar kötü gittiği üzerine, şu saptamayı yaptı eski başkan:
“Türk hakemliği en büyük darbeyi, 4 yıl önce Meireles-Halis Özkahya arasında yaşanan olayda yedi. Fenerbahçeli oyuncunun hakem Özkahya’nın yüzüne tükürmesinden sonra yaşananlar, gerçekten düşündürücüydü. Disiplin kurulu eyleme 12 maç ceza verdi, Tahkim Kurulu bir hafta sonra 5 maça indirdi. Hakeme itibar edilmedi. Arkasında durulmadı. Hakem kendisini güvende hissetmedi. Bu olayı küçümseme.”
Belki haklıydı. Hakem cin gibidir. Neyin ne olduğunu çok iyi bilir. Mesaj kutusu hep doludur. Futbolu yönetenler ve Merkez Hakem Kurulu’nun yanında olmasını bekler. Bunları görmüyorsa, kendi rotasını çizer.
Halis Özkahya-Meireles olayı yıllar önce yaşansa da, o gün yapılan hataların bugünlere uzanan etkileri inkâr edilemez.
Şimdilerde kamuoyu ve medyada bir “hakem düşmanlığı” kampanyası sürdürülüyor. Herkes hakemlere saldırıyor, saydırıyor.
En kolay polemik onlar üzerinden yaratılıyor, dikkat dağıtılıyor.
Hani bazılarının imkanı olsa, FETÖ’cü bile ilan edecek beğenmedikleri hakemleri.
Sorun içeride
Evet, hakemlerin berbat yönetimlerini geçmişte de gördük, bugün de fazlasıyla tanıklık ediyoruz.
Lakin; konuşamayan, kendini aynı argümanlarla savunamayan, derdini açıkça ifade edemeyen bir gruptan söz ediyoruz.
Her hafta sağdan soldan tokat yiyorlar, çıt yok.
Üstelik bu süreçte, pek de işe yaramadığı anlaşılan UEFA destekli seminerler dışında, onları zihinsel olarak motive edecek kişi veya kurumdan da söz edilemiyor!
4 yıl önce de hakem kadrosu aşağı yukarı aynı idi. Birkaç yeni isim katıldı aralarına.
Aynı hakemler bugün niçin kötü, neden her zamankinden daha fazla konuşulup, eleştiriliyor sorusuna doğru karşılık bulabilmek çok önemli.
Kabul edelim, hakem camiasında ciddi bir güven bunalımı yaşanıyor. Dolayısıyla içerideki gruplaşmaların önü alınamıyor. Herkes kendini kurtarmaya çalışırken, yanından geçene çelme takıyor. Karşılaştıklarında birbirlerine selam veriyor, arkasından demedik söz bırakmıyorlar. Adalet deseniz, hak getire...
Bir de “VAR” çıkarttık başımıza. Sanıyoruz ki, bir-iki ekran ve teknoloji kurtaracak Türk hakemliğini!
İşte bu nedenle yanıt aramaya o tükürük olayından başlar, sorunun parada olmadığını anlarsanız, işler daha da sarpa sarmadan tedbirini alır, en azından bir yerlere sığınma ihtiyacı duyan hakemleri, medyadaki bazı hakem yorumcularına muhtaç etmekten de kurtulabilirsiniz...
Ne demiş Mevlana? Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Haberin Devamı

Kulüpler Birliği’ne uçuk bir teklif!
Hakemlerden en çok canı yanan kim? Kulüpler.
Neden şikayet ediyor hepsi? Atamalardan, yanlış düdüklerden, hatalı kararlardan.
Hedefte kim var? Merkez Hakem Kurulu.
Naçizane bir öneri; MHK başkanı yetkisini iki haftalığına Kulüpler Birliği Vakfı’na devretsin.
Hakem atamalarını Vakıf başkanı ve yönetimdeki kulüp temsilcileri yapsın.
Bu süreçte hakem eğitimini de onlar versin, sıkıntılarla ilgilensin, çözüm arasın.
Kavgasız, gürültüsüz 15 gün geçirebiliyorlarsa, sorunun kaynağı bellidir!
Var mısınız?
Riva’da kamp yapan hakemleri, kulüp başkanları veya yöneticileriyle mecburen karşılaştığı halde yerden yere vuranların, maç atamalarını nasıl yapacaklarını çok merak ediyorum doğrusu!

Haberin Devamı

Baykan’ı not ettik
Pazartesi günü son yolculuğuna uğurladığımız efsane başkan İlhan Cavcav için düzenlenen törendeki bir konuşmayı not ettik.
Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, merhumun huzurunda söz verdi. Hem Gençlerbirliği, hem Ankara için önemliydi söyledikleri.
Genel müdür, “İlhan başkanın anısına Ankara en kısa zamanda yeni stadına kavuşacaktır. İlhan başkanın bizden son arzusu, isteği olarak bunu gündeme getiriyorum” dedi. Tanık olarak da törene katılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek’i gösterdi.
Başkentli meslektaşlarımızın yıllardır yaza yaza kaleminde mürekkep bitti. Ülkenin dört bir yanına modern statlar yapılırken, Ankara’nın üvey evlat muamelesi görmesi gerçekten düşündürücü.
Baykan’a törende kimse sormadı. Kendisi anlattı İlhan ağabeyin son isteğini.
Önceki gün de Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç altını çizdi Ankara’daki stat probleminin.
Bizim görevimiz, Genel Müdürün verdiği sözün ne zaman yerine getirileceğini takip etmek.
Umarız Baykan da, ajandasının ilk sayfasına aynı notu düşmüştür!

Haberin Devamı

İlhan Abi’nin mirası!
Türk futbolunun son 40 yılına damga vuran İlhan Abi’yi, adına ve yaptıklarına yakışır şekilde son yolculuğuna uğurladık hafta başında.
Her spor adamına nasip olmayacak bir törendi. Işıklar içinde yatsın.
Şimdi herkes aynı şeyi soruyor: “İlhan Cavcav sonrası Gençlerbirliği Kulübü ne olacak?”
İlhan Abi’nin yazılı olmayan kanunları vardı:
- Kulübün parasını asla çarçur etmeyeceksin.
- Transferi genç, ucuz ama kaliteli oyunculardan yapacaksın.
- Değerini bulan futbolcuyu satıp, kasanı sağlam tutacaksın.
- Bekçi, aşçı, futbolcu, teknik adam, personel parasını gününde ödeyeceksin.
- Kulübüne yük olmayacak yöneticilerle çalışacaksın.
- Altyapıyı kesinlikle ihmal etmeyeceksin.
İster oğlu Murat, ister başka bir talipli devralsın bayrağı.
Yukarıdaki ilkelere sahip çıkıp sürdürürse, ne âlâ.
Tersi olursa, bilin ki İlhan Abi’nin “mirasına ihanet” edilmiş demektir!
Üç vakte kalmaz, Gençlerbirliği de diğerleri gibi batar!..