Rastlantıya bakın. Geçen sene lig şampiyonu Galatasaray, Türkiye kupasının sahibi Fenerbahçe olmuştu.
İki takım Süper kupa finali oynadı, Galatasaray kazandı..
Bu sezon roller değişti, takımlar değişmedi. Şimdi Fenerbahçe ligden, Galatasaray kupadan gelip bir kez daha final oynayacak.
Oynayacak da nasıl?
Son bir aydır basketbol maçında, futbol karşılaşmasında, uçakta, tribünde öyle çirkin şeyler yaşanıyor ki...
Hakaretler, fiili saldırılar, küfürler gırla gidiyor. Ağzını bozan bozana!
Kulüpler birbirini suçluyor, ağır bildirilerle kendilerini aklamaya çalışıyor.
Bir Allah’ın kula da çıkıp “Yeter kardeşim durun. Ayıptır yaptıklarınız” diyemiyor.
Kim mi diyecek?
6222 sayılı “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair yasayı” kimler çıkardı, uygulamasından kimler sorumlu ise onlar diyecek elbette.
Bakanı, Genel Müdürü, İl Spor Kurulları, savcısı, hakimi... Her kimse işte, onlar konuşacak, onlar müdahale edecek bu rezilliklere.
Ama nerede... Sıkıysa bir büyük kulüp başkanı hakkında yasanın ilgili hükümlerini uygula.(*)
Ya da yöneticiler için yaptırımları devreye sok. Futbolcuyu cezalandır, zehir zembelek açıklama yapan kulüplere yasayı anımsat.
Yook.. Bu yasa onlara işlemez. Onların dokunulmazlıkları var.
Sen holiganları takip edemiyorsun. Ceza versen de hangi maça gittiğini bilmiyorsun. Bir gün statta, ertesi gün basketbol maçında ortaya çıkanları engelleyemiyorsun. Eee, şimdi kulüplere ve yöneticilerine nasıl söz geçireceksin?..
Süper kupa endişesi
Üzerine alınan alınsın. Şiddeti önleme yasası çıkardık diye övünenler, yaşadığımız kaosa bakıp en azından “nerede yanlış yapıyoruz” diye kendilerini sorgulasın.
Bakın, yaz aylarında bir Süper Kupa final maçı oynanacak ve bugün yaratılan husumet, gerginlik, kavga ortamı korkarım aynen o maça taşınacak.
Umarım biz yanılırız
Yıllardır bir araya gelmesinler diye yasaklar koyduğunuz Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarı aynı statta olacak.
İnsan bunu söylerken utanıyor ama, o final maçı nasıl oynanacak düşünen var mı?
İki kulübün başkanları ve yöneticileri “protokol” tribününde hangi yüzle yan yana oturacak?
Rakip takıma küfür videoları çeken futbolcular sahada futbol mu oynayacak, kavga mı edecek?
Tüm bunları kendine namus meselesi yapan taraftar, nasıl bir ruh haliyle tribüne gelecek?
Alt tarafı ezeli iki rakip ve bir futbol maçından söz ediyoruz değil mi?..
Öyle değil işte! Bugün tanık olduğumuz cinnet belirtileri, çok açık söylüyorum dehşete düşürüyor insanı.
Umarız boş kuruntularını (!) bu sütunlara taşıyan ve endişelerini dile getiren bizler yanılırız!
Hadi uygulayın!
(*) Şiddete neden olabilecek açıklamalar
MADDE 22- (1) Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunan kişilere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beşbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin spor kulübü veya federasyon yöneticileri tarafından işlenmesi halinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza beş katına kadar artırılır.
(3) Birinci fıkra kapsamına giren fiilleri işleyen kişiler, ayrıca idari tedbir olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanır.
Trabzonspor için karar vakti!
Trabzonspor’un hatalarla dolu bir sezonu “mutlu” sonlandırabilmesi için iki adım kaldı. Yarın Galatasaray’ı yendiği takdirde, son hafta küme düşen Antalyaspor karşısına UEFA Avrupa ligi vizesini almak için çıkacak.
Bunu başarabilir mi? Hami Mandıralı döneminde yakaladığı istikrar ve benimsediği futbol anlayışıyla elbette başarabilir. Bu performans Trabzonspor’un UEFA referansı.
Lakin, başkanından malzemecisine hedefe kilitlenmişken, transfer piyasasında ne olup bittiğini görmezden gelmek, yarınlar için sıkıntı yaratabillir. Örneğin Olcan Adın. Üç büyüklerin peşinde koştuğu ve asla “hayır” demeyecekleri bir isim. Yönetimin önceliği kafa karışıklığı yaşadığını söyleyen Olcan’ı bu ikilemden kurtarmak olmalı.
Örneğin artık Trabzonspor’a faydası dokunmayacakları anlaşılan Janko, Malouda, Colman, Bamba gibi oyuncuları en az zararla elden çıkarmak, yabancı kontenjanını boşaltmak. Örneğin Yusuf, Zeki Yavru, Caner, Kadir gibi “evlat” statüsünde görülen gençlerin durumlarını iyileştirmek ve uzun vadeli sözleşmeler yapmak. Ve en önemlisi Hami Mandıralı’nın durumunu netleştirmek. Genç hocayla devam edip etmeme konusunda ligin sonunu beklemek, onun kısa dönemde başardıklarını inkar etmek anlamına gelir ki, bu Mandıralı’ya yapılacak en büyük haksızlık olur.
Peki tüm bunları kim gerçekleştirecek? Her gün bir duvarının sıvası dökülen mevcut yönetim mi?
Öyle görünüyor. Ancak bir yaz operasyonu da kendi içinde yapmak şartıyla!