Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir takım düşünün. Ligde hiçbir hedefi kalmamış. Hafta içinde ise kupa finalisti olmuş ve berbat geçen bir sezonun ödülü olarak UEFA vizesi almış. Zihinler rahatlamış, bedenler tatile çıkmış. Kalan iki maç adeta formalite!
Bir takım düşünün. Sezona iddialı başlamış, kötü sonuçlar peşi sıra gelince önce teknik direktörünü değiştirmiş, sonra ara transferde çok önemli bir oyuncusunu yitirmiş ve ligin bitimine iki hafta kalan kendini ateşin içinde bulmuş. Trabzon deplasmanında puan şart, galibiyet büyük ikramiye! Ne yapmanız gerek? Kadronuz ve kapasiteniz kısıtlı olsa da, ekip olarak iyi mücadele edip istediğinizi almaya çabalayacaksınız. Yani can siperhane savaşacaksınız. Aksi bir sonuç mu? Ufukta küme düşme var!
Şimdi iki takım oyuncularının psikolojisini getirin gözünüzün önüne. Geçmişten gelen bir husumet ve kapanması gereken bir hesabınız yoksa, kazanmak için ekstra bir efor sarf etmesine gerek yok. Tıpkı Trabzonspor gibi. Gelin görün ki, karşınızdaki takımın eli ayağına dolaşıyor. Savunmada inanılmaz hatalar yapıyor, sayısız pozisyon veriyor. Ne direnç var, ne hırs. Sanki kaderine çoktan razı. Sonuç, ilk yarıda elini kolunu sallaya sallaya Belediyespor kalesine giden Trabzonspor’un bulduğu üç gol. Antrenmanda kaçırsan fırça yersin cinsinden hepsi! Araya sıkışan Doka’nın sayısı mı? Başlangıcı ve bitişi açısından aynı kategoriden...
İkinci yarıya gelince... Roller değişti. İlk 45 dakikada ofansif anlamda hiç bir varlık gösteremeyen Belediyespor sahanın tek hakimiydi! Orta sahada dilediği gibi pas yaptı, hücuma çıkarken hiç zorlanmadı. Karşısında da bu oyun tarzına itiraz etmeyen bir Trabzonspor vardı. Belediyespor’u umutlandıran gol Zayetta’dan geldikten sonra, rakip alana iyice yerleşen Belediyespor’un puan için yakaladığı fırsatlar skoru değiştirecek kadar tehlikeli idi. Ne var ki Holmen ve Doka’nın kaçırdıklarında kaleci Onur’un tek başına direnişi vardı. Maçın, dolayısıyla küme düşme potasındaki takımların kaderini etkileyecek kritik gol bitime 4 dakika kala Yasin’den gelmese, Zenke’nin uzatmadaki sayısı anlam taşıyabilirdi. Ama olmayınca olmuyor işte!