Ligin 6. haftası geldiğinde Merkez Hakem Kurulu’nun niyeti ve rotası belli oldu.
Adı sağlamcıya çıkan Yusuf Namoğlu ve ekibi, bu sezonu da 8, bilemediniz 10 hakemle bitirecek sanırız.
Oysa daha iki hafta önce, Süper Lig kadrosundaki 22 hakeme profesyonel sözleşme imzalatıp, en düşüğüne 13 bin lira maaş bağlatan, maç parası, antrenman ücreti derken “çömezlere” 20 bin lira gibi hatırı sayılır bir gelir yaratan aynı Namoğlu değil miydi?
Süper Lig kadrosunun yarıya yakınına kendi kategorilerinde maç vermeyecekseniz, federasyonu niçin böyle bir yükün altına soktunuz diye sormazlar mı insana?
Namoğlu’nu az çok tanıyoruz. Bundan önceki dönemde de işi az sayıda hakemle götürüp, “tuzsuz aşım, dertsiz başım” politikası izlemişti.
Ancak bu defa zincirleme bir etkileşim söz konusu. Hakemin derdi maçtır. Maçı aldı, bir de iyi yönetti mi değmeyin keyfine. Eee sabit gelir zaten fena değil, o zaman rekabet edecek, kendini hazır tutacak, daha çok çalışacak ve görev bekleyecek.
İyi de, Namoğlu ve atamalarından sorumlu ekibi, bazı hakemlere hata yapmalarına rağmen ısrarla ertesi hafta maç veriyor, göz göre göre adaletsiz bir tutum sergiliyorsa, bekleyenlere nasıl sıra gelecek?
Bakın, en üst kadroda 22 hakem var. Bunların 4’ü daha Süper Lig yüzü görmedi. 4 tanesi ise ancak birer kez düdük çaldı.
Cüneyt Çakır’ın bir ayağı sürekli dışarıda, Halis Özkahya sakatlığı yüzünden siftah yapamadı. Geriye kaldı 10 hakem.
Kusura bakmayın da, ligi bunlarla götürecek ve bitirecekseniz, vay Türk hakemliğinin haline. Üstelik daha sezonun başı.
Madem niyetiniz bu, o zaman 22 değil de 12 hakemi profesyonel yapıp öyle çizse idiniz rotanızı!
Etkileşim dedik ya yukarıda. Bu kez Süper Lig’de görev vermediğiniz isimleri TFF 1. Lig’e gönderdiğinizde, o kadrodaki hakemler açıkta kalacak. Aman haftayı boş geçirmesin diye kalanları da Süper Lig’e dördüncü yolladınız mı, iş bitti!
MHK başkanı ve ekibi kusura bakmasın. Yanlış yoldalar. Paraya endekslenmiş ve giderek hakemlikten soğuyan, adaletsizliğe tanık olup, adalet dağıtırken kantarın topuzunu kaçırmaya başlayan bir nesil yaratıyorsunuz.
Bu çok tehlikeli. Sizin elinizde, bırakın bölünmüş klasmanları, üst düzey sayılabilecek 30’dan fazla hakem var. Hani “hakem maç yönete yönete kendini geliştirecek” diyordunuz ya. Şimdi tam tersini yapıyorsunuz. Süper Lig’in istatistikleri ortada, açın bakın. “Namoğlu’nun evlatları” diye bir algı oluştu. Bu daha derin bir tehlike...
Demek ki neymiş, lafla peynir gemisi yürümüyormuş dostlar.
Bugün güvendiğiniz dağlara kar yağdığında, ki geçmiş sayısız örnekleriyle doludur, son yılların en kötü MHK’si olarak anılmaya aday olabilirsiniz, aman dikkat!
Hamzaoğlu istifa etsin!
Henüz ligin ikinci haftasıydı. Bursaspor sahasında Başakşehir’e 2-0 yenilmiş, taraftar, teknik direktör Hamza Hamzaoğlu’nu protesto etmiş, bazıları istifasını istemişti.
Düşünebiliyor musunuz? İki maçta sorgulanmaya başlanan bir teknik adam!
Meslektaşlarımız Hamzaoğlu’na bu garip durumu sorduğunda şu yanıtı almışlardı:
“Ben bu kulübe eziyet ettirmeye gelmedim. Zarar verdiğimizi anladığımız gün durmayız. İstemiyorlarsa yapacak bir şey yok. Eğeriz başımızı öne bugüne kadar verdikleri destek için de teşekkür ederiz.”
Beş hafta geride kaldı. Bursaspor tek yenilgisini aldığı lider Başakşehir’in ardından ikinci sırada. Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin önünde.
Komedi filmi gibi değil mi? O maçın ardından Hamzaoğlu’nu protesto edenler, istifaya çağıranlar, şimdi hocalarını ve futbolcularını alkışlıyor!
Bursaspor, dört büyüklerin hegomanyasına son verip üzerinde “şampiyon” yazılı kartvizitini aldığında, Türk futbolunda bir devrim gerçekleştirmişti. Yönetimi, teknik direktörü, futbolcusu ve tribünleri tek yumruk olmuş, dokunulmaz denen tabuları yıkmıştı.
Bursaspor’u birarada tutan değerlerin başında, taraftar-takım bütünleşmesi geliyordu. Bugün tekere çomak sokmaya çalışanların Hamza hocaya değil, Bursaspor’a zarar verdiği aşikâr.
Anadolu kulüplerinin ekonomik açıdan yaşadığı sıkıntılar, taraftarın beklentilerini karşılayacak transferlere izin vermeyebilir. Önemli olan, mevcut koşullarda iyi niyetle mücadele edenlere destek olabilmek. Bursaspor’u gerçekten sevenlerin yapması gereken budur...