Şota Arvaladze elindeki kadroya güvenip, “Dışarıdaki maçları bana bırakın, taraftar içeridekileri alsın yeter” demişti. Trabzonspor’da futbol kariyerinin zirve yaptığı günlerde, coşkulu kalabalıkların katkısını en iyi bilenlerden biri olan Gürcü hoca, bu söylemi ile tribünleri motive etmeye çalışmıştı kuşkusuz... Onlar da mesajı doğru okumuş ve uzun süredir görmeye alışmadığımız bir taraftar desteği ortaya çıkmıştı Avni Aker’de...
Lakin Şota da biliyordu, bu devirde mücadele etmeden, fırsatları değerlendirmeden, az hata yapıp, savunmada önlemini almadan maç kazanılmayacağını... Hele karşında, sıkıntılı bir süreçten geçse de, Galatasaray gibi bir rakip varsa, bir kat daha dikkatli ve özenli olmak gerektiğini de hakeza!
Nitekim Galatasaray, her anlamda bocaladığı bir saatlik bölümü atlattıktan sonra böylesi zor maçları lehine çevirecek bir hüviyete büründü.
Buna karşın Trabzonspor’un etkili ve hızlı hücumlarda bulduğu, ancak Marin ve N’Doye ile sonuçlandıramadığı pozisyonları vardı. Ha oldu, ha olacak derken ilk yarı Galatasaray’ın da rıza gösterdiği bir skorla bitti.
İkinci bölümde tribünlerin de itmesiyle hücumu daha çok düşünen, çok adamla rakip kaleye yüklenen, ancak orta alanı ve savunmasını riske eden bir Trabzonspor vardı sahada... 54. dakika maçın kırılma anı oldu. Erkan Zengin bomboş kaldığı pozisyonda kendine aşırı güvenip zoru başardığında, Galatasaray takımında tüm yürekler hopladı adeta. Sadece Erkan mı? İki kez direğe takılan top, Muslera ve savunmada Carole ile Hakan Balta’nın çok kritik müdahaleleri, Trabzonspor’un koparacağı maça set çeken engeller oldu adeta.
Futbolda klasik bir deyim vardır; Atamayana atarlar. Şota’nın bundan önceki haftalarda olduğu gibi takıma sihirli dokunuşları da bu gerçeği değiştiremedi. Yusuf, Cardoza ve Salih hamleleri, bırakın skora etki etmeyi, fren oldu işleyişe. Dolayısıyla 7 fırsat bulup bunların bir tanesini bile değerlendiremezsen, cezanı da keserler, tıpkı dün akşamki gibi.
Gerçi Galatasaray’ın gol umutları bu beceriyi gösteremese de, Hamza hocanın Sinan ve Umut’u sahaya sürmesi, takımı yüreklendirecek nitelikteydi. Sarı-kırmızı ekip topu daha çok önde tutmaya başlayınca, Trabzonspor savunması için de tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Ancak ilginçtir, Onur’un boşa çıktığı top Mbia’ya temas edip ağları bulduğunda, şok içten yaşandı Avni Aker’de.
Şimdi kimse Denayer’in topa elle müdahalesine penaltı olarak değerlendirmeyen hakem Cüneyt Çakır’ı suçlayıp, bahane üretmesin. Sen böyle bir rakibe bitirici darbeyi indiremezsen, tek şey söylenebilir: “Kendi düşen ağlamaz!”