Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen öyle bir laf etti ki, kaş yapayım derken göz çıkardı. Söylemleriyle hem Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı, hem de Başbakan’ı zor durumda bıraktı.
Anımsayalım, ne demişti Dilmen; “Ben Fenerbahçeliyim.. İnsanlar bana gönül koyabilir ama Başbakanımızın şahsına karşı yapılan tezahüratları kınıyorum. 3 Temmuz sürecinde sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan, herkesten fazla Fenerbahçelilik göstermiştir. Bildiğim için söylüyorum. Bu ayrıntıların hepsini sayın Aziz Yıldırım biliyordur ve konuyla ilgili açıklama yapmasını bekliyorum. Çok ciddi hizmetleri olan ülkenin Başbakanına haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Neden haksızlık yapıldığını da Başkan Yıldırım’ın açıklamasını bekliyorum. Beğenmeyebilirsiniz, oy kullanmayabilirsiniz. Zaten Fenerbahçe kulübüne siyasetin karışmaması lazım. Sayın Başbakan herkesten fazla Fenerbahçelilik yapmıştır hiç hak etmedi.”
Dilmen’in Fenerbahçeliliğine sözümüz yok. Başbakan’ı sevmesine de. Sarı-lacivertli tribünlerin Gezi olaylarından bu yana takındığı tavrı eleştirmesine de hâkeza... Kendi düşüncesidir... Aziz Yıldırım ile Başbakan Erdoğan arasındaki buzları eritme gayreti ise kamuoyunun takdiridir. Bu konudaki girişimleri malum.
Lakin Rıdvan Dilmen’in söylediği birşey var ki, gerçekten daha fazla açıklamaya muhtaç ifadelerdir bunlar...
“3 Temmuz sürecinde sayın Başbakan herkesten fazla Fenerbahçelilik göstermiştir...”
Ne demek bu? Dünyayı ayağa kaldıran şike skandalında Başbakan Fenerbahçeli olduğu için Fenerbahçe’ye ayrıcalık mı yapılmıştır?
Fenerbahçe başkanı ve yöneticilerine imtiyazlı mı davranılmıştır? Yoksa Fenerbahçe kulübü daha ağır yaptırımlardan mı kurtulmuştur?
Aziz Yıldırım ve arkadaşları bir yıla yakın hapis yattı. Fenerbahçe UEFA tarafından iki yıl Avrupa kupalarından men edildi. Yöneticileri TFF’den ceza aldı. Dosyaları Yargıtay aşamasında. Karar açıklandığında belki de yöneticilik yaşamları bitecek..
Ortada böyle bir tablo var iken, Başbakan’ın herkesten fazla Fenerbahçelilik yapması ne demektir?..
Belli ki çok sevdiği camianın siyasi otorite ile arasının nahoş olması Dilmen’in canını sıkıyor. Belli ki kulübün büyük projelerinin hayata geçirilmesi için, arada var olduğunu düşündüğü engellerin kalkmasını istiyor. Ve belli ki, çok sevdiği Başbakan ile çok sevdiği Aziz Yıldırım’ın yeniden diyalog kurmasını arzu ediyor... Hepsi kabul.
Fakat tüm bunlar, Başbakan’ın herkesten fazla Fenerbahçelilik yapmasının ne anlama geldiğini açıklamaya yetmiyor...
Boşa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor... Sonuçta, olsa olsa 3 Temmuz sürecinde tüm Fenerbahçelilerden daha fazla üzülmüştür Sayın Başbakan demek geliyor içimden! Öyle mi sevgili Dilmen?..

Haberin Devamı

Galatasaray ve güç odakları

Haberin Devamı

Siyasette de futbolda da üstü kapalı konuşmalar ve iddialardan sıkıldık.
Dış güçler, iç mihraklar, lobiler filan gırla gidiyor günümüzde.
Bunlara Galatasaray basın sözcüsü Şükrü Ergün de katıldı son olarak. Ve dedi ki; “Galatasaray’ın başarılı olmasını istemeyen güç odakları var. Bunun bilincindeyiz. Hiçbir güç odağı bizi yolumuzdan döndüremeyecek.”
Sormazlar mı sayın Ergün’e, kim bu güç odakları? Niçin engellemek istiyorlar Galatasaray’ı? Nasıl yapabilirler bunu?
Gizemli, yoruma açık, sorgulanması gereken ifadelerle kimler hedef alınıyor? Biz tüm bunlara yanıt aramaya çalışırken Galatasaray İcra Kurulu başkanı Lütfi Arıboğan yetişti imdadımıza..
“Futbol Federasyonu’nun 4. yıldızı takmamızı engellemek istediği şeklindeki yorumları duyuyoruz. Ama böyle bir şeye inanmak istemiyorum. Böyle bir yoruma katılamam. Böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Ama, federasyona da tavsiyem, sorunların çözümünde kararları daha katılımcı süreçler dahilinde ve daha eşitlikçi tutumla vermeliler” dedi Arıboğan...
Hah şöyle... Ergün’ün ağzındaki baklayı Arıboğan çıkardı. Federasyona tavsiye konusuna gelince. Arıboğan’ın katılımcı süreçten söz ettiği sanırım yabancı oyuncu kontenjanı. Galatasaray’ın kısıtlamaya karşı duruşu.
İyi de, bu karar verilirken Galatasaray dahil tüm süper lig kulüplerinin haberi yok muydu uygulamadan?.. Yoksa bu da güç odaklarının bir oyunu mu?

Haberin Devamı

Günün itirafı!

Milli halterci Gülbeyi Akti: “Milli takım antrenörleri doping maddesi ticareti yapıyordu. Bize performans artırıcı vitamin diye kandırarak doping verdiler. Sözünü ettiğim madde, yurt dışında 5-10 dolar değerinde ama milli takımda görev yapan bir antrenör bu maddeyi Türkiye’de 120 dolara satıyordu. O dönemki federasyon başkanı tüm bunlara göz yumdu.”
Ne demiştiniz? Halterde doping yok mu? Bekleyin daha ne itiraflar gelecek!