Peşi sıra gelen yenilgiler, belli ki Şoto Arvaladze’nin de kimyasını bozmuştu. Geçen sezonun en değerli iki oyuncusu, Onur ve Mehmet kadroda yoktu. Mustafa Yumlu yine kulübede, N’Doye hasta olduğu için tribünde, büyük umutlarla transfer edilen Cardozo yedekti. Gol umudu ise bu sezon üçüncü maçına çıkan Deniz idi!
Şota’nın kendi kaderini de belirleyeceği kritik maçta yaptığı tercihler, özgüvenini yitirmiş bir takım için tek kelime ile kumar oldu. Gürcü hoca göle maya çaldı, tuttu.
Vasat bir ilk yarı oynandı. Sağda Cavanda, solda Yusuf hem ofansif hem defansif sorumluluk üstlenmeye kalkınca, Trabzonspor’un kanat organizasyonları aksadı. Maçın başı sayılabilecek bölümde Marco Marin’in orta şut karışımı kullandığı serbest atışta top ağları bulmasa, konuk ekibin gol yapma şansı yok denecek kadar azdı.
Daha tempolu ve pozisyonu bol bir ikinci yarı izledik. Lakin Trabzonspor tıpkı ilk yarıda olduğu gibi golü erken bulmasa, oyunu tamamen rakip alana yıkan ve müthiş bir baskı kuran Sivasspor’a direnmesi güç olabilirdi. Özellikle iki takımın da on kişi kalmasından sonra Sivasspor sayısız fırsat buldu, rakibi bunalttı. Ancak kaleci Alvarado’nun kritik müdahaleleri sonucu belirledi.
Trabzonspor kazandı ise üç oyuncunun hakkını ayrıca vermek gerek. Öncelikle Alvarado ve Okay, sonra Marco Marin. Bordo-mavililer açısından umut verici olan ise, takım olarak iyi mücadele etmesi ve son dakikaya dek direncini yitirmemesi idi.
Doğrusu, Trabzonspor uçurumun eşiğinden döndü.