Hayata dönüş reçetesi
Şenol Güneş'in Trabzonspor'daki yeni dönemine bakıyorum. Sıkıntılı başladı, öyle devam ediyor. Deneyimli hoca geldiği günden itibaren eksikleri belirlemeye çalışmış, çözüm arayışına girmiş, mevcut kadroyu verimli şekilde değerlendirmeyi hedeflemişti.
Onun pozitif enerjisinin futbolcularına nasıl yansıdığını görmek önemliydi. Dolayısıyla, taraftarı tatmin edecek oyun değil kazanmak değerliydi. Konyaspor karşısında sancılı bir doksan dakika yaşadı Trabzonspor.
Evet, sezonun ilk galibiyeti geldi. Ancak iki farklı öne geçtikten sonra rakibin son dakikalarda kaçırdığı penaltı ve gol pozisyonları sonuçlansa, kabus serisi devam edecekti. O zaman Trabzonspor adına olumlu ne konuşacaktık?
Taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor da, bu takımın parçası olduğu hissiyatindeki herkes daha fazla sorumluluk almak zorunda.
Bakın; maçın genelinden bağımsız bir değerlendirmem var. Önce iki gole imza atan Banza'ya işaret ediyorum. Kariyeri ve kalitesi belli. Zamana ve uyuma ihtiyacı vardı, dün bunu aştığını kanıtladı. Şenol hoca en azından devre arısında yeni bir transfer yapılana kadar bu oyuncu üzerine yoğunlaşmalı. Takım arkadaşları da onun golcü kimliğine saygı göstermeli.
Çok önemli bir başka konu; Trabzonspor forması altında Edin Visca'nın performansını eleştirenler ya futbol cahilidir, ya kötü niyetli. Visca bu takımın en değerli, fedakar ve yararlı oyuncularından biridir. Konyaspor maçında Trabzonspor'u ayakta tutan, motive eden isimdir. Visca'nın kişiliğine, karakterine, futbolcu kimliğine hayran bir spor gazetecisiyim. Neden mi? Belki biraz duygusal olacak ama ikimiz de Bosna'lıyız!
Güneş'in bu süreçte takıma yansıyan olumlu yönlerine gelince. Net olarak görüyorum, futbolcu grubu saygı duyulacak bir teknik direktör ile çalıştığının farkına varmış. Yeni gelenlere Güneş'in ilkeleri ve prensipleri ya anlatılmış veya hoca vizyonu ile bunu hissettirmeye başlamış. Dolayısıyla Trabzonspor'un ilk maçını kazanmasındaki en önemli faktörün saha kenarındaki liderin tercihleri ve yönetim tarzı olduğunu düşünüyorum.
Bu arada görmezden gelemeyeceğimiz gerçekler var. Yedek kulübesi önemli. Görüyorum ki sıkıntı var. Kulübede oturan her kimse, görev almaya ve takıma katkı vermeye hazır olmalı. Şenol Güneş'in üstesinden gelmesi gereken en önemli sorunlardan biri kendini değersiz hisseden oyunculara bu takımın parçası olduğunu anlatması.
Maç kazanıldı ama benim yorumum onun ötesine çıkacak. Şenol hoca iyi bir eğitimcidir. Mesleği öğretmenliktir. Ancak bu kadar zorlukla mücadele etmeyi nasıl göze aldı şaşırıyorum. Sabır, özveri ve Trabzonspor sevdası bir araya gelince Karadeniz insanına "neden" diye sormak abes kaçar.
Gelelim maça. Skor tartışılırken hakem üzerinden değerlendirmek en kolayı. Halil Umut Meler özelinde söylüyorum. Bu maça atanması iyi niyetli değil demiştim. Sanki birileri hata yapmasını ve sonrasında deneyimli hakemin ipini çekme planı kurgulamıştı. VAR ve yardımcıları sayesinde "doğru" kararları verdi. Yoksa Trabzonspor başkanının değil, kulübü dışarıdan yönetme sevdalısı birinin (!) kara listesinde çiziği yerdi. Neyse Meler, yardımcıları ve VAR ekibi, kurnaz tuzağa düşmedi.
Genel bir değerlendirme yapayım; ligi ve maçları hakemlerin performansı üzerinden dizayn etmek; kulüplerin, başkanlarının ve destekçilerinin diledikleri gibi at koşturacağı bir mecra olmamalı. Kulüpler Birliği, her fırsatta yeni bir Merkez Hakem Kurulu yapılanmasından söz ediyor. Rüya görüyorlar. Kavga önce kendi aralarında başlar, sonra FIFA yaramaz çocuklara olduğu gibi kulaklarını büker.
Daldan dala atladık. Konu Trabzonpor. Başkan Ertuğrul Doğan'ın finansal konulardaki çabalarını dikkatle izliyorum. Çok ciddi ve riskli hamleleri var. Umarım kritik süreci kulübe en az zarar ile atlatır!