Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kayserispor Nobre oyuna girinceye dek tam 55 dakika forvetsiz oynadı. Trabzonspor’un hücum bölgesindeki tek silahı ise Henrique idi. 61. dakikaya kadar yüzünü bir türlü kaleye dönemeyen, bırakın istediği pasları almayı, topla buluşabilmek için orta alana kadar gelmek zorunda kalan Henrique ilk girdiği pozisyonu gol yaptığında sevincini bile yaşayamadan kendini dışarıda buldu. O an ne hissettiğini anlamak zor değil. Lakin teknik direktörü Mustafa Akçay’ın kalan bölümle ilgili oyun planlarında Brezilyalı futbolcunun yer almadığı ortadaydı. Bir başkası o golden sonra böyle bir değişiklik yapar mıydı bilemeyiz ama, her an skora etki edebilecek bir silahın dışarı alınması gerçekten ilginç bir tercihti.
Nitekim Henrique’nin çıkmasından sonra Trabzonspor oyunu adeta kendi yarı alanında kabul etmek zorunda kaldı. Son yirmi dakikalık bölümde tüm inisiyatif Kayserispor’a geçti. Bu tablo karşısında Akçay’ın önlemi ise defansif ağırlık iki oyuncu Abdülkadir ve Zeki Yavru’yu sahaya sürmek oldu.
Kayserispor tüm hatlarıyla bastırdı, Trabzonspor özellikle son on dakikalık bölümde sadece kalesini korumayı düşündü. Tek bir atak girişimi, topa sahip olma çabası yoktu. Zaten bunu yapacak gücü de kalmamıştı. Oyunun kontrolü tamamen Kayserispor’da olmasına karşın, Nobre’yi golle karşı karşıya bırakacak pozisyon üretmeyi beceremedi. Trabzonspor takım halinde kendi ceza alanı çevresine konuşlandı. Maçı bu şekle sokan, Akçay’ın oyuncu değişiklikleri sonrası bordo-mavili takımın nasıl bir strateji geliştireceğini bilmemesiydi kuşkusuz. Buna bir de 85. dakikada aylardır kadroda bile düşünülmeyen Janko’nun hücum bölgesine gönderilmesi eklenince, bizim de aklımıza şu soru geldi: Henrique’nin şuçu neydi, gol atmak mı?
Avrupa ve ligde tam 12 resmi maç oynadı Trabzonspor. Teknik kadronun kafasında en azından takımın iskeleti bile oluşmuş değil. Her maçta farklı isimler, farklı oyun sistemi denenmeye devam ediliyor. Dün deplasmanda çok değerli bir galibiyet alınması bu gerçeği değiştirmez. Örneğin Onur’un maç boyunca yaptığı üç kritik gol kurtarışı olmasa, alınacak olası bir yenilginin mazereti ne olurdu, gerçekten merak ediyorum.