Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye Futbol Federasyonu, sözlü ve fiili saldırılara karşı hakeme maçı tatil yetkisi verdi. Elbette bu kararın tartışılacak ve üzerine yorum yapılabilecek yönleri var.
Örneğin çok mu aceleye getirildi? Hakemlere yetkileri ve sınırları net bir şekilde anlatılabildi mi? Uygulamada sıkıntı yaşanabilir mi?
Aslına bakarsanız bu yetkinin kullanılması sezonda iki, bilemediniz üç maçta söz konusu. Önemli olan alt liglerde neler yaşanacağı.
Biliyorsunuz, o kategorilerde şiddetin boyutu soyunma odası koridorlarıyla sınırlı değil. Hakem her an risk altında. Zaten PFDK istatistikleri de vehameti işaret eden kararlarla dolu.
Gelelim ikinci bölüme. Şeffaflık ilkesi doğrultusunda, MHK başkanı salı günleri medyanın karşısına çıkarak o haftaki maçlarla ilgili değerlendirme yapacak.
Zekeriya Alp ekibiyle birlikte hakem hatalarını değerlendirdi, yaptırımlardan söz etti, merak edilenleri yanıtladı. Doğaldır, toplantının amacından uzak sorulara da muhatap oldu.
Ve beklendiği gibi Fenerbahçe kulübünden anında on-line karşılık buldu. Bugün Fenerbahçe, yarın Galatasaray veya bir başka kulüp... Alp benzer polemiklerle alışmak zorunda, çünkü işin fıtratında bu var!

Haberin Devamı

Fazlası herkesi üzer!

TFF’nin aynı açıklamasında küçük bir not daha vardı ki, üzerinde kafa yorulması gereken asıl konu bu.
“Gerekli görüldüğü takdirde, haftanın maçlarıyla ilgili hakemler de toplantıya davet edilip kararlarıyla ilgili değerlendirmede bulunabilecek..”
İşte burası biraz riskli! Penaltıyı es geçmiş, kart uygulamasında hata yapmış, kararlarında standardı kaçırmış bir hakeme orada ne sorulacak?..
“Efendim o penaltıyı nasıl vermediniz?”
“Önüm kapalıydı göremedim.”
“Falanca futbolcunun kartı doğrudan kırmızı olmalıydı. Sizin fikriniz ne?”
MHK başkanı da az önce itiraf etti ya. Adam kurul başkanına ters mi düşecek, “Şiddetli hareket olarak değerlendirmedim, yanlış kararmış, özür dilerim...”
Sorular uzar gider. Lakin, hata yaptığını bilen ve moral bozukluğu yaşayan hakemin bir de medya önünde hırpalanmasına izin vermek, ne kadar amaca hizmet eder, doğrusu kuşkuluyum.
Açıklamadaki “gerekli görülürse” ifadesi var ya... Dolayısıyla uygulamada Sayın TFF başkanı ve MHK başkanının, hata ne kadar fahiş olursa olsun hakemin o masaya oturup sorguya alınmasına hoş bakacaklarını sanmıyorum.
Esas olan MHK’nin kararları nasıl yorumladığı, gerekirse hakemi nasıl cezalandıracağı değil mi? Bunun takibi yapılmalı. Bu ülkede fazla şeffaflık herkesi üzer!

Haberin Devamı

Angaranın taşına bak!

Ankara ülkenin başkenti. İstanbul’dan sonra en çok milletvekili çıkaran ikinci kent. Coğrafi olarak Konya’dan sonra en fazla yüzölçümüne sahip.
Siyaseten güçlü, idari anlamda her konuda söz sahibi olması gereken bir konumda.
Memleket buradan idare ediliyor, herşey göz önünde ya!
Peki, gerçekten öyle mi?..
Mesela, spor ve sportif yatırımlardan ne kadar nasibini alıyor? Bir İstanbul kadar olmasa da hak ettiği imkanlara sahip mi acaba?.. Siyasetçisi, bürokratı, iş adamı ne kadar katkı sağlıyor Ankara sporuna?..
Türkiye’de 81 il var. Gelin görün ki, başkent spor yatırımları açısından ilk 20’ye giremiyor, üvey evlat bile sayılmıyor.
Madem futbol bu ülkenin en önemli sektörü, sporun lokomotifi, Ankara niçin hiç dikkate alınmaz? Niçin uluslararası standartlara sahip bir tek stadı olmaz? Neden yıllardır verilen sözler, vaadler yerine getirilmez?
Süper ligde takımı olmayan şehirlere yüzmilyonlarca liralık modern tesisler inşaa edilirken, başkentli futbolseverler nasıl olur da kullanım süresi tükenmiş 75 yıllık bir stada mahkum edilir?

Haberin Devamı

Sesini duyan yok

Konya’dan, Samsun’dan, Bursa’dan, Urfa’dan, Mersin’den, Trabzon’dan, Sivas’tan ne eksiği var Ankara’nın?
Projeleri ve kaynakları hazır Kocaeli, Antalya, Sakarya, Hatay, Afyon statları konuşulurken Ankara’da daha yeri bile belirlenemeyen “Hayali Arena” hangi zekanın ve yutturmacanın ürünüdür?.. O sözleri veren siyasetçi ve bürokratlar nerededir şimdi?
Sözünü dinletecek milletvekili mi yok? Bakanı, üst düzey bürokratı mı eksik? Onlarca AVM şehrin dört yanında mantar gibi patlarken, stat yapılacak arazisi mi kalmadı yoksa?..
Kusura bakmayın, bu ayıp Ankaralıyım diyen herkesin! Ya da, Ankaralıyı yıllardır kullanıp kandıran her kimlerin ise...
Bugün Türk futbolunun en köklü kulüplerinden biri olan Ankaragücü, kişisel çıkarları ve ikballeri için gözü kararmış sözde spor adamlarının kurbanı olmuş, kaderini bekliyor. Sarı-lacivertli renklere gönül vermiş bir avuç taraftar açlık eyleminde. Ne çığlıklarını duyan, ne yardım eli uzatan, ne de çözüm üretmeyi düşünen var.
Seçimde sandığına bile sahip çıkamayanlar, sakın ahkam kesmeye kalkmasın. Kendine hizmet getirecekleri ayırt edemeyenler de hâkeza!
Ne diyelim, Angaranın taşına, gözlerimin yaşına bak... Gerisi koca bir yalan!

Cebinizden versenize!

Futbolcu da, teknik adam da Türkiye’de iki katı profesyonel! On milyonlarca euro verip getirdin mi? Kapı gibi sözleşmeleri kabul ettin mi? Hadi geçmiş olsun. İster kontratı bitene kadar tıkır tıkır alacağını öde, istemezsen ver tazminatı gönder. Kulüp babanın malı ya. Ha üç vermişsin, ha beş! Deve dişi gibi kulüplere bak. Sezonun yarısı gelmeden, anlı şanlı kaç teknik adamların bileti kesildi? Kesildi de bedelini kim ödüyor? İmza törenlerini şova çeviren kulüp başkanları mı? Bugüne kadar teknik adam ya da futbolcunun tazminatını cebinden ödeyen tek bir yönetici gördünüz mü? Koyun bir yaptırım. Bakalım kaç kulüp başkanı tek başına burnunu sokuyor teknik direktör seçimine ya da futbolcu tercihine?.. Hadi bir Katar olsak, anlayacağım da!..