Geçen haftanın popüler konusu Şenol Güneş idi. Deneyimli hoca camianın desteğine rağmen Trabzonspor ile yollarını ayıracak mı, yoksa istediği kazanımları sağlayıp yola devam mı edecekti?
Kimilerine göre hoca kararını vermiş, kulüpteki odasını toplamış, özel eşyalarını bile evine taşımıştı.
Derken, hafta ortasında merakla beklenen bazı sorular asbaşkan Nevzat Şakar’ın açıklamalarıyla bir anlamda yanıt buldu.
Şakar’ın söylemlerinden yola çıkarak, iki tarafın da istenen noktaya doğru yol aldığını düşünebilir, söz konusu toplantının kamuoyu ile henüz paylaşılmayan detaylarını şöyle kurgulayabiliriz;
Bir; Başkan Sadri Şener, Güneş’i dinledi, projelerini öğrendi, ortak hedefler kondu ve Trabzonspor’un geleceği açısından camiayı heyecanlandıracak kararlar verildi.
İki; Şenol Güneş transfer ve yeniden yapılanma konusunda daha geniş yetkilere sahip oldu.
Aslına bakarsanız taraflar arasındaki en büyük sıkıntılardan biri de bu idi.
Şu çok net; Trabzonspor geçen dönem transferde ne isabet, ne de başarı sağlayabildi. Zaman geldi yönetim direkt teknik direktörü, teknik direktör ise üzeri kapalı olarak yönetimi sorumlu tuttu. Saha sonuçları da beklentilere karşılık vermeyince, yaşanan kriz aile sorunu olmaktan çıkıp, aleni biçimde seslendirilmeye başlandı.
Şakar’a bakılırsa, bu sezon transferde “muhatap” sorunu yaşanmayacak. Çünkü; artık tek yetkili Güneş.
Ama o, şu ana kadar asbaşkanın sözlerini teyit eder bir görüş beyan etmedi. Ne “evet” dedi, ne “hayır”.
Gelinen noktada Trabzonspor taraftarı sorunun çözüme kavuştuğunu düşünse de, ortada hâlâ acilen netleştirilmesi gereken bir belirsizlik var.
Bu belirsizliği Güneş’in aylar öncesinden planlanan Güney Kore seyahatiyle ilişkilendirilmek ne kadar hata ise, deneyimli teknik adamın da fazla gecikmeden tavrını ortaya koyması, o kadar önemli bir zorunluluk.
Güneş, A milli takıma 2002’deki dünya üçüncülüğü apoletini taktıktan sonra kariyerine Seul’de devam etmeye karar vermişti.
Kendi ifadesiyle Uzak Doğu’da geçirdiği süreç, futbola bakış açısını, ilişkilerini, yaşam felsefesini derinden etkilemişti.
Şenol hoca 2 yıl önce yaptığımız bir röportajın başlığını Güney Kore’deki günlerine atıfta bulunarak şu cümle ile vermişti:
“Unutmayalım, Güneş her daim doğudan yükselir.”
Şimdi taraftar, Güneş’in doğduğu yerden Trabzon’u yeniden aydınlatmasını bekliyor. Haksız da değiller yani!
Süper kupa fantezisi
Futbol Federasyonu, geçen sezon şike ve teşvik soruşturması nedeniyle oynanmayan süper kupa finalini bu kez yurt dışında organize etmeyi planlıyormuş.
Eee, takımlar lig şampiyonu Galatasaray ile Türkiye Kupası sahibi Fenerbahçe olunca, finalin nimetleri de artacak doğal olarak!
Aslına bakarsanız bu bir ilk değil.
Ortada henüz şike ve teşvik iddiaları yok iken aynı proje gündeme gelmiş, ancak yüzümüzü kızartacak bir trajedi yaşanmıştı.
Federasyon kupanın marka değerini(!) artırmak, iyi bir hasılat elde etmek ve final maçının yayın gelirlerini yükseltmek için Avrupa’da birkaç ülkenin kapısı çalmıştı.
Sonuç? Sonuç çok ilginçti. Başta Almanya olmak üzere, Belçika, Avusturya ve Hollanda yeterli güvenlik önlemi alamayacaklarını, çıkması muhtemel olayların önüne geçemeyeceklerini, dahası böyle bir riske giremeyeceklerini ifade ederek kapıları yüzümüze kapatmışlardı.
Şimdi finalin bir kez daha ülke sınırları dışına taşınması söz konusu. Seçenekler arasında Bakü de girmiş. İyi de olmuş!
Avrupalı’nın bize bakış açısı malum.
Ellerinden gelse, Türk takımlarını kendi organizasyonlarında bile istemeyecekler.
İlla yurt dışı olacak diyorsak, iyisi mi bir kez daha refüze edilmeden Bakü’nün yolunu tutalım.
Belki bu defa kardeş kardeş oynar, kardeş kardeş İstanbul’a geri döneriz!
Beşiktaş’ın kupası nerede?
Adı şike ve teşvik iddialarıyla anılmaya başladığı dönem Beşiktaş, Türkiye Kupası’nı Futbol Federasyonu’na iade ettiğini açıklamıştı. Yönetici Serdal Adalı ve teknik direktörü Tayfur Havutcu aklanıncaya kadar kupa emanette kalacaktı.
O dönem bu davranış biçimi aklıselim tarafından takdirle karşılanmış, hatta aynı soruşturmaya konu olan bazı kulüplere örnek gösterilmişti.
Aradan 11 aya yakın bir süre geçti.
Mehmet Ali Aydınlar’ın başlattığı şike-teşvik incelemesini, Yıldırım Demirören federasyonu sonuçlandırdı.
Alınan kararlar ve öngörülen cezalar futbol ailesinin bireyleri tarafından farklı yorumlandı. Beğenmeyen de vardı, abartıldığını düşünen de!
Neyse. Biz dönelim konumuza!
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun nisan ayında açıkladığı kararlar doğrultusunda Serdal Adalı ve Teknik Direktör Tayfur Havutcu “temize” çıktı. PFDK’ya göre haklarındaki iddialar dayanaksızdı ve ceza almalarını gerektirecek herhangi bir eylem saptanamamıştı.
Aklımıza Beşiktaş’ın federasyona “emaneten” iade ettiği kupa geldi.
Biraz soruşturduk. Federasyonda üst düzey bir yöneticinin yanıtı şöyle oldu:
“3 aydır görevdeyiz. Ortada ne bir kupa gördük, ne de bizim dönemde herhangi bir kulübe kupa iade ettik.”
O kupa cismen mi federasyona gönderildi, sembol olarak mı, çok önemli değil.
Her nasıl ki, Beşiktaş çalkantılı günlerde çıkıp kamuoyuna açıklama yaptı; “Aklanıncaya kadar kupayı iade ediyoruz” diye.
Şimdi de sıra aynı kupanın gerçek yerini almasının vakti geldi.
Bu kadar işin arasında böyle bir detayla uğraşırlar mı bilemem ama, Başkan Fikret Orman’ın tavrı, malumun ilamı açısından önemli.