Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Galatasaray’ın İsveç temsilcisi Östersunds, Fenerbahçe’nin Makedon Vardar ile eşleştiği gün atılan gazete manşetlerini anımsıyorsunuz değil mi?
Medya olarak taraftara gaz vermeyi severiz. Oynanmadan kazanılmış maçlar, çantada keklik turlar, pek hoşuna gider hepimizin.
Kulüp başkanından teknik direktörüne, futbolcusundan masörüne, yorumcusundan habercisine kapılıp gideriz bu rüzgarın peşine.
Sonuç? Büyük hayal kırıklıklıkları ve hüsran.
Yüz milyonlarca liralık kadrolar, bilge hocalar, kaybettikleri prestijin peşinde koşan yöneticiler içinse, şok!
Şok filan değil. Hadsizlik, şişirilmiş ego, hatta biraz da görgüsüzlük!
Ne demişti İgor Tudor, Östersunds yenilgisinin ardından? “Bütün kalbimle söylüyorum, 4-0 kaybetmiş olsaydık bile turu geçeceğimizden eminim.”
Bırakın turu geçmeyi, iki maçı da kazanamadı Hırvat hocanın talebeleri.
Ya Aykut Kocaman? Köy takımı tabir edilen Vardar karşısındaki ilk yenilgiden sonra “Zor olacak ama turu geçeceğimizden eminim. Hedefimiz gruplara kalmak” mesajını vermişti, çok inanmasa da!
Bir zamanlar Fenerbahçe’ye UEFA’da yarı final oynatma başarısı göstermiş olan Kocaman için de fiyasko oldu Vardar maçları.
Onca transfer, onca para, onca pompalanmış umut, süper lig ve bazılarının angarya gördüğü Türkiye kupası için artık!
G.Saray elendiğinde kıs kıs gülenler, perşembe akşamı yönetimi istifaya davet edip sahadakileri ıslıklarken, birileri de onlara bakıp ezeli rekabetin tadını çıkarıyordu kuşkusuz!
Bu travmaları atlatmak kolay değil. Galatasaray lige iyi bir başlangıç yapınca, unutuldu Östersunds faciası. Kesenin ağzı açıldı, transferler tribünü coşturdu. Lakin her takım sert, her takım iddialı bu sezon.
Fenerbahçe’nin işi daha beter. Hocasının sorgulandığı, oyuncusunun yuhalandığı, başkanının topa tutulduğu bir süreci, üstelik zor bir fikstürde en az zararla geçmek, olağanüstü bir çaba gerektirecek. Takımın ayağa kalkması, Aykut Kocaman’dan çok, diğer oyuncuların Valbuena’nın profesyonelliğini ve özverisini örnek almalarına, ondan utanmalarına bağlı.
Küsen taraftar mı? İşte en büyük sıkıntı o. Boş tribünlere oynamaktan şikayet edenlerin, içi boş vaadler yerine icraat yapması gerekirdi ki, bu kadar kötü bir başlangıçtan sonra yeniden barışı sağlamak, çok zor.
Kaybedeceği zaman ve puanlar Fenerbahçe’yi erkenden yarışın dışına taşırsa, hesap vermesi gerekenlerin Mayıs ayını beklemesine bile gerek kalmayabilir!

Haberin Devamı

Pişkinlik ve ahmaklık!..
Üç hafta önce şöyle demiştik: “FETÖ’nün futbol ve spordaki bağlantılarının ayrım yapılmaksızın deşifre edilmesi, ihanetin peşini bırakmamakta kararlı olduğunu söyleyen herkesin namus borcudur!”
Son günlerde yaşadığımız gelişmelere kendi adıma şaşırmadım. Önce Bekir İrtegün, ardından Konyaspor başkanı Ahmet Şan ile eski futbolcu Ömer Çatkıç’ın ByLock kullanıcısı çıkmaları, buz dağının görünen yüzü.
FETÖ’nün futboldaki uzantıları deşifre edildikçe daha ne isimler duyacağız? İtirafçı Bekir İrtegün’ün savcıya verdiği ifadesi, halen aktif olarak futbolun içinde bulunan pek çok kişinin uykularını kaçırmış durumda. Eğer birilerinin koruması altında değiller ise (!), işin ucu büyük kulüplere kadar gidebilir. Bize gelen duyumlar, futbol camiasını derinden sarsacak boyutta.
Araya hatırlı makamları sokup “pişmanlıklarını” dile getirenler, bugüne dek ne sanık ne tanık olanlar bu kez de paçayı kurtarabilecek mi, bekleyip göreceğiz.
Terör örgütünün, devletin kılcal damarlarına kadar sızdığı ortada. Onların işbirlikçileri arasında siyasetçilerin olmayacağını düşünmek ne kadar pişkinlikse, sporda ve özellikle futbolda, Pensilvanya’ya bağlılıklarını bildirmeyenlerin, sohbet toplantılarına katılmayanların olduğunu ileri sürmek, o kadar büyük ahmaklıktır.
Yıllarca cemaat yapılanmasıyla mücadele ettikleri halde bugün FETÖ’cü olmakla suçlananların vicdanları rahatsız ettiği süreçte, gerçek hainleri ortaya çıkarmak ve hak ettikleri cezayı vermek, adalete olan inancın yeniden tahsis edilmesi açısından çok önemlidir.
Onları görmezden gelirseniz, bu teşkilatlanmanın yarın başka bir kimlik altında ülkenin geleceğini tehdit etmesi kaçınılmaz olacaktır.
Beklenti açık; kimseyi kollamayın, pisliklerini halı altına süpürüp, aramızda dolaşmalarına izin vermeyin.

Haberin Devamı

Birileri Altınordu’ya dur desin!
Önce “İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu” sloganı ile yola çıktılar.
Beş yıl içinde Türkiye’nin altyapıda lider markası oldular. Yabancı futbolcu oynatmayan tek kulüp unvanını aldılar.
Ülkenin en modern spor tesislerini kurdular. Sağlam bir eğitim kurumu haline geldiler.
“Sadece futbol öğrenen hayatı ıskalar. Bir çiçek büyüteceksin, yetişmenin ne demek olduğunu anlamak için” dediler ve gençlere fidan ekmeyi, hasat etmeyi, süt sağmayı öğrettiler.
Anadolu’nun dört bir köşesinden yetenekli gençleri bulup hem futbola başlattılar, hem de eğitimlerini üstlenip kutsal bir görevi yerine getirdiler.
Şimdi de tüm kulüplere örnek olacak yeni bir projeye imza attılar. Futbol okullarındaki beş bine yakın çocuğa “ağaç yaşken eğilir” misali “rakibe saygı ve centilmenlik” dersleri vermeye başladılar.
Yetmedi, iç saha maçlarına passolig kartlarıyla birlikte bin çocuğu getirme uygulamasını Ankaragücü maçında yaptılar. Rakip takım oyuncularını tribüne çağırarak alkışladılar.
Holiganların gemi azıya aldığı, barış ve hoşgörüye en çok gereksinim duyduğumuz dönemde, bir kez daha takdiri hak ettiler.
Farklılık yaratıp, futbolun sadece futbol olmadığı gerçeği üzerinden gençleri nakış gibi işlediler.
Sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin kalbini fethettiler.
Galiba çok ama çok ileri gittiler. Birileri Altınordu’ya dur desin artık!