Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan olayları devlet adamı üslubu ile değerlendirmiş ve hakeme yapılan saldırının Trabzon’a mâl edilmesinin yanlış olacağını söylemişti.
Gönlümüz, Bakan beyin “O kişi asla ve asla Trabzon’u ve Trabzonspor’u temsil etmiyordu” görüşüne katılmak isterdi.
Ama gerçekler pek de öyle görünmüyor.
Örneğin, insanlar yaşanan çirkinliği nasıl değerlendiriyordu?
Olayların Trabzon kentine ve Trabzonspor’a büyük zarar verdiğini bilenler, elbette karşı durmalıydı bu çirkinliğe.
Gelin görün ki, “www.Trabzonhabercisi.com” isimli sitenin anketi, çok çarpıcı bir tablo ortaya koydu!
Sitede “Haftanın anketi” başlığı ile okuyuculara şu soru soruldu: “Hakeme yönelik saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?”
İşte size yanıtlar: (Bu satırların yazıldığı ana kadar)
Doğru: 291
Kararsızım: 22
Yanlış: 198
Ankete katılanların yüzde 57’si hakemin dövülmesini doğru bulmuş!
Yüzde 4.3’ü yanlış diyememiş!
Yüzde 38.7’si saldırıya karşı çıkmış!
O.M’nin dayısı “Taraftarın yüzde 80’i aynı şeyi yapardı” demişti ya, yanılmış!

Haberin Devamı

Doğru analiz yapılmalı

“Dar kapsamlı bir anket ve sonuçları geneli temsil edemez” diyenler olabilir. Saygı duyarız.
Lakin, saldırıyı savunananlar 10 kişi bile olsa, bu dahi korkutucu ve üzerine kafa yorulması gereken bir konu değil midir sizce?..
O kişi Trabzon’u temsil etmeyebilir. Ya onu destekleyenler hangi şehrin insanı?..
Bu arada kentin ileri gelenleri ve sivil toplum kuruluşlarının ortak tepkisini yüreğimize su serpti, tümüne teşekkürler.
Bu mesajı niçin Sayın Kılıç üzerinden veriyoruz?
Çünkü, isabetli tespitler yapıp insanların hangi psikoloji içinde olduklarını, hangi koşullarda yetiştiklerini, hangi zararlı alışkanlıklara eğilimi bulunduklarını saptayamaz isek, sorunların çözümüne katkı sağlamamız zorlaşabilir.
Bir şehirde 18 yaş altı gençleri eğitime, spora, sosyal faaliyetlere yönlendiremezsek, onların şiddet ve uyuşturucu tuzağına düşmesini engelleyemeyiz.
Konu, doğrudan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın görev alanı içindedir.
Trabzon özelinde, ülke genelinde, doğru politikalar üretmek ve barış içinde bir yaşam sürebilmek için, yaşadığımız bu olay son olsun diyor; Sayın Bakan ile teşkilatına, gerçekler üzerinden bir analiz yapılmasının gençlerimizi çok daha sağlıklı bir noktaya getireceğini, naçizane anımsatmak istiyoruz.

Haberin Devamı

Suyu çıkan sadece Passolig mi?

Trabzon’da hakem dövdükten sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan O.M’nin buram buram öfke ve şiddet kokan öyküsü, bir başka acı gerçeği daha gündeme getirdi.
Soru şu; Futbol anarşisine çözüm olarak sunulan Passolig’e ne kadar güvenebiliriz?
Vali tarafından kart sahibi olduğu iddia edilen “Kaba” dayının “Yeğenim yapmasaydı ben yapardım” şeklindeki sözleri yargı konusu olması gerekirken, aynı zihniyetteki bir grup O.M’yi mahkeme dışında alkışlarla karşılıyorsa, saldırıya “münferit” diyenlerin bir oturup bin düşünmesi gerek.
Bir kere, o kart hukuken başkasına devredilemez.
Passolig’in amaçlarından biri, olay çıkaran taraftarın tespit edilip cezalandırılması değil mi?
Stada turnikelerden giriş yapılırken, niçin Passolig yanında insanların kimlik kartlarına bakılmaz?

Haberin Devamı

İğneyi kendimize batıralım!

Türkiye’nin her yerinde kartların elden ele dolaştığı bilinirken, emniyet, özel güvenlik ve kulüpler ‘geliyorum’ diyen tehlikeye neden duyarsız kalır?
Tribünler dolsun da nasıl dolarsa dolsun aymazlığı mıdır, şiddete çanak tutan?
Tüm bu soruların yanıtını bulmak ve ihmali olanları cezalandırmak, yargının görevidir.
Ya medyanın sorumluluğu?..
Saldırganı ve dayısını ekrana çıkarıp, pusudakilerin iştahını kabartanlara ne demeli? Yanlışı özendirmeye çalışmak mıdır medyanın görevi?
Her türlü şiddetin, kadın cinayetlerinin ve çocuk istismarlarının masum gösterilmeye çalışıldığı bir toplumdan sağlıklı bireylerin çıkması güç ise, yaşanan trajedinin sorumlulularını ararken, iğneyi kendimize batırmanın vakti çoktan geçti demektir!
Hadi, kişilik bozukluğu olan ve yaptıklarının sonuçlarını düşünmeden, holigan kisvesiyle camiada yer edinmeye çalışan bu insanların psikolojik desteğe ihtiyacı var.
Ya onları, tam da istedikleri gibi kahramanlaştıran, gündemden düşürmeyen ve yaşadıkları dar çevrede statü sahibi yapmaya çalışanlara ne demeli?
Bu gençler yarın çete reisi olarak karşımıza çıktığında, kim verecek hesabını?
Gözetim altında iken “Sen vatan haini değilsin. Yüzün gülsün” diye O.M’nin sırtını sıvazlayanlar değil midir, ülkede huzur ve güveni sağlamakla yükümlü olan?
Trabzon’da yaşanan olayların aynı vali ve emniyet müdürü dönemine denk gelmesi rastlantı mı, yoksa ihmal midir?
Kimin görevidir asayiş ve düzeni sağlamak?
Ha gayret, oynatmaya az kaldı!

Çakır adım adım finale

Bizim memlekette pek kabul görmese ve hakemliği tartışma konusu yapılsa da, Cüneyt Çakır adım adım Şampiyonlar Ligi finaline yürüyor.
Son olarak salı akşamı yönettiği Manchester City- Real Madrid yarı final ilk maçındaki başarılı performansı, FIFA kokartlı hakemimizi ikinci büyük hedefine doğru adeta sürüklüyor. Herhangi bir sakatlık veya şanssızlık yaşamaz ise dev kupanın final karşılaşması için UEFA Hakem Şefi Collina’nın ilk tercihi Çakır gibi görünüyor.
Türkiye liginin Avrupa’nın ilk beşi arasında olduğunu iddia edip marka değerini yükseltmeye çalışanlar. Anladık, işiniz gücünüz daha çok para ve prestij.
Ama hiç değilse Cüneyt Çakır ve ekibi gibi, dünya hakemliğinde parmakla gösterilen değerlerimizi hırpa lamaya çalışmayın.
Siz oralara gidemiyorsunuz, bari bir Türk hakeminin final yönetme ola sılığını sindirmeye çalışın!