Mertcan Çam. Henüz 22 yaşında. Trabzonspor alt yapısından yetişen ve 2. lig kulüplerinden Şanlıurfaspor’a kiralanan, gelecek vaad eden bir futbolcu. Geçen sezondan 80 bin lira civarında bir alacağı var. Bu sezon da hak ettiklerini henüz görememiş. Belli ki canına tak etmiş ve Futbol Federasyonu’na başvurarak hakkını aramaya kalkmış.
Sonrası malum. İddiaya göre kulüp başkanı Emin Yetim, belediye başkan yardımcısı ve şoförü tarafından bir odaya kapatılarak dövülmüş. Vücudunun pek çok yerinde darp izleri var. Ellerinden kurtulmuş, bir arkadaşının yardımıyla kentten kaçmış.
Mertcan’ın fotoğraflarına bakarsanız, iddia demek yanlış olur. Gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan kulüp başkanı Yetim, her ne kadar olup biteni yalanlasa da, genç oyuncunun Urfa’dan ayrılmak için kendini dövdürdüğü gibi bir senaryoya ancak kargalar güler.
Türk futbolunda buz dağının görünmeyen yüzü alt liglerde, medyaya yansımayan onlarca benzer öykü olduğunu biliyoruz. Paralar ödenmiyor, hakkını arayanlar tehdit ediliyor. Bazıları da Mertcan gibi şiddete maruz kalıyor.
Üzeri kapatılamaz!
Urfa’da yaşananlar kesinlikle üzeri kapatılacak, geçiştirilecek, görmezden gelinecek bir olay değil. Ortada, ciddiye alınması ve takibinin yapılması gereken vahim bir saldırı var.
Edindiğimiz bilgi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da haberdar edilmiş olup bitenden. Gerekli girişimlerde bulunacağından eminim.
Soruna Mertcan’ın darp edilmesi ve yapanların cezalandırılması penceresinden bakarsak, pek çok gerçeği göz ardı ederiz. Örneğin, Mertcan’ı emaneten Urfa’ya gönderen Trabzonspor kulübünün bu davanın takipçisi olması. Örneğin, ikinci ve üçüncü liglerde futbol sevgisini idealleriyle birleştirmiş yüzlerce gencin çalışma koşullarının irdelenmesi. Örneğin, bu kulüplerde başkanlık ve yöneticilik yapan şahısların niteliklerinin tartışılması. Hatta sicillerinin araştırılması. Profesyonel Futbolcular Derneği’nin kuru açıklamaların ötesine geçmesi.
Zaman zaman eleştirdiğimiz Futbol Federasyonu’nun son hamlesi, doğruların bulunması ve araştırılması adına önemli bir hamle. Mertcan’ın başına gelenleri önemseyip, adı geçenleri tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk etmeleri, talimatların ötesinde vicdanların sesini dinlemeleridir.
Haaa, bu arada futbolcusunun uğradığı fiziki ve psikolojik saldırıyı bildiği halde sesini çıkartmayan teknik direktör unvanlı, çok eskilerden tanıdığın kardeşime de şunu söyleyeyim; bir gün hakkını aramaya kalktığında yanı başında kimseyi bulamazsan eğer, Mertcan gelsin aklına!
Bizler süper lig ile yatıp kalkar, eğlenceli ve keyifli yanlarına dalıp bu ülkede futbolun 18 takımla oynandığı yanılgısına kaptırırsak kendimizi, gözümüze inen perdeyi kaldırmak da şehir eşkiyalarına düşer. Umarız Mertcan skandalı, futbolu yönetenler ve paydaşlarının gerçekleri fark etmeleri açısından uyarı olur...
Tudor garanti mi aldı?
Igor Tudor’un maç içerisinde meşhur B ve C planları olur da, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in işlerin kötü gitme olasılığına karşın alternatif bir teknik direktör adayı olmaz mı?
Mutlaka olmalı. Hatta vardır bile. Bugünkü Akhisar maçında galibiyet dışında alınacak her sonuç, Hırvat hocanın Galatasaray’daki sonu demektir. Özbek bunu bilmiyor mu? Pekala farkında başına geleceklerin.
Fatih Terim konusundaki açıklamalarında samimi olduğuna inanıyorum başkanın. Görüşmedim diyorsa öyledir. Zaten iddia karşı taraftan da teyitli.
O halde camianın baskısını, taraftarın öfkesini engelleyecek hesapları olmalı Özbek’in. Aksi takdirde Tudor’un suç ortaklığı gibi ağır bir sorumluluğun altına girecektir ki, seçimle gelen seçimle gider düsturu, kulübün geleneklerini de alt üst edecektir.
Bugün Akhisarspor’u yenebilir Tudor’un takımı. Hatta patlama da yapabilir. Ortalık süt limana dönecek, sezon başında yaşanan balayı günleri geri mi gelecek peki? Kalan üç maçını kazansa da, Tudor’un zaman zaman tepki gösterdiği medya, asla peşini bırakmayacaktır emin olun. Asırlık kulübü medya mı yönetiyor demeyin! Bunu görev edinmiş bazı yorumcular her gün konuşmaya, daha sert yazmaya devam edecektir. Taa ki Tudor’un kellesi alınana dek. İçeriden ateşe benzin dökenler de cabası.
Özbek’i sıkıntıya sokan asıl konu bu: “Ben getirdim, arkasında durdum, gerekirse ben gönderirim” diyemiyor.
Büyük maçlarda yüzü gülmeyen Tudor ise, şimdiden 11 hafta sonra oynanacak Fenerbahçe maçının hesabını yapıyor. Kadıköy’e kadar görevde kalacağının garantisi verilmiş gibi!
Rıza hoca istiyor da!
Rıza hocanın gelmesiyle birlikte Trabzonspor’da yüzler gülmeye başladı. Taraftar mutlu ve umutlu. Ersun Yanal dönemine göre fazla bir değişiklik yapmadı Rıza hoca. Taktik anlamında bir-iki oynama, o kadar. Deneyimli teknik adam bir süredir elindeki oyuncu sayısının fazlalığı ve bazı futbolcuların mutsuzluğunu dile getiriyor.
Geniş ve alternatifli bir kadro her teknik direktörün işine gelir. Lakin Çalımbay’ın ileride sorun çıkaracağını, içerideki atmosferi olumsuz etkileyeceğini düşündüğü isimler olduğunu sanıyorum.
Peki kim bunlar? Forma şansı bulamayan ya da çok az zaman alan oyuncular. Bongonda, Rodallega, Sosa, Esteban, Kamil Ahmet, belki Bero ve Volkan Şen. Sayı artabilir. Ara transferde takviye de yapılacağına göre bu şişkinliği azaltmak şart. Şart da, öyle koşullarda sözleşmeler yapmış ki yönetim?..
Oturduğu yerden kazandığı parayı gittiği takımda oynayarak alamaz çoğu. Futbolcu cin gibidir. Ay sonunda transfer taksitleri geliyor. Ödemeler büyük. Aksattın mı hem serbest kalır, hem yeni transfer yapar.
Rıza hocanın tercihlerine saygı duymakla beraber, yapacağı operasyonun istediği gibi ve ekonomik olacağını hiç düşünmüyorum. Sadece futbola odaklanmak isteyen Çalımbay’ı, ocak ayında çetin bir uğraşın beklediği kesin!