Üç, iki, derken elde kaldı bir! Tarihinin en pahalı transferlerini yapan ve sezon başında üç hedef koyan Trabzonspor’un geldiği noktaya bakın. Kupadan elendi. UEFA’da rövanş maçına turist olarak gidecek. Ligde ise birbirinden zor 14 maç oynayacak.
Maratonunu ilk beş takım içinde bitiremezse seyredin gümbürtüyü. Ne başkan ve yönetim kalır, ne Ersun Yanal, ne de birbirinden parlak yıldızlar. En kötü senaryodan söz etmiyoruz. Daha beteri var. Herşey Trabzonspor’un seneye Avrupa vizesi alabilmesine bağlı. Aksi mi? Felaket tellallığı yapmıyoruz ama...
Bir, İbrahim Hacıosmanoğlu’nu hatırı sayılır dostları (!) dahi kurtaramaz. Başkan kulübü soktuğu ağır borç yükü altında ezilir ve kentte istenmeyen adam ilan edilir.
İki, Ersun Yanal’ın teknik adamlık kariyeri, ağır bir darbe alır. Fenerbahçe, Trabzonspor derken işe sıfırdan başlamak zorunda kalabilir.
Üç, yeni kaynak yaratılmazsa başarısız olmuş kadroya ödemelerin aksaması kaçınılmazdır. On milyonlarca euro bonservis bedeli verilen, bir o kadar da ücret taahhüt edilen yabancılar, Türkiye’nin FIFA’daki uyuşmazlık dosyalarına yenilerini ekler.
Dört, küskün taraftarı tekrar o tribünlere çekmek, mali tabloları kırmızı çizik yemiş bir kulüp için neredeyse imkansıza dönüşür. Beş, Avrupa’da ve Türkiye’de transfer yasağı gelmiş kulübün yeniden ayağa kalkması ve bıraktığı yerden devam etmesi tahminlerin de ötesinde bir zaman alabilir.
Hesap kitap vakti
Uzak ihtimal değil. Bu dibe vuruş senaryosunu kimse görmezden gelmesin.
Bir diğer gerçek, fikstürün güçlüğü. Tam sekiz deplasman maçı. Neredeyse tamamı, ligde tutunmaya çalışan rakiplerle. Ya iç saha? Galatasaray, Beşiktaş ve Bursaspor gibi zirve hesabı yapan takımlar sıraya girmiş bekliyor.
Son on yılın istatistikleri belli. Ligi beşinci sırada bitiren takımların puan ortalaması 55 civarında. Bu sezon rakam yükselebilir. Kaba bir hesap. Trabzonspor bugün itibarıyla 33 puana sahip. Hedefi tutturabilmesi için garanti 25 puana ihtiyacı var. Yani en az 8 maç kazanması şart.
Ersun hoca değerlendirmeyi bizden önce ve titizlikle yapmıştır mutlaka. Lakin, ne acıdır ki şampiyonluk hesaplarının konuşulması gereken sezonda, “Seneye Avrupa’ya nasıl gidebilirim” diye kafa yoruyor camia!..
Niye? Çok basit. Çünkü onca hatadan sonra Trabzonspor’un ve bu sorumluluğa ortak olan insanların kaderi, 8 maça bakıyor da ondan!
Hacıosmanoğlu’na çok şey borçluyuz!
Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu Futbol Federasyonu’na tepki göstermiş; “Bir telefon ettim talimat değiştirdiler.”
Ve devam etmiş; “Birileri hakem odası bastı, hiçbir düzenleme yapılmadı.”
Önce Hacıosmanoğlu’nun hafızasını tazeleyelim.
Doğrudur. Sözünü ettiği dönemde hakem odası basmak, soyunma odası koridorlarında terör estirmek sıradan bir olaydı.
Başkanın anımsamadığı, bu çirkin olayların çığrından çıkması üzerine talimatın değiştirildiği!
O sezon başında Disiplin Talimatı’nın “Hakem soyunma odası ve koridorlarının güvenliği” başlıklı 39. maddesine şu ifade eklendi:
“Kulüp yöneticileri hakem soyunma odası veya koridorlarında sportmenliğe aykırı harekette, kişilik haklarına saldırıda, hakarette ve tehditte bulunmaları ile tükürmeleri halinde ise en az 1 yıl hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır.”
Hacıosmanoğlu’na bir konuda hak veriyorum... Geçmişte ve günümüzde federasyonu yönetenler “yaşanmamış” eylemleri öngöremediği için kabahatlidir!
Öyle ya, UEFA kurallarının uygulandığı hangi ülkede bir kulüp başkanı hakem odasını basıp küfür edebilir, hangi yönetici hakemi telefonla arayıp adalet isteyebilir?.. Ya da bu eylem ve söylemlerin sahipleri nasıl cezasız kalabilir?..
Bilinmezlikler ve gariplikler girdabında yol almaya çalışan Türk futbolunun Hacıosmanoğlu’na bir teşekkür borcu var. Sayesinde bugünleri ve bu talimatları da gördük ya!.. Artık sırtımız yere gelmez!
Kulüplere de yasaklansın
Teknik adamların çalışma esasları ve tescilleriyle ilgili talimat, aynı sezonda sadece iki takımda çalışma imkanı verir.
Yıllar önce işin çivisi çıkınca, federasyon müdahale etmiş ve sınırlama getirmişti.
Peki ya kulüpler? Onlar için kısıtlama var mı? İlginç olanı bu da, yok!
Örneğin Gençlerbirliği. Ligin 20. haftası geride kaldı, dördüncü teknik direktörü takımın başına getirdi.
Bu kadar hızlı gelişen rotasyonu İlhan Cavcav’ın futbol bilgisi ve deneyimine bağlamak, futbolun diğer paydaşlarını enayi yerine koymakla eşdeğerdir. Dolayısıyla hem teknik adamların haklarını korumak, hem de futbolun marka değerine katkı sağlamak isteniyorsa, yeni bir düzenleme şarttır. Hadi, ikiyi anlarız. Üçü yeter. Fazlası ise kafa yormaya değer.