Yakın geçmişte Şenol Güneş, Tolunay Kafkas ve Mustafa Akçay denedi. Olmadı, olmadı. Hami Mandıralı prensiplerinden taviz vermeyen, inandığını ve doğru bildiğini yapan bir teknik adam. Henüz teknik direktör bile diyemiyoruz ama, Trabzonspor’da günü kurtarmaya değil, geleceğe ışık tutmaya çalışan bir futbol adamı o. Gençlere inanıyor. Bu takımın geleceğinin ancak radikal kararlar ile dizayn edilebileceğini görüyor. Nitekim, risk alıyor, kazanıyor.
İyi de yapıyor. Yusuf, Kadir, Mustafa Akbaş, Caner gibi gençlere ısrarla şans veriyor. Henrique’yi kazanmaya çalışıyor. Yeri geldiğinde Bosingwa’yı stoper oynatıyor, Bourceanu’nun Zokora’nın alternatifi olacağını seziyor. Geçmişine bakıp Colman’a umut bağlamıyor. Adrian’ın kalitesini biliyor, onu kaybetmek yerine takımın lideri yapmaya çalışıyor.
Trabzonspor’a hem savunma yapmayı öğretiyor, hem nasıl hücum edileceğini... Tıpkı dün akşam Kayseri Erciyespor maçında olduğu gibi. Hırslı, istekli ve kazanmak için mücadele eden bir takım yaratma arzusunu, onunla aynı duyguları paylaşan futbolcuları da anlıyor. Sadece ilk yarıdaki görüntü bile Mandıralı’nın kısa sürede yaptıklarının kanıtı. Savunmada dikkatli, orta alanda topa basan, adam kovalayan, fırsat bulduğu vakit hızlı hücumu iyi yapan bir takım olmak kolay değil. Hami hocanın dilinden anlayan bu oyuncu topluluğu Trabzonspor’un geleceği adına da çok önemli.
Eksik yok mu? Çok. Yapılacak iş yok mu? Çok. Devamlılığı sağlamak, 90 dakika maça aynı hırsla asılmak, savunmada daha dikkatli olmak, gerektiğinde tempoyu düşürüp rakibin hızını kesmek... Bunlar zaman alacak ve birlikte oynanarak kazanılacak meziyetler...
Bırakın UEFA’yı, Avrupa’yı da, elinize Hami Mandıralı gibi bir şans ve Trabzonspor’un öz kaynaklarını kullanma fırsatı geçmişken, bunları değerlendirin siz!