Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Artık PFDK kararlarında şu cümleyi okuyamayacaksınız: “X kulüp hakkında taraftarının kötü ve çirkin tezahürat nedeniyle sevk yapılmış olsa da, isnat olunan disiplin ihlalinin unsurları oluşmadığından ceza tayinine yer olmadığına...”
Beş kişi bir araya gelip hakeme mi sövdü? Otuz taraftar hep bir ağızdan Gezi direnişini mi övdü? Ya da birileri rakip takım başkanı mı hedef aldı? Cezası belli.
Disiplin Talimatında yapılan değişiklikten sonra, ağzını açan yanacak. Önce para cezası, limiti aşarsan seyircisiz oynama yaptırımı devreye girecek.
Ne güzel işte! Biz değil mi idik spor alanlarında küfür bitsin, kötü söylemler dinsin, insanlar çoluk çocuk maçlara gelsin diye şikayet eden? Buyrun size tertemiz tribünler!
Acaba öyle mi? Son örnek karşımızda. Fenerbahçe - Konya Torku maçında sarı-lacivertli yönetimin tüm uyarılarına karşın küçük bir grup taraftarın eylemine kesilen faturayı ödemek 54 bin seyirciye kaldı.
Bu talimat değişikliği üzerine çok şey söylenebilir. Doğru bulan da olabilir, eleştiren de çıkabilir. Kiminin hoşuna gider, bazısını rahatsız eder.
Ancak önemli olan, bu tarz kararlar verilirken insanların vicdanen rahat olabilmeleri. Bakıyorsunuz, PFDK bile Fenerbahçe’ye “seyircisiz oynama cezası” verirken fikir birliği içinde değil. Orada bulunan deneyimli hukukçular hep birlikte “Hahh tam da bu eylemin karşılığı şu ceza” diyemiyor. Neden? Çünkü yorum farkı var.
Tehlikeye dikkat!
Yıllardır aynı şeyi söyler, aynı şeyi savunuruz. Statlarda huzur içinde, centilmence maç seyredilsin. Küfür, kafir işitilmesin. Gerekli önlemler alınsın, beklenen yaptırımlar uygulansın.
Lakin bu mekanlar tiyatro salonuna da dönmesin. Futbolun güzelliği bitmesin. İyi ile kötü ayırt edilirken, kurunun yanında yaş da yanmasın. İnsanları tribünlere çekeceğiz diye, tribünler boş kalmasın. 12 saniye tezahürat ile 12 dakika küfürü ayırabilmektir işin özü.
İnsan psikolojisi bu. Koca bir stadı hiçbir kulüp başkanı, hiçbir yönetim ve hiçbir yaptırım kontrol altında tutamaz. Parti mitinglerinde bile farklı tepkilerin önüne geçilemediği bir ülkede yaşıyoruz. Futbol seyircisine aksini nasıl kabul ettireceğiz?
Huzur gerekli
Size bir örnek; Fenerbahçe sahasındaki ilk maçını kadın ve çocuklar önünde oynayacak. Anımsarsınız, iki sezon önce kadın ve çocukların izleyebildiği bir maçta, bir büyük kulübümüz yine çirkin tezahürat nedeniyle ceza yemiş ve futbol tarihine geçmişti!
Aynı şeylerin Fenerbahçe’nin başına gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Şampiyonluk hedefleyen ve hız sınırını aşan bir takımın hemen her maçta ceza almayacağını kim bilebilir? Bu yaptırımlar peşi sıra gelirse ki, uzak bir olasılık değil, “Şampiyon olmamız istenmiyor” gibi ortamı daha fazla gerecek söylemlerin önüne nasıl geçilebilir?
Hukuk yazılı metinler manzumesidir. Ancak uygularken, salt o metinlere bağlı kalınılmadığını herkes bilir. Geldiğimiz noktadan, en azından sezon sonuna kadar dönüş olmayacağı için, özellikle PFDK’da görev yapan hukukçuların her zamankinden hassas ve titiz olmalarının dışında bir çıkış yolu görünmemektedir. Aksi takdirde huzur ararken, çok daha büyük huzursuzluklar yaşarız ki, bedelini ödemek gerçekten ağır olabilir!

Haberin Devamı

Stoper mi dediniz

Haberin Devamı

Trabzonspor ara transferin sessiz kulüplerinden. Santrafor, sol bek, orta saha derken, şimdi daha büyük bir sıkıntı oraya çıktı. Giray’ın gönderilmesi, Bamba’nın sezonu kapamasından sonra elde lig deneyimi olan Mustafa Yumlu ve Aykut kaldı. Özellikle savunmasında sorunlar yaşayan bir takıma Lig ile Avrupa’da bu kadro yeter mi? Asla. Mevcut oyuncular içinden alternatif yaratılır mı? Zaman ister ve zor. Ne diyelim, Tanrı yardımcın olsun Mustafa hocam!

Haberin Devamı

UEFA yine şaşırtmadı!

Avrupa futbolunun patronu 3 Temmuz’da başlayan şike sürecinde üçüncü kez devreye girdi.
UEFA’nın Türkiye’deki gelişmeleri yakından izlemesi yadsınacak ve şaşırılacak bir durum değil.
Polis fezlekesi, tapeler, mahkeme kararı derken, şimdi de Yargıtay’ın şike dosyasını onamasından sonra harekete geçtiler.
Bu gelişme, ilgili taraftarca farklı yorumlanabilir. Kişilerle ilgili kararını beklemeye alan UEFA Disiplin Komitesi, geçmişte pek az örneği bulunmasına karşın davada adı geçenleri cezalandırabilir.
Diğer görüş, kesinleşmiş yargı kararı doğrultusunda TFF’den yeniden yargılama isteyebilir. Bu da bize pek gerçekçi gelmiyor.
Yakında UEFA’nın tavrını daha net anlayabileceğiz. Amacı ne, nasıl bir yol haritası var göreceğiz.
Gerçeği söylemek gerekirse, sıkıldık artık! Üç yıldır futbol dışında ne varsa konuşuyoruz. Herkes hukukçu, herkes uzman oldu. Hiçbir karar kimseyi memnun etmedi. Galiba bundan sonra da etmeyecek!..