Bu atasözünü zaman zaman anımsatmakta fayda var. Bu kez de Trabzonspor yönetimi için.
“Büyük lokma ye, büyük konuşma...”
Ne demişti başkan İbrahim Hacıosmanoğlu geçen nisan ayında Galatasaray’a transfer dedikoduları çıkan Olcan Adın için?..
“Olcan ile 5 yıllık sözleşme imzalayacağız. Kimse bizden çivi bile sökemez.”
Başkan ve bazı yöneticiler benzer söylemleri Haziran ayı boyuncu defalarca tekrarladı.
Sonuç?..
Olcan Galatasaray’a gitti!
O günlerde biz de naçizane şöyle demiştik: “Olcan kafasında Trabzonspor’u bitirmiş. Kulübün çıkarları önemli ise Olcan da dahil herkes gidebilir.”
Biz herkes derken, Trabzonspor yönetimi işi abarttı! Başkana göre “fazlalıkları” temizlemek gerekiyordu. Lakin operasyonun boyutları kulübe gelir sağlamanın ötesine geçti.
Önce Adrian, sonra Olcan ve Henrique ile yollar ayrıldı. Janko alacaklarının bir bölümü ödenerek gönderildi. Malouda’ya takım bu dendi. Colman’ın takasta kullanılacağı söylendi. Geçen sezon kiralık verilen Celustka’nın durumu belirsiz. Bourceanu ve Bosingwa’nın dışındaki yabancıların tümü gözden çıkarıldı.
Gerek geçmiş, gerek mevcut yönetimin yaptığı hatalardan arınmak adına alınan kararların bir bölümü doğru olabilir.
Lakin ortada bir başka gerçek daha var. Olcan Adın ve Henrique bu takımın geçen sezon skor yükünü çekmiş iki isim. Özellikle o beğenmediğiniz Henrique’nin Avrupa ve ligdeki performansı ortada.
Olcan ligde 10, Henrique Avrupa’da 8, süper ligde 13 gol attı. Kısacası bordo-mavili ekip UEFA Avrupa ligine avantajlı bir noktadan gidiyorsa, bu iki oyuncunun emeği göz ardı edilemez.
Edilemez de, giden oyuncuların yerine “ofansif” özellikte ve en az onlar kadar katkı sağlayacak transferler yapılabildi mi?
Şu ana kadar hayır. Yurt içi transferler genç ve yetenekli olabilir. Peki, yeterli mi? Onun yanıtı da hayır.
Sezon açılışı yaklaşıyor. Avrupa ligi için geri sayım başladı. Kombineler satışa çıkarıldı.
Geçen sezon takıma küsen taraftar heyecan istiyor. Yıldız oyuncu bekliyor.
Elbette başkan ve yeni teknik direktör Halilhodziç’in kafasında bazı isimler vardır. Medyada her gün yeni bir oyuncu adı gündeme getiriliyor. Ancak taraftarı ayağa kaldıracak boyutta bir icraat henüz yok.
Camia, içi boş söylemler ve yerine getirilemeyen vaadlerden sıkıldı.
Şu ana kadar 8 yerli transfer yapıldı. Alınacak yabancılarla birlikte sayı 10’u geçecek.
Neredeyse yarısı yenilen bir takım, yeni teknik direktör ve yepyeni bir oyun anlayışı olacak.
Herşeye sıfırdan başlamak gerek bazen de... Ya maya tutmazsa?.. O zaman ödenecek bedel, hayal sınırlarınızı bile zorlayabilir, dikkat!
Topuk Yaylası ve Riva
Fenerbahçe kulübünün Topuk Yaylası’nda yaptığı tesisler, ülkede yepyeni bir kamp ve eğitim anlayışının önünü açtı.
Müthiş bir doğada kuş sütünün eksik olduğu mükemmel olanaklar sağlandı.
Dün de Türkiye Futbol Federasyonu’nun Riva Hasan Doğan Tesisleri hizmete açıldı.
Kısa zamanda olağanüstü bir proje tamamlandı. Sadece milli takımlar değil, kulüpler ve yabancı ülke temsilcileri de bu imkandan yararlanabilecek.
TFF olarak hem ciddi bir tasarruf yapılacak, hem de küçümsenmeyecek bir gelir elde edilecek.
Umarız bu iki önemli altyapı hamlesi diğer kulüplere ve federasyonlara da örnek olur.
Hakem mutsuz, ya siz?..
Merkez Hakem Kurulu geçtiğimiz ay klasman hakemleri arasında bir anket yapmıştı.
“Ücretler yeterli mi?”, “Maç dağılımı adaletli mi?, “Türk hakemliği iyi yönetiliyor mu?” gibi can alıcı sorular yöneltilmiş ve yanıtların MHK’nin yeni sezon politikalarına yön vereceği düşünülmüştü.
Anket sonuçlandı. Özellikle yukarıdaki üç soruya verilen yanıtların MHK’yi memnun etmediğini biliyoruz.
Kurulun kendi içinde yaşadığı huzursuzluklar yeni sezon klasman belirlemeleri sırasında da etkisini gösterdi. Ankara hakemliği için yaşanan çöküşü sorgulaması gerekenler, elbette üzerlerine düşeni yapmalı.
Ancak bizim MHK Başkanı Zekeriya Alp’den beklentimiz, madem futbol kamuoyuna böyle bir anketin varlığı yansıdı, sonuçlarını da paylaşmak “şeffaflık” açısından yerinde ve doğru olacaktır.
Türk hakemi neden rahatsız, talepleri ne, bunlar karşılanabilecek mi, kurul olarak sizin yapacağınız bir eleştiri var mı?..
Biz de bu soruların yanıtlarını merak ediyoruz!..
Çakır yarılar mı?
Dünya kupasında geri sayım başladı.
Brezilya’daki temsilcimiz Cüneyt Çakır şu ana kadar iki maç yönetti.
Çeyrek finallerde adı yok. Tıpkı onun gibi bizim de beklentimiz, yarı final maçlarının birinde Türk hakem üçlüsünü görebilmek.
FİFA Hakem komitesi Çakır ve arkadaşlarını yarı final veya 3.lük maçında görevlendirirse, bunun tek anlamı var. Turnuvanın en iyi dört hakeminden biri Cüneyt Çakır’dır. Final mi? En azından bu organizasyon için zor.
Tersi olursa?.. Üzülmeyelim. 40 yıl sonra ülkemizi bir dünya kupasında başarı ile temsil eden Çakır’ın önünde uzun bir yol var. Çok daha iyi yerlerde olacağına inanalım ve ona güvenelim.