Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhuriyet Halk Partili vekiller Trabzonspor kulübünü ziyaret etti, çok da gerekliymiş gibi ülkede gündem değişti!
Başkan Sadri Şener, muhalefet partili heyete ev sahipliği yapan asbaşkan Nevzat Şakar’a verdi veriştirdi.
Şener’in tavrı alışılmışın dışında hayli sertti:
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şike sürecindeki tavrı ortada. Şikeden ceza almış bir kulübün başkanı ve yöneticilerini kabul ederek, onlara destek verdi, övgüler dizdi. Eğer Nevzat Bey ziyaret için beni arasaydı kesinlikle kabul etmezdim. CHP heyeti arasaydı, teşekkür eder, kabul etmezdim. Önce özür dilemeleri gerek. Benim duruşum belli. Izdırabı çeken benim. Nevzat Bey’in bu tür ziyaretleri kabul etmek için yetkisi var. Ancak böylesi kritik bir konuda yok. Bana danışmalıydı, söylemeliydi. Yüz bin kere yazıklar olsun...”
Bu sözlerin ardından başkana şike sürecinde dava arkadaşlığı yapan Şakar’ın istifası an meselesi.
Zaten sıkıntılı günler geçiren Trabzonspor’da alın size nur topu gibi bir kriz daha.
Dönelim Sadri başkanın çıkışına. Pek çok Trabzonspor’lunun hoşuna gittiği kesin. Zira onlar şike davasında şampiyonluklarının çalındığı fikrinde.
CHP genel başkanı da bu süreçte Fenerbahçe’ye destek verdiğine göre, Şener’in tepkisi on numara!
Peki, yarın Adalet ve Kalkınma Partili bir grup milletvekili Trabzonspor kulübünü ziyaret etmek isterse, başkanın yaklaşımı ne olacak?
“Buyrun hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” mi diyecek, yoksa “önce özür dileyin, sonra kabul edeyim” mi?
Niye mi? Sebebi çok açık!
UEFA Başkanı Platini’ye İstanbul’daki genel kurulda şike dosyasıyla ilgili “şahısları ve kulüpleri ayırmanız gerek” diyen kim?
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Bu talebe o gün karşı çıkmasına karşın, Türkiye’deki şike dosyasının kapağını hâlâ açamayan kim?
UEFA Başkanı Platini.
Futbol Federasyonu disiplin soruşturması sonunda “şahıslar ve kulüpleri ayırırken” neyi kıstas aldı?
Başbakan Erdoğan’ın şike cezalarıyla ilgili çizdiği “yol haritasını.”
Bu yol haritası olmasaydı, mevcut talimatlarda radikal değişiklikler yapılabilir miydi? Hayır!
Talimat değişikliği gerçekleşmeseydi, bazı kulüplere yaptırım uygulanır mıydı? Büyük olasılıkla evet!
O halde Sadri Şener’in gözünde CHP ile AKP arasında bir fark olmamalı. Çünkü bu bakış açısıyla, iki lider de Trabzonspor’un aleyhine çalıştı!
Dolayısıyla başkanın, yarın iktidar partisi vekillerinden gelecek olası bir ziyaret talebini de “aynı gerekçeyle” reddetmesini beklemek normal!
Siyasetin futbola bu kadar iştahla baktığı, spor kulüplerinin siyasetçilere mahkum bırakıldığı, çıkar ilişkilerinin kördüğüm olduğu bir memlekette daha neler göreceğiz neler?..

Haberin Devamı

Seçim bahane, bizden isen şahane!

Haberin Devamı

Adam kayırma, hemşehrilik, particilik, cemaatçilik, ne ararsanız burada.
Siyasetin o karanlık koridorlarından söz etmiyoruz.
Spor federasyonlarının seçimlerinde etken olan faktörleri sıralıyoruz.
Savcılıktan alacağınız “temiz kağıdı” bile iş görmez herhangi bir federasyona başkan adaylığınız için.
Bilmem kaç kere olimpiyat şampiyonu olmanız, Türk bayrağını göndere çektirmeniz, sporun sorunlarını yakından bilmeniz de geçer akçe değildir.
Geçmişte yaptığınız hizmetleri, elde ettiğiniz başarıları ise unutun!
Bir kere; herkesin gözü önündeki popüler bir federasyona talipseniz, icazet alacağınız makam giderek yükselir.
Sonra Bakanlar, vekiller, genel müdürler sıralanır.
Tüm bu engelleri aşacak siyasi manevraları yapabildiyseniz, bu kez delegeler çıkacaktır karşınıza.
Plan, proje ve hedeflerinizi anlatmak yerine, “Beyefendi adaylığımı onayladı”, “Bakan bey arkamızda”, “Falanca kentin vekilleri beni işaret etti”, “Genel müdürün desteği var” gibi, onları ikna edecek iddialı cümleler kuracaksınız.
Bitmedi, yönetim listenize hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, ancak size dikte ettirilen isimleri de almak zorundasınız.
Yani çalışacağınız insanları tek başınıza belirleme gibi bir lüksünüz de olmayacak.
Seçim aşamasında ise bilginiz, birikiminiz ve deneyiminiz değil, cebinize konan kartvizitin ağırlığı çizecek kaderinizi.
Aslına bakarsanız bu kadar gürültüye, tehdite, masrafa, dedikoduya, insanları karalamaya, birbirine düşman etmeye hiç gerek yok.
Son dönemlerin en başarılı federasyon başkanı Erol Ünal Karabıyık böyle gitti.
Türk halterini iki dönemde dibe vurduran bir yönetime karşı aday olan Halil Mutlu, benzer şekilde “bertaraf” oldu.
Koltuğunu korumayı başaranlar ise en yakın çalışma arkadaşlarını “feda” etmek zorunda kaldı.
Özerklik filan hikaye. Adına seçim denen organizasyonun nasıl işlediğini bilmeyen yok.
İlgili Bakan ve Genel Müdür zaten işin içinde.
“Ahmet’i şu federasyona, Mehmet’i bu federasyona, Süreyya’yı da ötekine başkan olarak atadım, yönetim listelerini ellerine verdim, hadi hayırlı olsun” der, raconu kesersiniz!
Hiç değilse, kendi ellerinizle kurduğunuz federasyonların başarı ya da başarısızlıklarında, millet kime hesap soracağını daha iyi bilir!
21. yüzyılda bu vizyon ve yönetim tarzıyla daha çok şampiyonadan hüsranla döner, sonra da dizimizi döveriz!
Olimpiyata ev sahipliği yapmak mı? Vallahi o daha kolay!