“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” Özellikle son yıllarda ne kadar yerli yerine oturuyor Atatürk’ün bu söylemi?..
Üçünü bir arada bulmak artık çok zor. Bir ayağı nedense hep eksik kalıyor... Özellikle de “ahlak” ile ilgili bölümü.
Ben Arda Turan’da bu üç özelliğin de bulunduğunu düşünenlerdenim.
Zeki desen, zeka küpü.. Çevik desen, İspanya’da yaptıkları belli. Ahlak, sonradan edinilecek bir erdem değil. Aileden başlar, senin yaşam biçiminin en önemli değerlerinden biri olur.
Juventus’a attığı golle Avrupa’da yeniden gündem olan Arda Turan, bakın neler söylemiş milli takımın İzlanda hezimetiyle ilgili olarak; “Bir defa haddimizi ve ne olduğumuzu bilmek lazım. Tabii ki bir kalitemiz var ama ben de dahil, çok büyük futbolculardan kurulu bir takım değiliz. Ayaklarımız yere çok basmıyor. Yani ne olduğumuzu anlamamız gerek. Bundan sonrası için öncelikle galibiyet serilerine başlayıp, kendimize güvenimizi kazanmalıyız.”
İçinden destan çıkar. Üzerine günlerce tefrika yazılır. Alın Arda’nın bu sözlerini, milli takım soyunma odasının duvarına asın!..
Ne diyor Arda kendini de dahil ederek? “Haddimizi ve ne olduğumuzu bilmek gerek...”
Aslında bu bir isyan ifadesi.. Demek ki, milli takım topluluğu içinde haddini aşanlar var.
Devam ediyor; “Kalitemiz var ama, çok büyük futbolculardan kurulu bir takım değiliz.. Ayaklarımız çok yere basmıyor..”
Ağzına sağlık kardeşim. Türkiye’de koca koca takımlarda oynayıp burnu bir karış havada gezen, iş Avrupa ve milli takım arenasına gelince balonu sönen, devri geçen, ay-yıldızlı formayı performansıyla değil, hâlâ ismiyle hak ettiğini düşünenler de bu sınıflandırmaya giriyor.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım.
İzlanda yenilgisi sonrası aynanın karşısına geçip hatalarıyla yüzleşen ve düşündüklerini dobra dobra söyleyebilecek kaç oyuncu var o kadroda?
Üç, bilemediniz beş... İşte, sorun da buradan başlıyor zaten.
Vazgeçilmez olduğunu sananların çoğunluğa geçtiği bir milli takımla İzlanda’ya da yenilirsin, Kazakistan’a da, Letonya’ya da!..
Bu tabloda Fatih Terim’in işi zor. Hem 2016 Avrupa şampiyonası finallerine gidebilmek için mevcut oyuncu topluluğunu motive edecek, ayaklarının yere basmasını sağlayacak, başarılı olacaksın... Hem de üstlendiğin misyon gereği, geleceğin milli takımının temelini atacaksın.
Olur mu? Olur elbette. Yeter ki bir değil 11 tane Arda Turan gibi futbolcun olsun!
Vahid hoca diyenler el kaldırsın
Hadi biraz fantezi yapalım. Trabzonspor’un bu sezon baştan sona yenilediği kadrosu Hami Mandıralı’nın elinde olsaydı, ligde ve Avrupa’daki saha sonuçları değişir miydi?
Hayır diyenlere saygımız sonsuz. Lakin sormak gerek...
Ne farkı var Mandıralı ile Vahid Halilhodzic’in?
Efendim biri kariyerli, Cezayir milli takımını Dünya Kupası finallerine götürdü. Diğerinin teknik adamlık deneyimi henüz taze.
Vahid hoca otoriter, dediğim dedik. Hami Mandıralı’nın bu kadar kalbur üstü bir takıma söz dinletmesi zor.
Ayrıca futbolcu, hocasının kazandığı paraya da bakar!
Boşnak teknik adam yılda 4.7 milyon lira alıyor, Hami hocanınki 400 bin TL bile değil...
Halilhodzic önce defansif futbola önem veriyor, Mandıralı’nın oyun anlayışı ofansif ve riskli.
Toplayın, çarpın, çıkarın, bölün...
Geçen sezonun ikinci yarısındaki o yetersiz kadro mu daha başarılı oynuyor, yoksa Halilhodzic’in değeri on milyon eurolarla ölçülen bugünkü takımı mı göze hoş geliyor?
Arada gerçekten fark var. Ama Halilhodzic lehine değil.
Sen hatır gönül, nazlanarak Trabzonspor’a gelecek...
Sen, bırakıp giderim tehdidi ile onlarca transfer yaptıracak, kulübü ağır bir borç yükü altına sokacak...
“Zaman istiyorum” diye zaman kazanacak, antrenmanlarda otorite testi yapıp futbolcuyla arana sevgisizlik barajı kuracak...
Türkiye yetmiyormuş gibi, UEFA arenasında da hakeme caka satacak ve takımına zarar verecek...
Sonra da kendini vazgeçilmez sanacaksın!
Yok böyle bir şey Vahid hoca.
Legia maçının ikinci yarısında bizim gibi tribünde idin. Taraftarın giderek yükselen memnuniyetsizliğini duyacak kadar akıllı bir insansın.
Camia artık senden mazeret üretmeni değil, iş yapmanı bekliyor, sahada kazanan bir takım kurmanı istiyor.
Bundan sonra yaparsan eyvallah.
Yapamazsan.. Eee, bunu da sen ve seni o göreve layık görenler düşünür herhalde!
Bosingwa’dan utanan var mı?
Bosingwa hayal kırıklığı ile biten Legia maçının kahramanı idi. Haftalar süren sakatlık sürecinden sonra sahaya çıkıp on numara futbol oynadı.
Ne yaptı Portekizli? İkinci yarıda Trabzonspor’un hemen her atağında imzası vardı. Takımının ikinci golü yiyip gardının düşmesini önledi. Topu ayağına aldığında, arkadaşlarına güven aşıladı. Kendisine sorsanız sadece işini yaptı. Bizce mi? Ayıp etti. Bunca adamın arasından çıkıp, aldığın parayı hak ettiğini nasıl gösterirsin ki?