Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başkentte yaşayan bir futbolsever olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten şikayetçiyim.
Ben ve benim gibi on binlerce Ankaralı’yı dünyanın ikinci büyük futbol organizasyonunu izlemekten mahrum bıraktığı için kızgınım.
Tesis fukarası kenti yeni ve modern bir stadyumdan ettiği için de hakeza.
Melih bey!.. Kime ne Futbol Federasyonu ile olan kavganızdan...
Kaç kişiyi ilgilendirir kan davasına dönüştürdüğünüz, mahkeme kapılarına düşürdüğünüz Ankaraspor meseleniz?
Türkiye futbolda tarihinin en önemli turnuvasına ev sahipliği hakkını kazanıyor, ama başkent bu organizasyonda yer alamıyor.
Neden?
Çünkü Melih Gökçek ile Futbol Federasyonu Başkanı papaz!
2013 yılında ülkemizde yapılacak U 20 Dünya kupası finali için on aday kent belirlenirken, Melih beyin kaprisi ve federasyon düşmanlığı yüzünden başkent bu şöleni dışarıdan izlemek zorunda bırakılıyor.
Ankara ve Ankaralı sporseverler bunu hak etmedi Melih bey!
Diğer kentlerin vali ve belediye başkanları turnuvanın bir ayağı da oralarda oynansın diye gözü kapalı iyi niyet sözleşmesini verir, ülkenin Başbakanı ve ilgili bakanları garanti mektubunu düşünmeden imzalarken, sizin böyle lüksünüz olmamalıydı Melih bey!
Muhtemelen, çökecek raporu verilen 19 Mayıs Stadı’nın yerine Ankara’ya yakışır, çağdaş bir spor kompleksi yapımını engellediniz.
Geleceğin dünya yıldızlarını canlı izleme şansını elimizden aldınız.
Binlerce yabancı futbolseverin Ankara’ya gelmesini, esnafın 300 milyon dolarlık gelirden pay elde etmesini, daha önemlisi tanıtımı için her türlü çabayı harcadığınız Ankara’nın nasıl bir dünya başkenti olduğunu gösterme fırsatını geri çevirdiniz Melih Bey.
Kim bilir, belki de organizasyonu küçümsediniz. Ya da Türkiye’ye verilme olasılığının yok denecek kadar az olduğunu düşündünüz.
Ama yanıldınız! Finale iki yıldan fazla süre var.
Kim öle kim kala...
Bakalım o vakite kadar Mahmut Özgener veya Melih Gökçek bugün bulundukları makamlarda olabilecek mi?
Son olarak şunu merak ediyorum:
Sayın Başbakan adaylık sürecinde ve dosya önüne geldiğinde “Kardeşim iyi güzel de, bu kadar kentin arasında Ankara niçin yok? Vali iyi niyet sözleşmesini imzalıyor da, Belediye Başkanı niçin onay vermiyor?” diye sordu mu?
Sordu ise, ilgili taraflar kendisine nasıl bir yanıt verdi?
Mesela Sayın Gökçek ne gibi bir savunma yaptı? Herkese yetersiz damgası vururken, kendi eksiklerinin ve hatalarının muhasebesini yaptı mı?
Sayın Özgener durumu nasıl izah etti?
48 yıldır Ankara’da yaşayan bir sporsever olarak binlerce başkentli gibi üzgünüm. Kızgınım. Öfkeliyim.
Çünkü, bu keyfi yaşamamızı engellemeye hakkınız yoktu, Sayın Gökçek!

Haberin Devamı

Egemen Trabzon için önemlidir
Ligin ilk yarısını Fenerbahçe’nin dokuz puan önünde tamamlayıp, 23. haftada averajla liderliği rakibine bırakan Trabzonspor için Egemen Korkmaz’ın ne kadar önemli bir oyuncu olduğu sanırım anlaşılmıştır.
Kritik Beşiktaş sınavı öncesi adının siyah-beyazlı takım ile anılmasının yarattığı spekülasyonlara bakmayın siz.
Hem Trabzonspor için, hem de Egemen için iyidir.
Egemen’in forma giydiği ilk yarı boyunca kalesinde 10 gol gören bordo-mavili ekip, ikinci yarının ilk 6 haftasında 9 gol yiyiyorsa, bozulan savunma kurgusu yanında, deneyimli futbolcunun yokluğunun payı küçümsenemez.
Trabzon’da kimsenin kafası karışmasın.
Egemen’in profesyonelliğine ve iş ahlâkına dil uzatıp, üzerinden Trabzonspor’u yıpratmaya çalışanların oyununa gelmek saygısızlıktır.
Yunus Yıldırım olayında takdir edilecek bir yöneticilik örneği gösteren Sadri Şener ve ekibi, Egemen konusundaki kafa karışıklıklarını da gidererek hedefe konmak istenen engelleri temizlemeye devam etmelidir.

Haberin Devamı

Adnan Sezgin günah keçisi, ya diğerleri?
Galatasaray takımı elinde kalan son hedefi yitirince, fatura spor medyasının da baskısıyla Adnan Sezgin’e kesildi.
Bravo Başkan Adnan Polat’a. Şimdi herkes rahatladı!
Peki neden günah keçisi olarak Sportif Direktör seçildi?
Nedeni çok açık ve basit.
Adnan Sezgin, Galatasaray’da göreve başladığı günden bu yana özellikle medya ilişkilerinde zayıf kaldı.
İkili diyaloglarda katı prensiplerinden taviz vermedi.
Kulüp içinde olup bitenlerin dışarıya sızmasına elinden geldiğince engel olmaya çabaladı.
İşini yapmaya çalışırken sevimsizleşti, giderek antipatik bir yönetici haline geldi.
Aslına bakarsanız o görevde kalmak için aşırı derecede istekli değildi Sezgin.
Beş kez istifasını verip devam etmesinin tek nedeni Başkan Polat idi kuşkusuz.
Şimdi oturup Galatasaray’ı bugünlere kim getirdi diye bir suç sıralaması yapsanız, eminim Başkan, yönetim, teknik kadro ve futbolculardan sonra gelir Adnan Sezgin.
Suçu da sabit; Başkanın istediklerini yapmak.
Biliyorum; ayrılıncaya dek kulübün çıkarları için çalışan, son anda Misimovic problemini çözen Sezgin’in istifası sonrası el ovuşturan, sevinen, hatta yerine geçebilmek için şimdiden kulis yapan pek çok insan var.
Bazı gerçeklerin su yüzüne çıkması, insanların gerçek değerinin anlaşılması için zaman gerek. Belki üç ay, belki üç sene.
Sezgin’i 80’li yılların sonundan beri tanırım.
Bilgisine, birikimine, futbol ve yöneticilik konusundaki deneyimine güvenirim.
Bugün Sezgin’i teneke çalarak uğurlayanlar, onun Galatasaray camiası için ne kadar önemli olduğunu ve yerinin kolaylıkla doldurulmayacağını anladıklarında, eminim ki bir özür borçları olduğunu da görecekler.
Keşke Polat da adaşı gibi nerede ve ne zaman bırakacağının farkına varabilseydi!