UEFA Avrupa Ligi’nde oynadığı 4 maç, takım birlikteliği ve moral açısından Trabzonspor’u bir adım önde gösterse de, Beşiktaş’ın Avrupa’daki rakiplerden çok daha ciddi ve güçlü bir takım olduğu gün gibi ortada idi.
Mustafa Akçay’ın performansından memnun olmadığı Adrian’ın yerine fazlaca şans vermediği Alanzinho ile maça başlaması, sol bekte Olcan’a görev vermesi, maç eksikliğine rağmen Malouda’yı ilk on birde sahaya sürmesi ise, Selçuk İnan’dan sonra eksikliği hissedilen “lider” profili için beyhude denemeydi belki de.
Lakin Akçay’ın tercihleri kadar ilginç olan, Trabzonspor’un sahadaki dizilişiydi. Solda Olcan, önündeki Volkan ve Malouda’nın aynı kanat üzerinde oynaması, orta alanda pres yapmayı sevmeyen Colman ve sağ çizgiye çekilen Alanzinho’nun son derece etkisiz kalışı, Aykut’un yükünü çekilemez hale getirdi. Beşiktaş’ın hazırlık pasları dahi yapmadan orta alanı bu denli kolay geçmesinin başka izahı olabilir miydi ki? Bu avantajına rağmen siyah-beyazlılar ilk yarıda hücumda çoğalmayı ve kanatları kullanmayı bir türlü beceremedi. Tıpkı geçen sezon olduğu gibi Fernandes’in keyfine ve onun hazırlayacağı pozisyonlara umut bağlayan Beşiktaş, daha çok adamla gittiği rakip alanda üstünlük sağlayacak hamleleri yapamadı.
Trabzonspor mu? Bırakın hazırlanmış bir atak organizasyonu, Beşiktaş kalesini bulan tek bir şutu dahi yoktu. Akçay ikinci yarıya Volkan’ı sağa, Alanzinho’yu sola çekerek, 49 dakikada da Colman’ın yerine yakın zamana dek kadroda bile düşünmediği Zokora’yı alarak ilginç denebilecek değişikliklerle başladı! Biliç’in karşılığı ise önce Almeida, sonra Gökhan Töre’yi oyuna sürmek oldu. Ancak onun amacı rakibe önlem almak değil, hücumda çoğalıp, Trabzonspor savunmasının direncini kırmak idi. Nitekim top tutmayı beceremeyen Trabzonspor oyunu kendi yarı alanında kabul edip kalesine yaslanmak zorunda kalınca, cezayı kesmek Olcay ve Gökhan’a düştü.
İşin başında iken söyleyelim; Trabzonspor, Akçay’ın yanlış tercihleri ve dünkü garip oyun anlayışı ile yol alamaz. Son 4 maçtaki sistemin dışına çıkıp, sırf puan için ne olduğu anlaşılmayan arayışlara yönelmek bir fantazidir. Hele panik yapan futbolcu değil, hocası olursa.. Vay o takımın haline!