'Adalet' mi dediniz?
Futboldaki tuhaf işler, sadece hakemler, göz önündeki ligler veya hukuk kurullarının kararları düzeyinde yaşanmıyor.
Örneğin; düne dek kaç kişi biliyordu Futbol Federasyonu’nun Plaj Futbolu milli takımını İspanya’daki Dünya şampiyonası elemelerinden keyfi olarak çektiğini?
Son dakikada aldığı bu anlaşılmaz kararla FIFA’yı şaşkına çevirdiğini?
Ya da Plaj Futbolu milli teknik direktörü Adil Müftüoğlu’nun sırf eski MHK başkanı Kuddusi Müftüoğlu’nun kardeşi olduğu için görevden alındığını?
Hatırlatayım; TFF başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu 2016 yılında (Trabzonspor başkanlığını yeni bırakmıştı) aralarında Kuddusi Müftüoğlu’nun da bulunduğu 17 kişiye okyanus ötesi terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla dava açmış ve kaybetmiş; karşı tarafın açtığı davalarda ise tazminat ödemek zorunda kalmıştı.
Diyelim ki intikam duygusuyla abisinden dolayı Adil Müftüoğlu’nun görevden aldınız. Peki; onca zamandır hazırlık yapan ve ilk kez dünya kupası Avrupa elemelerinde mücadele edecek bir takımın oyuncularını neden cezalandırdınız? O çocukların günahı ne idi?
Bu satırların yazıldığı ana kadar federasyon internet sitesinde Plaj futbolu milli takımı ile haberler olduğu gibi duruyordu. Hatta elemelere gitmek için oyuncuların toplanacakları tarih bile. Hiç değilse zahmet edip onları kaldırsaydınız!
Şimdi bu soruları bir araya getirin ve iyi niyet arayın. Ben bulamadım.
Şaka gibisiniz
TFF hukuk müşavirliği, Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’u temsilci raporları ve televizyon görüntüleri üzerinden tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk etmişti.
Gerekçesi, Kasımpaşaspor maçında aleyhine çalınan penaltıdan sonra kameralara da yansıyan “Buna penaltı veren hakem bir daha burada maç yönetemez” ifadeleri idi.
Hukuk müşavirliği Okan Buruk’u “hakemi tehdit” suçlamasıyla tedbirli olarak PFDK’ya sevk etti. Talimatın 41. maddesi alt sınırdan en az 3 maç ceza diyordu.
Ama o ne? PFDK perşembe günü dosyayı görüştü ve Buruk’un eylemini “sportmenliğe aykırı” harekete çevirdi. 117 bin lira yeter dedi.
Okan Buruk, Şenol Güneş, Jose Mourinho veya bir başkası beni ilgilendirmiyor.
Geçmişte bu tip hukuk oyunlarını görmüş ve eleştirmiştik. Maalesef yönetimler değişse de kulüplere biat eden zihniyet değişmiyor.Ve birileri koltuklarını korumak adına bozuk düzene hizmet etmeyi görev ediniyor.
Hakemliği bitirenlere!
Futbol Federasyonu başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun hakem camiası ile arasının iyi olmadığını bilmeyen yoktur.
Trabzonspor’da yöneticilik yaptığı dönemlerdeki eylem ve söylemleri ile hafızalarda derin izler bırakmıştı! Hacıosmanoğlu hakemlere karşı öyle sert bir tavırla başladı ki işe. Baskı ve yaptırımlarda tantarın topuzu kaçtı.
Üst düzey bir MHK yetkilisi durumun vahametini şöyle özetlemiş; “Her hafta bir hakem kaybediyoruz.
”Yani “yakında elimizde maç yönetecek hakem kalmayacak” demek istemiş.
Ortalık şimdiden yangın yerine dönmüşken bu ligin nasıl biteceğine dair fikri olana hodri meydan diyorum.
Saha içi felaket. VAR odası deseniz, nabza göre şerbet vermeye kalkan acemiler ordusu. Onları yönetenler başka bir alem.
Sorun bugünün değil. İki-üç dönem öncesinin kurullarına bakın. Basiretsiz ve vizyonsuz insanların hakemliği nasıl felakete sürüklediğini anlarsınız.
Hakem camiası yakın tarihin en sıkıntılı ve kötü dönemini yaşıyor. Emeği geçenler sevinebilir. Yabancı hakem sevdalıları, siz de buyurun.
Nasıl olsa TFF’de para bol!