Elin oğlu, para ve adalet!

Türk futbolu, tarihinin en karmaşık ve düzensiz süreçlerinden birini yaşarken, Futbol Federasyonu Başkanı sayın İbrahim Hacıosmanloğu’nun açıklamalarını kaygıyla izliyorum.
Göreve gelmesinin üzerinden henüz 7 ay geçti. Atalarımız “büyük lokma ye büyük konuşma demiş.” Demiş de anlayan var mı?
Yazmaktan sıkıldığım için Hacıosmanoğlu’nun kayıtlara geçen sözlerini bir kez daha hatırlatmayacağım.
Lakin, hepsinin üzerine birer bardak su içmesi bir yana, hakemlere yönelik ifadeleri her fırsatta gündeme gelmeli.
Çünkü hakemler savunmasız, ağzı olup konuşamayan günah keçileridir.
Yıllardır aralarından biri kafasını kaldırıp isyan edemedi çarpık düzene. Gelmiş geçmiş en başarılısı da yapamadı, her şeyini kaybedeni de.
Neyse, gelin bakalım neler söylemiş TFF başkanı?
“Size sahip çıktım ama benim başımı öne eğdiniz.”
“Üzerinizden haysiyetimiz ve şerefimizle oynanmasına izin vermeyiz.”
“Hakemler bana operasyon yapıyor.”
“Beni sırtımdan harçerliyorlar.”
Bir federasyon başkanının, medya önünde hakemlerle ilgili bu cümleleri kurması korkunç değil, dehşet vericidir.

Kendinizi koruyorsunuz

Hakem camiasının neden paramparça olduğu ve itibarsızlaştırıldığını anlamak için yakın geçmişi analiz etmek yeter.
Federasyon başkanı güvenmiyor, MHK inanmıyor, kulüpler hakemleri kurtlar sofrasına meze ediyor.
Bu ülkede sorunun hakem değil, sistem olduğunu anlayamayanların gözlerine inen perdeyi kaldırmak kolay değil.
Gelelim yabancı hakem konusuna.
O kapıyı açarken, kankanız Aleksander Ceferin’in koruması altındaki Slavko Vincic’i ligimize takdim ettiniz ya.
Amacınız derbi üzerinden Türk hakemlerini korumakmış ya.
Bir VAR oparetörünü bile suçlayacak kadar gizli bilgilere sahipsiniz ya.
Kuyunuzu kazmak ve gidiş biletinizi hazırlamak isteyen hakemi adım adım takip ediyorsunuz ya.
Buyrun; şimdi Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, sonra haklı olarak diğer kulüpler “yabancı hakem” isteyecek maçlarına.
Buna ne gücünüz, ne paranız, ne kapasiteniz, ne ilişkileriniz yeter!
Sizin ve akıl hocalarınızın planını bilemem ama, son röportajınızda Türk hakemlerine yönelik kullandığınız şu ifade pes dedirtti bana;
“Sahada adaleti sağlayamazsanız, elin oğlu gelir parayı alır ve siz de maçları evinizden izlersiniz.”
Adalet, elin oğlu, para, evde maç izlemek!!!
Üzülerek sormak zorundayım; Türk futbolunun en tepesindeki insanın vizyonu bu olabilir mi?

Haberin Devamı

Pişkinliğe bakın!

Ülkenin başkentinde bir hakem sahanın ortasında darp edilirken ağzını açmayan, ona sahip çıkamayan dönemin MHK başkanı Ahmet İbanoğlu derbiye yabancı hakem getirilmesini eleştirmiş.
Sayın İbanoğlu, görev yaptığınız 1 yıl 6 gün içinde hangi soruna çözüm ürettiniz de başkalarına akıl vermeye kalkıyorsunuz?
Sahi, ilk yabancı VAR hakemi hangi MHK’nin rızasıyla gelmişti?
Yabancı damatlar nikah masasına ilk kimin şahitliğinde oturmuştu?

Haberin Devamı

Mourinho ve ırkçılık!

Derbideki futbolun kalitesizliğini ve milyonlarca taraftara yaşattığı hayal kırıklığını konuşmak yerine iki takım teknik direktörünün atışmaları üzerinden gündem yaratıyoruz.
Efendim, Fenerbahçe’nin hocası rakip takım yedek kulübesindekiler için “maymun gibi zıpladılar” demiş.
Mourinho’nun yaşamı boyunca ayrımcılıkla ilgili söylem ve eylemleri ortada iken, konuyu FIFA ile UEFA’nın en hassas olduğu noktaya çekmek, Portekizli’ye mi Türk futboluna mı zarar verecek?
Öte yandan suç niteliği taşıyan eylemlerin niteliğini değiştirme konusunda mahir olan PFDK’nın Mourinho’ya verilen cezaya sosyal medya korkusuyla kılıf uydurması rezalettir!
Kitabınızda “ırkçılık” yazıyorsa gereğini yapın, yoksa komik oluyorsunuz.

Haberin Devamı

Olmuştur!

“Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din olanın rehberi şeytan olmuştur.” -Yunus Emre