Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazı yorumcular Kasımpaşa- Galatasaray maçından sonra “Mal bulmuş Mağribi gibi” ilave yardımcı hakemliğin gereksizliğini tartışadursun, gol çizgisi teknolojisinin kullanıldığı İngiltere’de saygın gazeteler ve internet siteleri “Milyon poundluk kameralara gerek yok, işinizi doğru yapın yeter” teziyle sistemin lüks olduğuna vurgu yapıyor.
Görüş farkını yaratan, Cüneyt Çakır’ın Çarşamba akşamı yönettiği Chelsea-Porto maçındaki pozisyon.
Porto’nun kendi kalesine attığı golde topun çizgiyi geçtiğini tespit eden Barış Şimşek’in kararı İngiltere’de gecenin konusu oldu, hâlâ konuşuluyor.
Barış Şimşek bir Şampiyonlar Ligi maçında daha pozisyonu doğru süzmüş, Hüseyin Göçek ise yine Avrupa’da 3 kez kritik ve doğru tespitler yapıp, hem ekibini hem maçı kurtarmıştı.
Bu noktaya nereden geldik?
Futbolda insan unsuru ile teknoloji arasındaki savaş, UEFA ve FIFA’yı farklı arayışlara sevk ettiğinde, tercihini ilave yardımcı hakemlikten yana kullanan ilk iki ülkeden biridir Türkiye. Diğeri ise bilgi kirliliğinden olsa gerek, iddia edildiğinin aksine İtalya.
Fransa kupa maçlarında, Ukrayna tüm maçlarda, Bulgaristan, Sırbistan, Gürcistan, Yunanistan ve Macaristan gibi 20 ülke ise, kritik karşılaşmalarda ilave yardımcı hakem kullanıyor.
Gelelim bize. Bu sezon işlerin iyi gitmediği kesin. Ancak ilk iki yılda MHK’nin elindeki istatistikler, Süper Lig’de ilave hakemlik uygulamasında “doğru karar verme” oranının yüzde 70’e yakın olduğunu söylüyor.
Orta hakemin maç içinde yaptığı hatalarla karşılaştırdığınızda, başarılı sayılabilecek bir rakam.
Gelin görün ki, bu görevi üstlenen hakemler arasındaki seviye farkı, projeyi savunanların elini zayıflatıyor.

Haberin Devamı

TFF ve MHK ne yapacak?

Dolayısıyla Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu 2016-17 sezonu başlamadan önce kritik kararını vermek zorunda.
Nedir bu karar? UEFA, Platini’nin devre dışı kalmasından sonra gol teknolojisini satın almak için harekete geçti. Öngörü, gelecek sezondan itibaren Şampiyonlar Ligi ve Avrupa ligi grup maçlarında 6 hakem artı gol teknolojisi. Maliyeti hayli yüksek bir uygulama.
TFF, 6 hakemli sistemde yıllık 800 bin euroluk bir harcama yapıyor. Gol teknolojisinin süper ligde her stat için maliyeti 130-150 bin euro arasında. Yıllık her kulüp için gideri ise 50-60 bin euro civarında olacak.
Üç yılın sonunda TFF’nin önüne dört seçenek gelecek;
- 4 hakemli sistem,
- 4 hakem + gol teknolojisi,
- 6 hakem + gol teknolojisi,
- 6 hakemli sisteme devam.

Haberin Devamı

O teknoloji mutlaka gelecek

Türkiye sonuncusunu denedi ve bu sezon ortaya konan performans, yöneticileri memnun etmedi. 4 hakemli sisteme dönmek geri adım olur ki, masada iki formül kalıyor.
Ya 4 hakem + gol teknolojisi, ya da 6 hakem + gol teknolojisi.
Neticede o teknoloji ya gelecek, ya gelecek gibi!
İnsan faktörünün katkısı ise, TFF ve MHK’nin inisiyatifine bağlı.
Bu nedenle farklı görüşlerin ortaya çıkması doğal. İnsanın olduğu her yerde hata olacak.
Bugün ağırlıklı olarak ilave yardımcı hakemliğin geleceği konuşulurken, teknoloji ithalatının ardından hakem ve yardımcı hakemler daha çok irdelenecek.
Milyarlarca euroluk sektörde en kolay iş, Türkiye’de ve dünyada senaryoları insan hatası üzerinden kurgulamak.
Bugün İngilizler gol teknolojisinin gerekliliğini tartışıyor.
Emin olun, iki yıl sonra biz de aynı konularla sütunları doldurmaya, ekranları parsellemeye devam edeceğiz.
Hani hakemler de olmasa, çoğumuz işsiz kalacağız!..

Haberin Devamı

Kupa Usta’ya da yapışmasın!

2010-11 sezonu şampiyonluk kupası söylemi, ne yazık ki Trabzonspor başkanları için bir kâbus olmaya başladı.
İbrahim Hacıosmanoğlu’nu o koltuğa oturtan, Fenerbahçe Kulübü ile yarattığı gerilim sadece Trabzonspor’a zarar veren “kupa”, şimdi de Muharrem Usta’nın gündeminde.
Aşağı tükürsen sakal, yukarısı bıyık.
El mecbur, Usta da geleneği sürdürecek ve bir müddet daha CAS masalı ile insanlar umutlanacak!
Ama artık yeter. Kupanın niçin ve hangi gerekçelerle Trabzon’a gelmediğini sağır sultan biliyor. Neden gelemeyeceğini de elbette!
Yıllardır aynı masalı dinlemekten insanlara gına geldi.
Hâl böyle iken “50. yılda şampiyonluk” iddiası, kupanın müzeye konma ihtimalinden daha kuvvetli inanın!
Usta ve ekibi zor bir dönemde elini taşın altına koydu.
Yapmaları gereken çok daha önemli ve acil işler var.
Personel maaşını dahi ödeyemez hale gelen kulübü ekonomik olarak ayağa kaldırmak, orta vadeli eylem planlarını uygulamaya koymak, küsen taraftarı tribüne geri getirmek, takıma gerçek kimliğini kazandırmak ve gerçekçi hedefler çizmektir Trabzonspor’un kurtuluşu.
Camialar inandıkları doğrular ile yaşar.
O kupa gelse ne olur, gelmese ne olur?..

Futbolun çilekeşleri; hakemler ve kaleciler

Doksan dakika mükemmel maç yönetirsin, bir yanlış düdük, bir hatalı bayrak, sermayeni alır götürür.
Maç içinde bir o köşeye bir bu köşeye uçarsın, bir anlık zaaf seni günah keçisi yapar.
Hakemin de kalecinin de acı kaderidir bu.
Futbolun en zahmetli, en nankör işleridir ikisi de.
Bugünkü kurbanımız Tolga Zengin.
Sporting Lizbon maçındaki performansı ile gazete manşetlerine ilham veren Tolga’nın kaleciliğini sorgulayan zihniyet, UEFA’nın göz bebeği Cüneyt Çakır’ı “hakem olmamakla” suçlayan kafadan farksızdır maalesef!
Tolga’nın gözyaşını alay konusu yapan ahlak yoksunları da öyle hâkeza!
İyi maçların, iyi günlerin hatırına...
Azıcık insaf, biraz vicdan be kardeşim!