Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları

24 Mayıs Cumartesi... Fatih Terim’in  basın toplantısı... Hoca’nın üstünde turkuaz eşofman var.
İçinde de beyaz t-shirt.

Türkiye Portekiz’in sponsoru mu olsun

Arkasında da sponsorların isimlerinin olduğu bir pano...
Efes, Ülker, Garanti, Petrol Ofisi, İddaa, Coca Cola, Sarar...
Sponsorlar birer olmazsa olmaz.
Köşemde de olsunlar.
İyi olur.
***
Terim’in göğsünün sağında Nike’ın amblemi var.
Kolunda da  ‘Mercedes’inki.
Türkiye sadece göğsünün solundaki küçük Türk bayrağında var.
Sağındaki Nike amblemiyle aynı boyda.
Kolundaki  Mercedes amblemiyle de...
Bunlar tespit, yorum değil.
Kuru sıkı milliyetçilik hiç değil.
Böyle biline...
***
29 Mayıs Çarşamba...
Yine Terim’in basın toplantısı.
Yine beyaz t-shirt, yine turkuaz eşofman.
Bu defa önünde iki Coca Cola şisesi var.
Şişeler göğsündeki bayrağı kapatıyor.
Bu da tespit.
***
Herkes bu tip uluslararası organizasyonlar öncesi bizim tanıtımımız ile ilgili atıp tutar.
Sallar...
***
Sponsorların değerini, faydasını biliyorum.
Geri zekalı değilim.
Salak da...
Konu onlar değil.
Bu da biline...
Ve...
Bunlar Fatih Hoca’nın işi değil, zaten işi gücü başından aşkın.
Teknik kadronun da değil.
Aşçı, masör, doktorların da...
Ama...
Birileri de bu işlerle ilgilenmeli...
Değil mi?
Onlarca adam var orada...
Coca Cola şişelerini biraz kaydırmak akıllarına gelmiyor mu? “Türkiye” yazısının gözükmesi için ülkenin illa sponsor mu olması lazım.
Para mı vermemiz gerekiyor?
Ne kadar?
Şişelerin tam orada olması tesadüf belki...
Ya da ne tesadüf...
Bundan sonrakinde sağda olsun. Nike yazısını kapatsın mesela. Tesadüf desinler onlara da...
Bakın neler olacak.
***
Mesela Terim basın toplantısında bir orta kahve içemez mi?
Ya da ince belli bir bardakla bir çay...
Kimsenin aklına gelmedi, çaycıların kahvecilerin de mi gelmedi?
TRT‘de ki Stadyum programının sponsoru çaycılardı.
Ödedikleri birkaç milyon dolardı.
‘Stadyum’dan önemsiz mi milli takım?
Eyyy “dünya çayımızı kahvemizi tanımıyor“ diye zır zır ağlayan çay kahve üreticileri.
Sizden var ya hiçbir şey olmaz.
Valla...
Çayımız, kahvemiz size kaldıysa...
İşimiz Allah’a kalmış...
***
2 kere turkuaz 1 kere kırmızı giyecekler İsviçre’de.
Rakibin renkleriyle karışıyormuş, öyle ayarlanmış..
Antrenmanlar da turkuazla yapılıyor, basın toplantıları da.
***
Herkes Almanya’da.
Herkes gece gündüz 11 yapıyor. Sahaya hep Terim’in 11’i çıkıyor.
***
Gidecek 3 oyuncunun 3’te birini, 3 haftadır, günün 3 saatini onlarla geçiren medyanın 3’te birinden 3 kişi bile bilemedi.
Birileri de faydalı bir işe kafa yorsa ya...
***
Parayı bastırıp Portekiz’e mi sponsor olalım?
Nokta.

Haberin Devamı

Milli Takımı seviyoruz valla billa
O dünlerde TFF Başkanı her maç öncesi “Allah” derdi.
Her şeyi Allah’tan isterdi, beklerdi.
Allah’ın izniyle, Allah’ın isteğiyle...
Bizden de dua beklerdi, halk dua etsin derdi.
Ederdik.
Kendimize göre inançlıyız, imanlıyız hepimiz.
Sonuna kadar verirdik istediğini.
Maç öncesi her şeyi bizden, Allah’dan istiyordu, maçtan sonra futbolculara prim veriyordu.
‘Kıskananlar çatlasın’ diye şarkı bile söyledi milli takım.
Milletin takımı, rakipleri sosyal etkinliklere giderken milletine cevap yetiştirirdi.
Uzatmayalım...
O günler geride kaldı artık.
Galiba.
Çok şükür.
***
Almanya’daki o şahane ortamda bile bir gazeteci Terim’i sinirlendirmeyi başardı.
Hoca, “bazı arkadaşlarımız konuşmak istemiyor medyayla” dedi.
O günlere dönülmesin .
Lütfen.
Kimse kıskanmıyor onları.
Çatlamaz da.
Rahat olsunlar.
Milletin takımı milletle milletin medyasıyla kavga etmesin.
Lütfen.
Milli oldukları için ilgileniyor onlarla millet ve medyası.
Ve...
Onları seviyoruz.
Müsaade etsinler sevmeye devam edelim.

Haberin Devamı


Ya denize ineceğiz, ya scooter’a bineceğiz
Ya denize ineceğiz, ya scootera bineceğiz...
Başka yolu yok.
Bu gidişle...
Küçük cc’li otomatik motosikletlere...
İstanbul’u yönetenler trafiğini düzeltemeyecekler bu gidişle.
Bu belli oldu.
Biz düzelteceğiz bu gidişle...
Bu da belli oldu.
***
Bizim  canımız can da, İtalyanın, İspanyolun, Fransızın ki patlıcan mı ?
Banka müdürleri, avukatlar, doktorlar işe giderken üşüyor,ıslanıyor.
Bizimkiler eskiden dalga geçerdi oralara geldiklerinde.
Ne o, koca adam motorla mı gidermiş?
N’apsın.
Aksi halde gidemiyor.
Onların bizim kadar boş vakti yok ki.
Yeşilköy’deki evinden Bakırköy’deki işine arabasıyla gidiyor bizimki.
Erenköy’den Kadıköy’e de...
Arnavutköy’den Yeniköy’e de...
Düzelir mi trafik?
***
Motosiklete binmek tehlikelidir.
Biliyorum.
Hele Türkiye de...
Her an her şey olabilir.
Bunu da biliyorum...
Her an her şey olabilir gibi giderseniz bir şey olmuyor.
Bir zamanlar boğulurlar diye denize sokmazdı ana babalar çocuklarını.
Kaç nesil yüzme öğrenemedi bu yüzden.
Denize düşeninin boğulmasını önlemek için atlayanların çoğu boğulurdu .
***
Hayatımda 3 hayati karar verdim.
1-İtalya’da sanat okumaya karar vermem.
2-Yürümeyen evliliğimi bitirmem.
3-Scooter’e geçmem
Helal olsun bana.
***
Roma’da da, taa o dünlerde de eski model bir Range Rover’ım vardı.
Anam ağlardı sağa sola gitmek için.
Bir gün biri acıdı, Vespa’sını bir kaç günlüğüne bana verdi.
Bir gün kullandım.
Ertesi gün bir tane aldım. Alış o alış.
Ve...
Orada zaten scooter, çamaşır makinesi, buzdolabı gibi.
Evlenirken ya teyze, ya amca alıyor.
***
İstanbul’da hayatımın en mutlu, huzurlu günlerini yaşıyorum.
Haberiniz olsun
Ya denize inin, ya scooter’a binin.
Trafik sizi bitirmeden, siz onu bitirin .
Ve...
Tabii bence.