CHP Manisa Milletvekili, TBMM Başkanlığı’na soru önergesi vermiş.
"Terim’in 250.000 YTL aylık ücret istemesinin, ülke gerçekleriyle, milli duygularla bağdaşmadığı açıktır."
Aynen böyle.
Valla.
CHP’nin, üstelik önde gelen milletvekillerinden biri, bu önergeyi veren.
Billa...
Biri beni işletti sandım önce.
Ve...
İşletmemiş.
Doğruymuş.
Valla billa.
Nedenini de yazmış sayın milletvekili.
...Türkiye gelir adaletsizliği olan bir ülkedir. Cumhurbaşkanı 15.247 YTL, Başbakanı 8.926 YTL, Genelkurmay Başkanı 7.033 YTL maaş almaktadır. Asgari ücret 457 YTL’dir. Gazilere 200 YTL, şehit ailelerine ise 285 YTL aylık bağlanmaktadır. Ve hepsinden önemlisi de gazilik madalyalarını bile gaziler kendi parasıyla almaktadır...
Breh breh breh!
Öndeki böyleyse ya arkadakiler nasıldır kim bilir?
Değil mi?
Aman aman aman!
Orada kalsınlar.
Mamma mia Lucescu
Anneciğim Lucescu yine geliyor.
Galiba.
* * *
Lucescu’nun takımlarını, mümkün olduğu kadar seyretmemeye çalıştım.
Ali Sami Yen’e en az gittiğim sene, onun Galatasaray’daki birinci senesiydi.
Daha az gitmem zannediyordum.
Galatasaray’daki ikinci senesinde, daha da az gittim.
İtalyanların “rakibi oynatmayarak oynama(ma)yı seven” teknik direktör modelinin Romanyalı olanı.
Her Romanyalı gibi İtalya sevdalısı...
Bu tarzın ustalarından Giovanni Trapattoni ile aynı yıllarda doğmuş.
Aynı ekolden.
Lucescu için hep “bu Galatasaray’ı’ bile şampiyon yaptı” (Radu,
Fleurquin, Victoria...) dediler.
Hiç kimse “o Galatasaray’ı’ bile şampiyon yapamadı” demedi.
(Hagi, Jardel, Popescu...)
* * *
Can abi (Bartu), Trapattoni için “Pele’nin takımları İtalya’ya geldiğinde, Pele’yi hep Trapattoni tutardı, Pele yokken de beni tutardı” derdi o kendine has hoş üslubuyla.
Teknik direktörlüğünde de çalıştırdığı takımları, karşısında hep Peleler varmış gibi oynattı.
Lucescu da...
Floransa’nın en pırıltılı Batistutalı, Edmundolu 11’i Giovanni’ye emanet edildi.
O müthiş kadronun tek hücum planı Batistuta ve Edmundo’nun atacağı frikiklerdi.
1-0, 0-0, 0-0,1-0...
0-1,0-0,0-0,0-1...
Sezon böyle geçti.
Çıldırdı Floransalı.
Gönderdiler.
Terim’e, Floransalının aşırı ilgisinin en önemli sebebi,Trapattoni’nin sisteminden sonra, Terim’in hücum tarzının ruhlarına çok iyi gelmesiydi.
Veya Hector Cuper...
Milano’nun en nefret edilenler sıralamasında hep ilk üçün içinde oldu.
38 kişilik, 35 yabancılı, 8 santraforlu Inter’i, bu kadar tatsız tuzsuz oynatmak için ancak Cuper olmak gerekirdi.
Ve...
Bu modellerden çok var.
Devirleri geçti artık.
Çok şükür.
* * *
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde Chelsea’yi mağlup etse, bir üst tura çıkacaktı.
90 dakikada bir kere gitti rakip kaleye.
Chelsea iki kere geldi.
2-0 mağlup oldu Beşiktaş.
“Risk almadı beraberliğe oynattı” diye eleştirdi yorumcular Romen Hoca’yı.
“Keşke risk almasaydım beraberliğe oynatsaydım”dedi maçtan sonra.
Bir kere gitmişti kaleye.
Risk dediği de buydu.
* * *
Galatasaray’ın Fenerbahçe’nin almak istediği adam bu.
“Risk alamayan yönetici, alsa alsa risk alamayan hocayı alır” diye bir laf var mıdır bilmem?
Yoksa da...
Artık var.
Ve...
Bu kulüpleri bu yöneticilere yönettirerek ne kadar risk almış genel kurullar.
Farkındalar mı?
Sanmam.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010