240 gol attı.
En çok gol atan iki futbolcudan biri.
7 kez gol kralı oldu.
Bir sezonda 39 gol attı.
Bir maçta 6 gol...
296 maçta 257 gol...
57 kez milli oldu.
85-86...
Bronz Ayakkabı.
87-88...
Altın Ayakkabı.
89...
Bizim Milliyet’le Monaco Sarayı’na girdi.
Prens ile buluştu.
89...
Dünya karmasında oynadı.
90-91...
Gümüş Ayakkabı.
2008...
Efsane 11’e girdi.
***
2009...
Antalya’da bir otele alınmadı.
***
Stadyumda’yken bizden sonra, bizden kalanları yorumlardı.
Alınmış.
“Bilgin kim, ben kim” filan demiş.
“Golcü, sen Tanju’sun ve sen varken ben, hem de senin aldığının 3-5 katına yorumluyorsam, kendine kız bana değil. Ben sen olsam, beni ben içerdeyken TRT binasının çevresine bile sokmazdım” demiştim bir gece.
Gülmüştük.
Sonra öpüşmüştük.
***
Ne Sezgin’in gücü yeter ne Üstünel’in ne Polat’ın Tanju’yu o otele almamaya.
Bence.
Tanju’yu kapıdan çeviren Tanju’nun kendisi.
Kimseye kızmasın.
Kendine kızsın.
Sadece.
Ve...
Bu da bence.
ANTALYA’LI OTELCİLERE GÖRE HEPİMİZ POTANSİYEL SUÇLUYUZ
Ocak 2007...
Rixos Otel’in dış kapısına geldim.
Bir kulübe ve içinde bir adam var.
Biraz ‘pönk’.
Veya ‘ponk’.
Bilmem anlatabildim mi?
300 küsur milyon dolara mal olan, en ince ayrıntıların bile düşünüldüğü, o ultra-lux turizm mabedini o temsil ediyor o anda.
Kapı ona emanet.
Otel de...
Yani...
Allaha emanet.
***
Dünyanın emeğinin, parasının harcandığı otelin kapısında bir pönk adam.
Veya ponk.
“Her gelene bir şekilde “Allah belanızı versin” dedirtmeyi başarıyor.
Ne o güvenlik.
Miş.
Hadi canım.
Herkesi potansiyel hırsız gören, kimseye güvenmeyen bir güvenlik.
Ve...
Bunun adı da güvenlik.
Ve...
MİT Başkanı, Genel Kurmay Başkanı (sivil gelirse) giremeyecek otele.
Pönk-veya ponk-tanımazsa.
Teyzesinin oğlu girer.
Amcasınınki de...
Onları tanıyor.
***
Rixos’ta arkadaşlarım var, sürpriz yapacaktım.
“Murat Aksu (Beşiktaş orada kalıyor) otele gazeteci
istemiyor” dedi pönk-veya ponk-aniden.
Beni tanımıyor.
Hissetti.
Herhalde.
Aksu’nun kendisi de 3-5 gün önce bir dost yemeğinde “Rixos’tayız uğra istersen“ demişti.
Söylemedim bile.
Aydın Doğan gelse giremeyebilir.
Pönk-veya ponk-tanımazsa.
Ve...
Yine o bıktırıcı sualler...
Kime geldim?
Kimim?
Niye geldim?
“Bizde sistem ‘her şey içinde’, ya yerseniz, ya içerseniz” diyor habire.
Takıldığı da bu.
Bizimkinin kulağına “otelde Jübtüjjtjkzvanya Cumhurbaşkanı var, haberin yok mu, karısıyla aşk yaşıyorum, buluşacağız, yatacağız hepsi bu” diye fısıldadım.
Ve ekledim.
“Aramızda kalsın”.
Çok korktu.
Amirini aradı.
“Biri, bir cumhurbaşkanının karısıyla yatacakmış”.
Amir kan ter içinde geldi.
Sonra mı?
Az sonra.
***
Avrupa’da kalmadığım baba otel kalmadı.
En babasında bile, Amerikan Başkanı İtalya Başbakanı’yla kahvaltı ederken bile, kahvaltı salonuna bir espressoluğuna girdim.
Sadece “buon giorno” dendi.
Ve...
50 liraya 100 liraya 200 liraya veya euroya herşeylerini elin adamına veriyorlar.
Herşeylerini...
Ne bu afra bu tafra.
Rixos’a operasyon planlayan biri benim gibi aval aval gelir mi,
300-500 euro yatırmaz mı bu işe, bir oda tutmaz mı?
Sadede gelelim...
Murat Aksu’ya “Bilgin bey geldi, gelsin mi” diyecekler.
Bu kadarı bile rahatsız etti beni.
“Jübtüjjtjkzvanya Cumhurbaşkanı’nın karısına haber verin, otele giremiyorum ” dedim.
Gittim.
Ve...
Tanju kahve içmeye de gelseydi pönk-veya ponk-tanımazsa giremeyecekti.
Zidane da...
Arkadaşı Monaco Prensi de...
Takmasın kafasına fazla.
***
O otele, sadece odası olduğu için kimler girdi bugüne kadar kimler, kimbilir?
Ne hanzolar, ne uğursuzlar, ne idüğü bilinmeyen adamlar.
Adnan Sezgin kamp yaptığı bölgeye almayabilir onu, otel bir kahve ısmarlamalıydı Tanju’ya.
Ona yapılan ayıp.
Pönklük
Ponkluk.
Otel haddini aşmış.
ANTALYA ANTALYA ‘YA KARŞI
Antalya...
60 liraya bile uçak var.
Gidiş dönüş hem de...
Kış ya...
İşler nane.
Ama.
Havaalanında bir espresso 10 lira.
Hala.
Havaalanı ana baba günü millet popo popoya duruyor.
Boş olan tek yer cafe.
Ha ha.
Zam yapın aman.
Bir kişi vardı kahve içen, o da içmesin bir daha.
Aman aman aman...
Ve...
Avrupa’nın birinci sınıf bir sürü uluslararası havaalanında dumanı hüüüp diye çeken klimaları olan konforlu sigara odaları var.
Antalya’da, İstanbul’da niye yok?
Dünya şehirlerinde dünya kuralları geçerli olmalı.
Seyahat keyif işi.
Günde keyif için bir iki sigara içen de var.
Hiç olmazsa cafenin bir bölümünde hüüüp çekin dumanı.
Bırakın içsinler.
Turisti bir sigara-bir kahve keyfinden niye mahrum ediyorsunuz.
***
Hillside Su’ da kaldım.
Her zamanki gibi.
Her yer beyaz bembeyaz, ben siyah simsiyah.
Ruhuma iyi geliyor.
Her zaman.
Ve...
Her zamanki gibiydi.
Tebrikler.
***
Radyospor Cup organizasyonu şampiyonlar ligi titizliğindeydi.
TSYD’den akreditasyon servisi almışlar.
Tıkır tıkır çalıştı her şey.
Antalya’nın imajına yıllardır katkı yapan bu turnuvayı Antalya yine yalnız bıraktı.
Stadını bu yılda vermedi.
Sevgili Menderes Başkan Antalya yazımdan sonra arayıp “bu cup işlerinin içinde ben yokum” demişti.
Doğru yoktu.
Antalyaspor başkanı vardı bu yıl bu işlerin içinde.
Ve...
Yetti.
Arttı bile.
“Bu kupa imajını zedeliyor Antalya’nın” dedi.
Durumu vahim.
Ve...
Pes.
İnşallah söylemesi gerektiği için söylemiştir.
Aksi halde...
Menderes Başkan’ın imajı uğruna gece gündüz çalıştığı Antalya’sının futbol takımının başkanı imaj nedir bilmiyor.
Bihaber.
Bu daha vahim.
Ve...
Eğer Radyospor’da program yaptığım için bunları yazdığımı düşünüyorsanız bundan sonrasını okumayın.
Bundan öncekileri de kaale almayın.
Radyospor Cup Antalya’ya rağmen Antalya’nın imajına yine katkı yaptı.
Eurosport yayınladı.
Eurusport Asya -Pasifik de...
TRT de...
Selim Usta ve ekibi bu işi iyi biliyor.
Son gece protokol vardı.
Spordan Sorumlu Devlet Bakanı oradaydı.
Vali Yardımcısı da...
Emniyet Müdürü de...
Yakında asil olacak olan GSGM Müdür Vekili de ordaydı.
Spor Toto Teşkilat Başkanı da...
TRT Genel Müdürü de...
Adnan Polat da...
Sadettin Saran da...
Antalyaspor Başkanı yoktu.
Başka bir turnuvanın finalinde Real Madrid Başkanı, Adalet Bakanı, Başbakan, Messi, Barcelonalılar filan beraberlerdi.
Herhalde.
Ve...
Antalya sadece bir turnuvayı kaldırır.
Doğru dürüst bir turnuvayı.
Ve...
Menderes Türel akıllı, başarılı, çağdaş bir başkan bu sorunu seneye kadar çözer.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010