Dün...
Bu ülkede bir TFF başkanında şu özellikler olmalı...
Arkası sağlam olacak.
Kalabalık bir aile...
Yeğen meğen, amca, dayı mayı...
Onların oğulları moğulları...
Kimse onu madara edememeli.
Kolay kolay dokunulamamalı.
Büyüklerin başkanları, yöneticileri ona sulandıklarında, o da onlara sulanabilmeli.
Altta kalmamalı.
Yürekli olmalı.
Biraz deli.
Mesela Haluk Bey böyle bir başkandı.
Her şeyi olan, mutlu ve huzurlu olmak için sadece TFF Başkanlığı’nı bırakması gerekirken, her şeyi bırakıp sadece TFF Başkanı olmak için uğraştı.
Bilmediğimiz ,sadece onların bildiği bir zevki mi var bu işin?
Var herhalde.
Anlatırlar mı bize de?
* * *
Mesela Bıçakçı böyle değildi.
Dayanamadı.
* * *
Sulandıralım biraz...
Bir TFF başkanını oynamak, kime yakışır?
Marlon Brando müthiş olur da...
Öldü.
Al Pacino da cuk oturur.
Mesela Al’in ‘Baba’da kayıkta vurdurttuğu abisini oynayan, başkanı oynayamaz.
Al’dan aşağısı da kurtarmaz.
Ne De Niro, ne Andy...
Mesela Dustin Hoffman hiç olmaz.
Ne o öyle, halim selim filan...
Bozar bizi...
Hele Louis De Funes...
Aman aman aman aman...
Düşünsenize, 3 büyüğün başkanlarından birinin ve Fransız’ın , bir sahnede yan yana şeref tribününde maç seyrettiklerini...
* * *
Karısı bale yapan biri de TFF başkanı olabilmeli.
Keman çalan biri de...
Bütün ailesi, karısı ve kaynanasından ibaret olan biri de...
Twist yapan, pul biriktiren biri de...
Kanişi olan biri de ...
Bu sistemde TFF Başkanı’nın köpeği Sivas kangal olur.
Ya da...
Doberman.
* * *
Başkanın köpeği o küçük ‘sosis’lerden olsa, ben bile kafa
yaparım onla.
Uzatmayalım.
Bir ‘godfather‘ bulamazsak,TFF ya Genelkurmay’a bağlanmalı, ya da Başbakanlık’a...
Onlara biraz sıkıyor da...
* * *
Bunları Hasan Bey başkan olmadan önce yazdım.
Bugün güncelledim sadece.
Arayıp, çok güldüğünü söylemişti.
“(Başbakanlığa bağlanmalı) bölümü sizi rahatsız etti mi?” diye sormuştum.
Nefes aldırdığımı, bu tarzı sevdiğini söylemişti.
Hoşgörülüydü.
Erzik TFF’nin başına, Arıboğan Avrupa’ya
Bugün...
Yine bir başkan arıyoruz.
Açık açık.
Hatta açık saçık...
Bu sistemde tek bir kişi var bu işi yürütebilecek.
Şenes Erzik.
Bence.
Hasan Bey’i başkanlığa getiren süreç aslında onun için hazırlandı.
Önce FIFA’nın, TFF kanununda değişmesini istediği maddeler, genel kurulda kabul edildi.
Sonra TFF kanun taslağını hazırlandı.
Sonra yeni TFF kanunu, mecliste kabul edildi.
Sonra yeni TFF kanununun, değişen maddelerinin, TFF statüsüne adapte edildiği genel kurul ve seçim kararının alınması....
Ve...
Olağan mali genel kurul ve bağımsız TFF statüsünün kabulü...
Hasan Bey’in başkan olmaya niyeti yoktu, Şenes Bey’in olmasını istedi.
İkna edemedi.
Tayyip Bey’in “futbolu siz futbol adamları temizleyin, yoksa ben
temizlerim“ gibisinden sözleri, iyice köşeye sıkıştırdı onu.
Bu, Ankara’dan her an arsa, af maf, stad, kısaca avanta lavanta bekleyen kulüplerin de işine geldi.
Baskıya dayanamadı.
Kendi başkan oldu.
Ve...
Yazık oldu.
O’na.
* * *
Bu sistemde ondan başkası ile olmazdı.
Yürümezdi.
Hükümet arkasındaydı, Tayyip Bey’in dostuydu.
Kendisi de güçlü bir karakterdi, iş hayatıyla ve iş adamlarıyla arası iyiydi.
Büyüklerin federasyona sokmak istediği ‘adamlarını’ almadı.
Doğru adamları aldı.
Aydınlar, Çarmıklı, Yıldırım, onun hatırına TFF’ye girdiler.
Kendi kulüplerinin potansiyel başkan adaylarıydılar, başkanlar onlardan rahatsız olsa bile, Hasan Bey’e gıkını çıkaramadı.
* * *
Bu federasyon iyi bir karışımdı, bir kokteyldi.
Güçlü bir başkan, birinci sınıf profesyoneller ve iş adamları,
futbolun her türlü abidik gubidik’ini bilen iş bilen bir iki yönetici...
Yazık oldu.
Dağılacaklar.
Özgener’e de yazık olacak.
Aydınlar, Çarmıklı, Yıldırım uzarlar.
Ufak ufak.
Küçük hesaplar, ruhlarına iyi gelmez onların.
* * *
Arıboğan donanımlı,soğukkanlı .
Önü açık olmasına rağmen, çekildi, yıpranmak istemedi.
Akıllıcaydı.
Doğduğuna doğacağına pişman edeceklerini anladı.
Onun yeri Avrupa, Erzik’in yanı.
Bu da bence.
Burada yazık olur.
İsviçre’de olsa başkan seçerler, ölene kadar da kalır.
Mesela Bıçakçı, orada ölene kadar kalırdı.
Burada onun işi zor.
Sonu Levent’inki gibi olur.
Kaçar.
* * *
Türkiye’de bu şartlarda, federasyon özerk mözerk olmaz.
Kulüpler Birliği ve kulüp yönetimlerindekilerin çoğu hükümetlere gebe.
Arkasında hükümet olmalı.
Dinsizin hakkından imansız geliyor.
* * *
En hayırlısı da...
Kulüpler Birliği’nin, bir memur tutup federasyonu da
yönetmeleri.
Kendi kendilerini yani...
En fazla birbirlerini yerler.
Yesinler.
* * *
Şenes Bey, bu ülkenin futbol organizasyonunu en iyi bilenlerden biri.
Girmiyor içine.
Bu defa girer mi?
Girmez.
Tabii bu da bence.
Herkesin bu günlerde ısrarla istediği Erzik’i, o
dünlerde başkanken, kulübü Fenerbahçe niye istemedi? Herkesin sevgilisi Abdullah Kiğılı, niye kaçtı?
Alp Yalman’a, kendi kulübü niye oy vermedi?
O günden bugüne ne değişti ki Şenes Bey’in ve diğer bu tip beylerin, bu işlere girmesini istiyoruz?
Erzik, her türlü baskıya rağmen kabul etmiyor.
Niye...
Bir bildiği var.
Ne bildiğini soran yok.
* * *
İyi Beşiktaşlı Tuncay Özilhan niye Beşiktaş’a girmiyor?
Mehmet Ali Aydınlar, Oğuz Çarmıklı, Zafer Yıldırım, hem kulüpleri, hem TFF için, potansiyel başkan adayları...
İsimleri bile geçmiyor TFF Başkanlığı’nda .
“Bu işlere girmezler” deniyor.
Bu işler...
Nasıl işlerse bu işler?
* * *
Kim üstüne atlıyorsa “futbola borcum var, ben varım” diyorsa, o yanlış adam.
Ve...
Başkan olmamalı.
Kim “aman beni bu işlere sokmayın” diyip kaçıyorsa, o doğru adam...
O başkan olmalı.
Bağlayalım...
Made in Bilgin olsun.
Bu işlerden benim anladığım bu.
Hikayenin özü de bu.
Gerisi de hikaye.
Ve...
Bu fantazi bir yazı.
Ve...
Zaten hepsi bence .
Takılmayın fazla.
Ve...
Gülüp geçin en fazla.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010