Hüseyin berbat bir hakem,derbiyi berbat etti ve yatacak yeri yok.
Peki!
Cüneyt, Fırat ,Yunus ,Bünyamin’in de yatacak yerleri yok...
Peki!
Bizim var mı?
***
Euro 2008’de 12 hakem görev almış...
9’u daha önce maçlarımızı yönetmiş ...
***
Howard Webb...(FB-PSV)
Rezil, kepaze, haysiyetsiz ...
Pieter Vink... (BJK-Porto)
Ahlaksız, 5 paralık ...
Massimo Busacca...(galiba FB-Sevilla)
Musakka, aptal, geri zekalı ...
Roberto Rossetti...(GS-Bordeaux)
İtalyan ya önce ‘it’ demişiz,yetmemiş,hırsız, kişiliksiz, şerefsiz ...
Ve...
Frank de Bleeckere , Türk düşmanı, terbiyesiz...
Mejuto Gonzales, satılmış, onun bunun adamı ...
Peter Fröjdfeldt yeteneksiz, kabiliyetsiz, çirkin...
Konrad Plautz ,karaktersiz,ahlaksız,pis,zavallı,hakem müsveddesi ...
Ve Lubos Michel tabii...
Leeds-GS maçıyla ‘Türk dostu Lubos’...
İsviçre maçından sonra ‘Türk düşmanı luboş’...
***
UEFA, 2008’de ilk maçımıza bu 9’un dışından birini,Chelsea maçında FB‘li Marco’yu atmayan Fandel’i verdi...
Marco’yu atmaması hemen unutuldu ve Fandel’den akıllarda sadece Simao’nun ceza sahasında topu elleyişi ile Ronaldo’nun ikinci gol öncesi Emre‘yi engelleyişi kaldı.
Ve o da o gün ,o saat, o dakika itibariyle bir ’satılmış o... çocuğu’ oldu .
Şu ilginç;
İki hakeme hiç bulaşmamışız ...
Birisi Tom Overbo...
Gerçi Gençlerbirliği’nin bir maçını yönetmiş ,herhalde dikkatlerden kaçmış ‘şerefsiz’!
Diğeri Kyros Vasseras...
Yunanlı...
Ve Yunanlı olduğu için talimatlar gereği bizim maçlara veremiyor UEFA...
***
Göçek’e dönersek...
Ona söylenenler ,yazılanlar normal,bu işin kralına, krallarına neler demişiz...
Hüseyin kim?
Dün Ahmet ,Mehmet,Ali ,Veli...
Bugün Hüseyin...
Yarın bir başkası...
Hikayenin özü şu...
Bir beden eğitimi öğretmeninden, sigortacıdan, polis memurundan bu ülkede hakem olmaz,olursa da o hakemden bir şey olmaz.
Bu bir!
İstisnalar kaideyi bozmaz.
Bu iki!
İsveç‘te,İngiltere’de Almanya’da sigortacı, beden eğitimi öğretmeni, polisten hakem olur.
İsveç ,İngiltere,Almanya farklı...
İsveçli,İngiliz,Alman da ...
Bedeni de farklı...
Eğitimi de...
Beden eğitimi öğretmeni de...
Polis memuru da...
Sigortacısı da farklı, sigorta müşterisi de...
Beden eğitimi öğretmenine, sigortacıya, polis memuruna bakış açısı da.
Kulüp başkanı,yöneticisi de ...
Medyası da...
Bu üç!
Kulüpler birliği başkanının ,diğer başkanların hayatlarında beden eğitimi öğretmeninin, sigortacının ,polis memurunun ne kadar değeri varsa sahadaki sigortacının,beden eğitimi öğretmeninin,polis memurunun da o kadar var.
Bu dört!
Kulüpler Birliği Başkanı veya diğerleri,bir sigortacı geldiğinde, bir polis memuru çevirdiğinde ne kadar sallıyorsa onu hakem olarak da o kadar sallıyor.
En acısı da şu...
‘Kötü hakem’in arkasında bile 10 yıl var,10 dakikada yönetici , başkan olan onlarca yönetici ,başkan var.
Bu da beş!
Bir de şu ...
Çakar, Rijkkaard’ın kampa girmemesini, girmek istememesini, genç bir eşi olmasına bağladı.
Veya Toroğlu...
Bobo’nun penaltı kaçırmasını Brezilyalıların aralarında şike yapabilecek olmasına kadar getirdi.
İlgi çekmek için bataklıkta bile yürüyebiliyor bu ülkenin yetiştirdiği en önemli hakemlerden ikisi...
Hakemlik yaparken kafalarında böyle düşünceler var mıydı?
Yoktu bence!
Hakem hakemken,5 para etmiyor ki gözümüzde , ‘5’ kazanıyor.
Sonra emekli oluyor.
Başlıyor hakemi,hakemliği anlatmaya...
Yıldız oluyor...
Reklam yıldızı oluyor...
‘5000’ kazanıyor...
Anlat anlat haftalarca,aylarca yıllarca?
Ne anlatablir ki?
İşte bunları!
“Hakem hakem hakem” dendikçe hakem de kendini maçın ana unsuru zannediyor , altı üstü maçın hakemi o , bir maçın yan unsuru hatta son unsuru ...
Filan falan!
***
Son bir şey ...
Her evde bir emekli vardır ve ne zaman iki bardak içse başlar bildiği en iyi işi anlatmaya...
Eski işini...
Lafı hep bir şekilde işine getirir!
Anlatır da anlatır...
Hafif hafif uzar herkes...
***
İşte bu durumdayız!
Nokta!
HAYATTA DAHA ÖNEMLİ ŞEYLER DE VAR...
Sıktı, farkındayım!
Son kez!
***
Konu yine TFF’nin dergisindeki Arda röportajının kuş olup uçması, pencereden Seten’in odasına girmesi, masasına konması ve dergide yayınlanmadan önce Vatan’da yayınlanması...
Yine İbrahim Seten yani...
Alınmış son yazıma...
Diyor ki;
Bu yazıyı (bu konu ile ilgili geçen haftaki yazım) 100 kişiye yazmışsın, kimi ne ilgilendirir?
Seten’in bu yazıya konu olan ‘spor müdürlerine sulanma’ yazısı kaç kişiyi ilgilendirir?
10?
15?
Bu bir!
“Bir spor müdürünün haberi var mıydı böyle bir röportajdan hakkımı ver bari “diyor.
Haklı!
Hakkını verelim.
Bravo ona ,TFF’cilerin günlerce uğraşıp hazırladığı röportajı onlar yayınlamadan yayınlamayı başardı.
Bu iki!
Özgener,Seten iyi dostlar, sık sık görüşmeleri ,sıkı fıkı olmaları normal.
No problem!
Bu üç!
Sadece şu?
Onunla hayata bakışımız biraz farklı.
Arıboğan’la en az onun Özgener’le olduğu kafar sıkı fıkıyım,hatta daha fazla...
Eşi Ülke de kardeşim gibi...
Lutfi’yle iş konuşmam,o anlatmazsa bir şey sormam ,o da bir şey anlatmaz,beraberken dalgamızı geçeriz ve benim TFF yazılarımı okuyucularla aynı anda okur.
Zaten bu işlere gireli başka biri gibi oldu,bu işler zor ve Allah yardımcısı olsun!
Çoğu kez yazdıklarımdan dolayı arkadaşım olduğu için TFF’de zor durumda kaldı.
Bir defa bile hissettirmedi bana!
Aslan Lutfi!
Bu dört!
Mesela Hiddink olayı..
Ben de herkesle beraber öğrendim, istesem Lutfi’nin öğrendiği gün öğrenirdim ,yazardım.
Sorsam söyler miydi?
Evet!
Yazsam bir daha bir şey sorabilir miydim?
Hayır!
Ben yazsam diğer medyacılarla bu yüzden problem yaşar mıydı?
Evet!
Kırılır mıydı bana?
Evet!
Değer miydi?
Hayır!
Bu beş!
Ve memleketi mi kurtarıyoruz, altı üstü ‘Hiddink geliyor-gelmiyor’, herkesten önce yazsam ne olur, yazmasam ne olur?
Bu altı!
Gazetecilik önemlidir de, daha önemli şeyler de vardır hayatta.
Bu yedi!
Mesela Seten benden çok yemek yemiştir Lutfi ile TFF Başkanvekili olduktan sonra.
Daha çok konuşmuştur ,daha çok görmüştür onu.
Bu normal bir durum mudur?
Hayır!
Bu durumun oluşmasında Lutfi’nin de payı var mıdır?
Vardır!
Bu sekiz!
Ben Seten’in yerinde olsam,dostum Özgener’in başında olduğu TFF’nin dergisindeki alt tarafı bir röportajı TFF’den önce yayınlayarak dostumu zor durumda bırakmazdım.
Bu dokuz!
Röportaj açık kalan bir pencereden uçarak masama gelse bile...
Bu 10!
***
TFF de herkes köstebek durumunda şimdi!
En başta da dostu TFF Başkanı...
Üstelik Seten is Seten ve bu röportaja hiç mi hiç ihtiyacı yok!
Boyu mu uzadı, eni mi ?
Ve yakın dostuna bu yüzden sulanan sulanana...
***
Değdi mi?