Hasan Bey özel biriydi.
İnsanın karşısına her gün çıkanlardan değildi.
Sayın Başbakan rönesansa TRT’den başlayın
Sayın Başbakan...
Rahmi Bey’e söyledikleriniz, o dünlere döndürdü beni.
***
TRT’de “gak” desem biri arıyordu.
“Guk” desem başka biri...
Ne yapacağımı şaşırmıştım.
Tişört giysem de, ceket giysem de...
Ne giysem de...
Ne desem de...
TRT devletin, milletin televizyonuydu, devlet de karışıyordu, millet de...
Ama...
Her ‘gak’a her ‘guk’a karışılınca, ortaya sadece ‘gak guk’ çıkıyordu.
Ve...
Ne devlet farkındaydı, ne millet.
***
Biraz gülelim...
Siyah bir ceket giydim bir gece, “parlıyor” demişler.
Mattı ceket.
Parlamıyordu.
“Daha matını giysin” demişler.
Yoktu.
Daha matı dünyada yoktu.
Birisi de “domuz derisi galiba, parlar” demişti.
Valla...
***
Mesela...
Antalya sıcağında yalvar yakar bir kameramanın dik yakalı yün hırkasını giydirdiler.
Bir iki milletvekili aramış, uzun kollu bir şey giymem istenmiş.
Öyle dediler.
Bırakıp gidecektim, vazgeçirdiler.
O saatte o hırkadan başka bir şey bulamadık.
Gerets konuğumuzdu, adama “merhem sürüyorum, alerjim var, derimin havayla temas etmemesi lazım” demiştim.
***
Altı üstü bir futbol programındaki bir yorumcuydum.
TRT’nin yönetim kurulu toplantılarının yarısında, ben ve tişörtüm konuşuluyordu.
Öyle diyorlardı.
TRT ile anlaştıktan sonra, size çok yakın biri arayıp “burayı BBC
yapacağız, senin gibilere ihtiyacımız var” demişti, “iyi ki geldin”...
Patron(siz) senin (benim)gibi adam istiyor.
Dünyayı bilen biriydi o da.
İnandım.
Sonra...
Her gün kaçırmak için uğraştılar.
Kaçtım.
Sonra da “arayı bulalım, başka bir program yapar mısınız?” dediler.
Teşekkür ettim.
Sadece.
Gelelim şu meşhur tişörtümün hikayesine.
300 küsur haber çıktı medyada, onla ilgili.
Benim de ekibin de programın da önüne geçti.
Halbuki...
Programa hiç tişörtle çıkmadım.
Bir programa pembe diğerine yeşil tişörtle çıksam o tişört olurdu.
Ve...
Bence de öyle çıkılmaz TRT’ye.
***
Ben siyah tişörtle çıktım her programa.
O ekran kıyafetimdi.
Tişört değildi.
***
Mesela...
4 ya da 5’inci haftaydı.
Programı sunan arkadaş program öncesi, 4 şey rica etti benden.
Traş olmam, beyaz gömlek giymem isteniyordu, medyada yazılar çıkmış.
Haftada 500 milyon kesilecekmiş (ne verdiklerini medyadan öğrenmişler) ve teknik yorum yapmam isteniyordu(bu tarz yorum yapmadığım için istemişlerdi beni).
“Bana programın sonunda 5 dakika süre verin, sizlere teşekkür edip bırakayım” dedim.
Kabul etmediler.
***
Üstelik...
Traş olsam, gömlek giysem, 500 eksik alsam ve teknik yorum yapsam, “siyah tişört giysin, kirli sakal bıraksın, 500 fazla verelim ve teknik yorum yapmasın” denecekti.
En traji-komiği de bu...
***
Daha önce yazacaktım.
Denk gelmedi.
Rahmi Bey vesile oldu.
Rönesansa bir katkım olsun.
Yazmamın sebebi sadece bu.
Sadece.
***
TRT’de, işinin ustası müthiş bir profesyonel kadro var.
Hasan Bey’in çok methettiği İbrahim Şahin’le TRT her şey olabilir.
BBC bile.
Sadece rönesansa ihtiyacı var.
Ve...
Analar hep ‘TRT’ye uygun’ evlat doğurmuyor Sayın Başbakan...
Benim gibileri de var.
İyi ki de var.
Aksi halde tatsız tuzsuz ve sıkıcı olurdu ülke.
Bu da bence tabii.
Ve...
Sürç-i lisan ettiysem affola.
Saygılarımla...
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010