Taaa o dünlerde şöyle yazmışım;
Devletle, hükümetle iş yapan adamlar kulüplerin yönetim kurullarının zırt pırt başında, içinde...
Kulüp başkanları, yöneticileri zırt pırt “para, arsa, af maf “ diye yalvar yakar, ağlak zırlak Ankara'da bakanların, başbakanların odalarının içinde...
Sonra, belediyeler futbola girmesin!
Yok yaa!
Girer, girmiş ve giriyor ve girecek.
Sayelerinde!
Belediyeler de girer, belediye başkanları da girer, milletvekilleri de, bakanlar da girer futbola.
Başbakan da...
Niye girmesin?
Siyasetçiyi siyaseti zırt pırt futbola karıştırırsan siyaset de, siyasetçi de zırt pırt futbola karışır.
Normal!
Men dakka dukka mıydı ne?
İşte ondan!
Sonra...
Bu ülkede her başbakan futbola karıştı, karıştırıldı.
Atatürk bile...
Yok Fenerli, yok Galatasaraylı...
Sanki Nottingham Forest'li olsa ne fark edecekse...
Tayyip bey üstelik futboldan gelme, eski futbolcu...
Her kulübün Ankarada mendil açtığı bu günlerde sahaya inip "ben de oynayacağım" demiyorsa, bu kadar az karıştığı için teşekkür bile etmek lazım ona.
Bizim stoperler kadar oynar da...
Eski stoper.
Miş.
Gökhan-Servet-Tayyip bey, Hakan Balta.
Süper olur, süüüpeer!
Ve...
Olmaz olmaz demeyin, olur.
Olur!
Valla olur!
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Ankaraspor başkanı olan oğlu Ahmet Gökçek Ankaragücünün başkanı olmuş.
Normal!
Olmazsa anormal.
Ahmet Gökçek babasının ısrarına rağmen Ankaragücü başkanı olmak istemedi,”bana, bize yakışmaz baba” dedi.
Bu anormal!
En kısa ve en öz şöyle anlatılabilirim bu durum vaziyetini.
Barmen John, banker John, cenaze levazımatçısı John, John Otel...
John’un şehri veya şehir John’un!
Ve kovboylar kasabalara atlarla dıgıdık dıgıdık girerler.
En acaip sahne de budur.
Ve tam o sırada borazan mı ne bir şey çalar!
Tattarataa tattara tattara taaa tittiri tittiriiii tiiiii!
O fon müziğine de hastayımdır!
Bu defa kasabaya değil şehre girdiler.
Ankara babasının şehri, babasının şehrine, babasının şehrine girer gibi girdi Ahmet Gökçek.
Aslan Gökçekler!
Dıgıdık dıgıdık!
Tattarataa tattara tattara taaa tittiri tittiriiii tiiiii!
No problem!
***
Hikayenin özü bu.
Gerisi mi?
Hikaye!
Haber şöyle;
Aziz Yıldırım'ın listesinde yer alan Kadir Topbaş'ın oğlu Hüseyin Ersan Topbaş, yönetici adaylığını babasının olumlu karşıladığını söyledi. Topbaş, Yıldırım'dan yöneticilik teklifinin 2 gün önce geldiğini ifade ederek, "teklif gelince onur duydum, aile içinde oturup, konuştuk, babam da iyi karşıladı, teklife iki saat içinde olumlu yanıt verdim" dedi.
Yorum yok!
Haber şöyle de olabilirdi;
Aziz Yıldırım'ın listesinde yer alan Kadir Topbaş'ın oğlu Hüseyin Ersan Topbaş, yönetici adaylığını babasının olumsuz karşıladığını söyledi. Topbaş, Yıldırım'dan yöneticilik teklifinin 2 gün önce geldiğini ifade ederek, "teklif gelince onur duydum, aile içinde oturup, konuştuk, babam iyi karşılamadı” ve ”belediye başkanı olduğum için yanlış anlaşılabilir, baban belediye başkanı olduğu için tercih edildiğin zannedilir, başkanlığı bıraktığımda girersin yönetime” dedi, iki saat düşünüp teklife olumsuz yanıt verdim" dedi.
Yorum yok!
Ya da şöyle...
Aziz Yıldırım'ın listesinde yer alan Kadir Topbaş'ın oğlu Hüseyin Ersan Topbaş, yönetici adaylığını babasının olumlu karşıladığını söyledi. Topbaş, Yıldırım'dan yöneticilik teklifinin 2 gün önce geldiğini ifade ederek, "teklif gelince onur duydum, aile içinde oturup, konuştuk, babam iyi karşıladı ama, onu zor durumda bırakmamak ve çıkabilecek dedikoduları önlemek için iki saat düşünüp teklife olumsuz yanıt verdim" dedi.
Yorum yok!
Bitmedi...
Fenerbahçe Dergisi’nin Eylül sayısından;
Kulübümüz, kaliteli futbolcu bulmak konusunda gereğinden fazla dışa bağımlı olmamak ve Türk futboluna daha iyi hizmet verebilmek adına özellikle son 10 yılda altyapıya çok daha fazla önem veriyor. İşte bu hizmetin kendini katlayarak yürütülebilmesi adına son kongre'de Hüseyin Ersan Topbaş, Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nda Futbol Altyapıdan Sorumlu Yönetici olarak görevlendirildi.
Yorum yok!
Bu göreve niye onun seçildiği de aynı yazıda şöyle anlatılıyor;
Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da fahri olarak yöneticilik yaptı.
Yorum yok!
Bitmedi...
Sonra aynı dergide Topbaş alt yapıda yapılması gerekenleri uzuuun uzun anlatmış.
Yorum yok!
Mesela Göksel Gümüşdağ...
Futbolun yükselen yıldızı...
O da belediyeden...
Önce İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanı oldu.
Sonra Kulüpler Birliği Başkan Vekili...
Şimdi Aziz Bey’in vekili...
Yorum yok!
Bitmedi...
Mesela Cengiz Özyalçın...
1989-1994 yıllarının Kadıköy Belediye Başkanı...
1992-94 yılları arasında Galatasaray Yönetim Kurulu Üyesi olmuş.
Yorum yok!
Belediye başkanları o dünlerde de revaçta...
Bitmedi...
2004-2006 yılları arasında Özhan bey emekli başkanı yönetimine almış, emeklisi bile revaçta...
Kalamış Kadıköy’e bağlı...
Nolur nolmaz!
Politikacı eski başkan, eski sporcular derneğinin de başkanı, nerden bakarsan 200-300-400 oy var orda,aman aman aman aman!
Hooop genel sekreter!
Bitmedi...
Beşiktaş...
Orası ayrı bir yazı konusu...
Başka, bambaşka bir alem!
Mars gibi!
Eşi benzeri yok yönetiliş şeklinin.
Bir Mars kulübü gibi yönetiliyor.
Kulübün her şeyi başkanı, kulüp onun, babasının kulübü gibi yönetiyor kulübü başkan.
Öyle diyorlar kulübe yakın olanlar.
Gibisi fazla!
Babasının kulübü...
Bitmedi...
Bunlar sadece İstanbuldakiler, daha Anadolusu var...
Düşünün!
Ve...
Nolmuş.
Muş.
Ahmet Gökçek Ankaragücü Başkanı olmuş.
Muş!
Olsun, helal olsun!
Baba oğul Gökçekler hiç olmazsa göstere göstere yapıyorlar.
Bitmedi...
Şenes bey kıs kıs gülüyordur.
İyi yırtmış?
Akıllı adam.
Ve...
Bitti!
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010