Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları

Bir kısım GS Liseli’nin, sırf GS Liseli oldukları için kulübü yönetme hakkını kendinde görmesini, bağnazlığını tutuculuğunu eleştiren bir yazı yazdım geçen hafta.

Duvar gibi bir dayanışma ile karşılaştım.

Birbirlerinden nefret eden, yan yana gelmeyen adamlar bile aynı safta yer tuttu.

Bilgin bir grup liseliye mi sallamıştı ne, liselerine mi sallamıştı yoksa, bunu da tam anlamamışlardı, çoğu okumamıştı bile yazıyı, olsun, birleştiler yine de.

Bilgin nefreti bu, neleri başarır, en iyi ben bilirim.

Şaşırmadım.

Haberin Devamı

Şimdi.

Burada kesip susarsam olmaz önce ben benden nefret ederim ki, hiç istemem bunu, kanım yerde kalmasın.

Huyum böyle, kurusun ve tez kurur inşallah!

Şöyle diyorlar mesela;

Patron olsam, iki kişi işe başvursa, ikisi eşit olursa GS Liseli’yi alırım, ne var bunda?

Şu var;

Dünyada her şeyi ile eşit olan iki kişi daha yok, daha dünyaya gelmedi böyle bir model.

Daha ne olsun?

Türkçesi şu; önce bizim lise, önce bizim liseli, hep bizim lise, hep bizim liseli!

Kafatasçılık dediğim bu.

Bu çağda korkunç bu.

Ve...

Bu sadece bir tanesi ve en masumanesi.

***

Ha, ilerde ‘eşit çiftler’ dünyaya gelir işe başvururlar, GS Liseli tercih edilir.

No problem!

***

Belden aşağı çalıştılar, ayıp ettiler, ’sutopucu sıkı dostlarımın’ beni bu konuda manipüle ettiği bile söylendi.

Yuh!

Başlarına bir önceki yönetimde neler geldi neler ‘bizimkilerin’ , bir kere “şunu yaz” demediler,”bir şey yazma” dediler sık sık, yazmadım ben de “onlar yazdırdı” olmasın diye.

Onlar asil çocuklardır ve esas ayıbı onlara ettiler.

Onların da huzuru kaçtı ve bu beni daha da huzursuz etti.

***

GS bu ülkenin önünde olan, olması gereken bir kurumu, bir dünya markası,100 yılın en başarısız, en beceriksiz yönetiminden sonraki hali bile böyle, ölüsü bu, bu kısır tartışmaları haketmiyor.

Bu, bu konuda son yazı!

Bizim Cem (Şengül)’ tek bölüm ve uzun yazı sevmez, bilirim idare etsin bir kere daha, ama bu son, söz.

Ne anlatırsam anlatayım, karşımdakinin anladığıyla sınırlıdır anlattığım, bunu bilirim, yine de bir kere daha...

Son bir kere!

***

“Bana kıl olan Galatasaraylı okumasın, daha çok kıl olacak, benden söylemesi”, demiştim.

Haberin Devamı

Dinlemediler.

Okudular.

Kıl olanlar daha çok kıl oldu, olmayanlardan da kıl olanlar oldu, önceleri bana kıl olup, tanışınca fikri değişen ve bir daha kıl olacağını tahmin etmediğim Hayri Kozak bile bir kere daha kıl oldu, diğerlerini takmam da, onun yine kıl olmasına üzüldüm.

Valla!

Sevgilim “gıcık, kıl olmak istiyorsan özel bir şey yapmana gerek yok, dur yeter, gıcıksın, kılsın zaten” der hep.

Haklı.

Mı?

***

Galatasaray ‘üniversite’ olmuş, hâlâ lise yönetmeye çalışıyor
Bugüne kadar her konuda ne düşündüysem yazdım.

Sağcıya, solcuya, tarikatçıya, hırsıza, uğursuza herkese bulaştım.

Böyle organize bir tepkiyle ilk defa karşılaştım.

Şaşırdım.

Benim söylediğimin daha ağırını herkesin içinde birbirlerinin yüzüne veya arkasından söyleyenler müthiş dayanışma içindeydiler.

Ben kimdim, kim oluyordum?

Sorun da bu Galatasaray da...

Bir sürü liseli kulübün sahibi gibi zannediyor kendini, ”ben karıma ‘bilmem ne ‘derim, biri ‘bilmem ne’ derse kavga ederim“ vaziyetleri var fena halde.

Kongre üyesi bunun için olmuyorum, kendimi onların Galatasarayına ait hissetmiyorum, atarlar zaten bir yazıdan sonra, param da yanacak, geri vermezler, bu keyfi niye yaşatayım onlara?

Haberin Devamı

***

Galatasaray tarihinde iz bırakmış liseli lisesiz yüzlerce değerli Galatasaraylı mesaj, mail atıp, arayıp, “az bile yazmışsın“ dedi.

Allahtan!

Onlar var Allahtan!

Hâlâ umut var demek, umutsuz vaka değil demekki.

Çok tekrarlanan‘Galatasaray lisesine karşı ne bu kompleks’ cümlesini ciddiye bile almadım.

Ne kompleksim olacak.

Eğitim olarak da, kültür olarak da, lisan, dünya görüşü olarak da eksiğim yok, fazlam var.

Dünya lisesindenim.

Yani geçiniz...

Abdi İpekçi’nin GS Liseli olduğu için Galatasaraylılar Milliyet’e hep sıcak bakarmış, gazeteyi okurken arada beni de mecburen okurmuş ve bu kadar kişiyi karşıma almamam gerekirmiş, okuyucu kaybedermişim.

Bu da aba altından lise sopası, farkındayım, yemedim bunu, bunu da bilsinler.

Başka pis şeyler de var, tehdit filan da var da, mahalleye daha fazla yayılmasın kavga, bende kalsın gerisi.

***

Şöyle yazmıştım;

...GS Lisesine, geçmişine, kültürüne, her değerli liseliye saygılıyım, onlara lafım yok, olamaz. Hayatıma giren Hayri Kozak abi gibi nice temiz iyi niyetli, saygın, pırıl pırıl liselileri de tenzih ederim...

Samimiydim, iyi niyetliydim.

Bu bölümde ismi geçti diye Hayri abinin bu kadar rahatsız olması beni en çok rahatsız eden şeydi.

Üzüldüm.

***

Bir türlü birleşemeyen liseli-lisesiz amansız Galatasaraylının bana karşı birleşmesi de beni tek memnun eden şeydi.

Bir ilk bu.

Başardım bunu.

Polat’a karşı da birleştiler, birleşiyorlar, birleşecekler.

Bu da ikincisi olacak.

Kıyağımız olsun.

***

O dünler...

Derwall’e karşı tepki var, canı sıkkın, Denizli’yle bir bara gidiyor.

Jupp Derwall’in kitabı ‘Futbol Basit Bir Oyun Değildir’den Sayfa 263.

Tanıdıkları bir Galatasaraylı işadamı, Denizli’yle bir barda içki içerken, onun yanına yaklaşıyor ve bakın ne diyor?

“Herr Derwall, cesaretinizi kaybetmeyin, büyük kitlelere aldırmayın. Biz Galatasaray’ız, işadamlarının dünyasıdır bu. Gidilecek yolu biz belirleriz. Bunu unutmayın Herr Derwall”

Kaç yıl önce de böyleymişler.

Kalabalıklar, ben, sen, o, biz, siz, onlar yani...

Hiçler!

Ne değişmiş?

Hiç!

Galatasarayın sahipleri hâlâ aynı kafada.

***

Mehmet Barlas mı söylemişti ne, şahane laftı;

‘GS üniversite olmuş, hâlâ lise yönetmeye çalışıyor’.

***

GS Lisesine, geçmişine, kültürüne, her değerli liseliye saygılıyım, onlara lafım yok, olamaz, temiz iyi niyetli, saygın, pırıl pırıl liselileri bir kere daha tenzih ederim.