Mehmet’cim sen değilsin.
Valla...
Valla billa...
***
Bir arkadaşımız, (kendisi 33 yıl Nottingham Forest’ı çalıştırmıştır).
Chelsea 4-1-4-1 oynuyor, Fenerbahçe’de 4-4-1-1 dedi.
***
Nottingham Forest nereden aklıma geldiyse?
***
Hiç olmazsa toplayınca 11 ediyor 11’i.
13, 14 kişilik 11’ler de gören bir neslin evladıyım ben.
***
Bir Fenerbahçe - Galatasaray maçından önce taktik tahtasında 2 Song vardı.
Yorumcu bir Song fazla yazmış.
Bir Tuncay ilave etmiştim ben de.
İki Tuncay hem Fener’i rahatlatmıştı, hem de yorumcuyu.
***
Benzer yönleri var iki takımın bizimkine göre.
Şanslar 50-50.
***
Fener gününde olursa, (ya o gün Chelsea de gününde olursa) Fener gibi oynarsa elerdi İngilizler’i (Onlarda inşallah o gün Derby County gibi oynarlar).
***
Doğru benzer yönleri var. İkisinin de 11’lerinde 2 tane 4, iki tane 1 var.
İkisi de birer kalecili sistemle oynuyor.
Birer teknik direktör kullanıyorlar.
İkisi de 11 kişilik takımlar.
***
Fenerbahçe’nin nasıl oynaması gerektiğini de anlattı o gece o arkadaşımız uzun uzun (inanıyor da söylediklerine).
***
Avram Grant, sisteminin Türkler tarafından çözüldüğünün farkına değildir inşallah.
***
Herkese sordukları gibi bana da sordular.
Ser verdim sır vermedim. Huylandım.
İngiliz’in biri duyup arkadaşlarına filan yetiştirir de...
Aman aman aman aman...
Allah korusun.
***
Ve küçücük bir ayrıntı...
Sadece ben Fener’in nasıl oynaması gerektiğini söylememişim.
***
Bu seviyede teknik direktörlere, ha herkesin içinde gurur kırıcı bir küfür etmişsin, ha “herkesin içinde” nasıl oynaması gerektiğini anlatmışsın...
***
Kendileri ders verirken sınır tanımayanlar, eleştirdikleri biraz tepki gösterdiğinde sinirlenip, “ne var bunda?” diyorlar.
***
Kendileri eleştirildiğinde de çok alınganlar.
Niye?
Ne var bunda?
***
Mehmet’in (Demirkol) köşesinde bana takılışını okudum.
Alınmış belli.
***
Ben TRT’den ayrıldıktan sonraki tutumu erkekçeydi.
Tavır koyan tek oydu.
Bende notu iyi.
Üstelik...
Sırf bu tarzın orijinali olması sebebiyle bile bu işin içinde hep olmalı.
Bence...
Mahsuru yok.
Yine bence...
Üstüne alınmasın.
Alınması için bir sebep de yok.
Taklitleri onu bağlamıyor ki.
***
Son iki şey...
“Bilgin Gökberk yazarlarının” (takıntılılarının) sayısı neredeyse spor yazarlarının sayısıydı bir aralar.
Onu iyi anlıyorum.
Ve...
Futbolumuzun iki defosu var.
Birincisi, ders veren yorumcular ve amigodan beter yazarlar.
İkincisi de sonradan gelme ve sonradan görme yöneticiler.
***
Kimse bana katılmasa da bu böyle...
Tabii yine bence...
Seçilmek istemeyen başkan adayı
Demokrasiye, çok sesliliğe en çok ihtiyacımız olduğu günlerde Galatasaray tarihinin en anti demokratik, baskıcı kongresini yapıyor.
Ne talihsizlik...
***
Batılı, çağdaş dediklerimizin tek adayda ısrarı rahatsız ediyor insanı.
En azından, beni...
***
Adaylar bir vardı - bir yoktu.
Yakışmadı ciddi bir kongreye...
Niye aday oldular, niye çekildiler kimse anlamadı.
Hayret, Galatasaray’lı bundan rahatsız olmadı...
***
Bir doktor bey kaldı çekilmeyen. O’da seçilmemek üstüne kurmuş seçim stratejisini.
Atıp tutuyor...
***
Onu atarken tutmak lazım...
***
Galatasaray kongre üyeleri sözleşip oyları Doktor beye verirlerse bu hem ona demokratik ve anlamlı bir mesaj olur, hem de o baskıcı duayenlere. (iyi bir ders aynı zamanda)
Hatta belki siyasi partilere de...
Tabi CHP’ye.
Hatta hatta ülkeye de...
***
Ama nerdeee...
Top için, topu topu 10 dakika
Saat 20.00...
Yarı finali seyretmek için hazırım.
Bir tarafta sempatizanı olduğum takım, diğer tarafta sempati ile baktığım bir takım.
Üstelik koşu bandındayım.
Ne olsa gider...
***
10 dakika dayanabildim o eziyete.
***
Saha insanın ruhunu daraltacak kadar bakımsız.
Seyirci yok, olanı da iç bayıltıcı.
Protokol tribününü gösteriyor kamera.
Sanki Lenin meydanında Kızıl Orduyu seyrediyorlar.
***
Sahi ceketsiz, kravatsız maça girmek yasak mı?
***
Ceketler, kravatlar stadın kapısında bir maçlığına dağıtılmış sanki.
Özensiz, zevksiz.
***
Maç da tatsız mı tatsız.
Mahalle maçı belki ayıp olur, mahalle de bir maç gibi diyelim.
***
Bildiğimiz futbol maçını anımsatan tek şey, bir tek toptu galiba.
Sadece top için de topu topu 10 dakika seyrediliyor maç.
***
Bu sene Galatasaray maçlarında genellikle evde vakit bulamadığım için yapamadığım işleri yapıyorum.
Bu kez canım evde iş yapmak da istemedi.
***
Dizi-mizi zaten sarmaz beni,
Üstelik Sabri de sahada idi.
Son bir umutla kulübeye göz attım,
Barusso - Carrusca - Bouzid..
Korku filmi gibi.
“The Departed”e kaçtım.
***
Ahmet Akçan’ın yönettiği bir şeyi seyredeceğime Martin Scorsesse’nin yönettiği bir şeyi tercih ettim.
3. kez seyrettim...
***
Yaşasın Jack (Nicholson), Leanordo (di Caprio) ve Matt (Damon).
***
Bir ara 24’te baskete takıldım.
Bitince, filme döndüm, bitirdim.
***
Sonra Ahmet Akçan’a yakalandım.
***
Maçtan sonra onu dinlerken, eğer uyuyakalmazsanız iyi ki seyretmemişim bu maçı diyorsunuz ve Galatasaray’ın bir sonraki maçını da seyretmekten o an vazgeçiyorsunuz.
***
İyi ki HD sistemde vermedi maçı Lig TV.
Düşünsenize bir de daha net olacaktı bu maç...
Allah korudu bizi...
Değer Eraybar, Güven, Ağaoğlu, Mondragon
Değer Eraybar hastanede...
Bu gidişle de hep hastanede kalacak gibi.
Milliyet Spor’da haberini gördüm.
Bitkindi.
***
Ne eve nakledilecek durumda, ne de daha ekonomik bir yere...
Son günlerinde rahat etse bari.
***
Bizimkilerin haberinden sonra eşi, dostu, devreye girmiş.
Bizim Ercan (Güven) dayanamayıp bizim Ahmet’e (Ağaoğlu) söylemiş.
Ahmet de hemen devreye girmiş...
***
Eraybar sadece Galatasaray’da oynadı.
Türkiye’nin ilk, belki de dünya çapında tek voleybolcusu.
***
Galatasaray’dan hâlâ gık yok.
***
Mesela Abdürrahim bey futbol şubesine 5 milyon Euro veririm demiş.
“Mondragon’un köpekleri bile rahatsızlansa hemen koşarız yardımına” demişti bir röportajında.
***
Dünyaya bak.
***
Ercan, Ahmet kim bilir neler diyecekler bana isimlerini yazdığım için...
Boşveeer...
Desinler. Ne derlerse desinler...
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010