Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları

Bizim Emre...  Türkiye’nin en zengin futbolcusuymuş.

Emre’yi kim yönlendiremiyor-2

11 yılda 25 milyon kazanmış.
Ya dolar, ya euro...
Herhalde.
Dikkat etmedim.
Fenerbahçe’den de 22 kazanacakmış.
Muş, mış...
Çünkü, bir gazete haberinden.
Nolur nolmaz...
Ve...
Bu bir başarı öyküsü...
Kesinlikle.
* * *
Zeytinburnu  Emre’den 3-5 kuruş kazandı.
Galatasaray o kadar da kazanamadı.
İnter 3-5 kuruşa ancak verebildi.
Newcastle de ancak 3’e, 5’e...
Kimseye 3-5 bile kazandırmadan kazandırıyor yönlendiren.
Nedense...
* * *
Avrupa’nın en yetenekli 3-5 gencinden biriyken, yanlış takıma gitti.
İtalya’da kime sorsalardı “İnter’e gitme” derdi.
Kimseye sormadılar.
İnter’e gitti.
Milan’a gitseydi halâ oradaydı.
Başka bir takıma gitse hala Milan’daydı.
Newcastle, Milano’dan sonra gidilmeyecek 3-5 yerden biriydi.
Oraya gitti.
* * *
3’le 5’le başladık 3’le 5’le  devam edelim.
Çarpıcı olsun.
Çarpsın.
Futbolun 3 tarafını da oynayabiliyor, 5 tarafını da...
Pas, şut, frikik, çalım, pres, itiş-kakış, hepsi var .
Ne ararsan var.
Ara pası da...
Bacak arası da..
Yok yok.
Bu özelliklere sahip Emre’nin tek başına aldığı 3-5 maç yok.
Akılda kalan 3-5  golü de...
‘1’ diyeceğimde...
Yazıyı 3’e, 5’e kurdum ya...
İş icabı.
* * *
Ne Galatasaraylı hoşlanıyor ondan.
Ne Fenerbahçeli ...
Ne milli seyirci ...
Ne medya ...
Üstelik sıcak, sempatik, cana yakın.
Böyle bir futbolcuyu, bu kadar antipatik bir hale getirmek için onu yönlendirenin, çok özellikli biri olması lazım.
Kimse başaramaz bu kadarını...
* * *
Newcastle’dan sonra dünya da gitmemesi gereken 3-5 takım vardı.
Türkiye de tek takım.
Fenerbahçe.
Oraya gitti...
Pes.
En çok baskı yaşayacağı takıma.
Göz göre göre.
Müthiş risk aldı Fenerbahçe’ye gelirken.
Hiç gerek yokken.
Stres hep yanında olacak.
Şansı da yanında olur inşallah.
* * *
Bunları  3-5 hafta önce yazdım.
* * *
Bağlayalım...
Basın toplantısında yanında başkanı vardı..
Başkan farkında durumun.
Emre’nin ona çok ihtiyacı olacak.
Ve...
Onun da ona olacak.
Başkan bunun da farkında. İkisini de zor bir sene bekliyor.
* * *
Bir Napoli sözüdür.
İnsan zengin olana kadar parayı yönetir, zengin olunca da para onu yönetir.
Emre’yi yönlendiremeyenin hikayesinin özü bu.
Bence ...
Emre’nin hikayesi de bu hikayenin içinde.
Bu da bence.
Gerisi de hikaye...

Haberin Devamı

Herkes Şenes Erzik’i istemiyor
Geçen hafta kaldığımız yerden devam edelim...
Yine açık açık.
Hatta yine açık saçık...
Herkes “Şenes Erzik” diyor.
Herkes onu istiyor.
Görüntü böyle.
Değil mi?
Erzik TFF başkanlığını her türlü baskıya rağmen kabul etmiyor.
Niye?
“Bir bildiği vardır” dedim geçen hafta.
Yüzlerce mail geldi.
Ben biliyor muydum onun bildiğini?
Biliyorum.
Onu istemiyorlar.
Kimler mi?
Onu isteyenler.
Bildiğim bu.
Bildiği de bu.
Bence...
* * *
Hasan Bey’i de istememişlerdi.
Hatırlayın...
“Kim bu Hasan Doğan, nerden çıktı?” dediler.
Gitmesi için ellerinden geleni yaptılar.
Gidince bayram ettiler.
Sonra Başbakan isteyince ,döndüler.
Mecburen, mecburiyetten.
İstermiş gibi yaptılar.
Hasan bey geri geldi.
Gelince de yine bayram ettiler...
Her an Ankara’dan bir şey istiyorlardı.
Hasan Bey işlerine geldi.
Sigorta indirimi, vergi kıyağı, askerlik düzenlemesi...
Filan falan vesaire...
Filanı falanı da arsa marsa stat mıtat.
Düşünün.
Ve...
Vesairesi de var.
Şimdi o yok.
Allah rahmet eylesin.
Kullanacakları birini arıyorlar.
* * *
Madem herkes istemiyor Erzik’i, niye istiyor herkes Erzik’i peki?
Futbolun içinde olup, her şeyi bilenler bilmiyorlar mı benim bildiğimi?
Biliyorlar.
Eeee mi?
Eeesi meeesi bu.
Hala Erzik’i sıkıştırmıyorlar mı “niye açıklamıyor?” diye.
Neyi açıklasın?
“Herkes beni istemiyor” mu desin?
Denir mi?
Üstelik “İstiyoruz” derler.
Olur biter.
Sahnede dans bu.
Dans ediyorlar.
İlgiyle izliyoruz.
* * *
Hasan Bey’in oğlu başkan olsa keşke...
Babadan oğla geçse başkanlık.
Keşke...
Gülmeyin.
Hasan Bey’in hatırına utanır sıkılırlar da...
Susarlar belki.
Çoğu ‘seçilmiş’lerden oluşan TFF yönetimi de bildikleri yolda ilerler.
Özgener alınmasın.
Lafım ona değil.
Olamaz da...
Onu, manipüle edeceklerini düşünerek isteyenlerin, sükut-u hayale uğrayacağını  söylüyorlar...
Onu tanıyanlar.
“Karıştırmaz işine” diyorlar.
Olabilir.
Daha kötü olur ama.
İşler daha karışır.
* * *
MHK de değişecek, gözlemciler, temsilciler de...
Bu gidişle.
Diğer kurullar da...
Değiştirecekler.
Hem karışacaklar.
Hem karıştıracaklar.
* * *
Ribery’i kapan başkan eski bir menajerdi...
Marco’yu kapan bir başka menajer...
Veya Del Bosque’nin ki ...
Üç menajer, birkaç avukat bizimkileri darmadağın etti.
Kulüplerini yönetmeyenler,  TFF’yi de yönetmek istiyor.
Fenerbahçe bağımsız bir futbol şubesi modeli istemiyor.
Şirketlerinde kurumsal yapı kuranlar, kulüplerinde kaçıyor bu yapıdan.
Adnan Sezgin’in bir sürü özelliği vardır mutlaka, Galatasaray’da  olması için.
En büyük özelliği Polat’ın her dediğine “he” demesi.
Veya Sinan Engin...
Arkadaşı başkanının.
Başkan ne derse o oluyor.
* * *
Sulandıralım...
Üç büyük, bu şekilde seçilen bir başkana, her gün ‘3 büyük’ içirir.
Rahmetli içki içmiyordu.
‘3 paket’ içiyordu.
Keyiften mi sanıyorsunuz?
3’lü bir komite kursunlar yönetsinler.
Zaten ‘büyükler’in  ‘küçüklerle’ oynadığı toplar yuvarlak değil.
Köşeli.
Köşelerinde de kendileri var.
TFF’nin baş köşesinde de onlar olsun...
* * *
Luciano Moggi yine mahkemeye verildi.
Hakemlere İsviçre sim kartları verdiği için.
Sahi Adnan Sezgin TFF başkanı olamaz mı?
Olur valla.
Burada bu da olur.
* * *
Mesela...
Mehmet Ali Aydınlar, Zafer Yıldırım ve Oğuz Çarmıklı...
Üçü de kendi camialarında saygı duyulan sevilen isimler.
Potansiyel başkan adayları.
TFF başkanı olmak isteseler, ilk karşı çıkanlar kendi kulüpleri olur.
O kulüpleri yönetenler.
Onları yönetemeyecekleri için.
“İsteriz” derler de...
* * *
Laf bana gelmişken...
Ya da ben lafı bana getirmişken.
Balkondayım.
Seyrediyorum.
Sadece.
Ve...
Ne mutlu bana.