Her zamanki gibi param bitmişti.
Bu defa Belgrad’a girerken.
Floransa’da okurken, zırt pırt İstanbul’a kaçardım.
Arabamla...
Cebimde ne kadar varsa o kadarla.
***
Bu defa da o kadarla bu kadar gidebilmiştim.
***
Yanımda da bir kız.
Bir dolarım yok.
Bir markım da...
Bir liram da...
Uluslararası bir büyük zincirin, Belgrad’daki oteline girdim.
Suit istedim.
6’ıncı sınıf bir pansiyona verecek param bile yoktu.
6 yıldız bir oteldeydim.
***
Kız “para yok, bari moktan bir pansiyonda kalalım” dedi.
Ondan ilk o gün soğumuştum.
Aptal yerine konmak delirtiyor beni.
***
6 yıldızlı otelin tepkisi 6 yıldızlık olur.
Moktan pansiyonun tepkisi de moktan .
***
Gece terasta şahane bir yemek...
Şarap marap...
Sonra espresso.
Hatta konyak.
Sonra piyano bar.
Valla.
Sonra yattık.
***
Sabah resepsiyona gittim.
-Param yok ama iyi niyetliyim, İstanbul’daki konsolosluğunuza veya otelinize öderim.
-Niye biz, Mister?
-Öyle bir markanız var ki güven veriyor insana. Burada ne olursa olsun, müşteri huzursuz edilmez gibi geliyor...
-Bunları bir kağıda yazabilir misiniz?
Yazdım, kağıdı aldı gitti.
Biraz sonra genel müdür geldi.
-Bizi seçtiğiniz için teşekkür ediyorum Mister. Borcunuz yok, sizi misafir ettiğimiz için çok memnunuz.
***
Valla...
Billa...
***
Ali Koç’un basın toplantısındaki tarzı, bu oteli ve o geceyi aklıma getirdi.
Huzur veriyor görüntüsü, rahatlatıyor insanı.
En azından beni.
Dostları “Aziz Bey’i aratacak kadar fanatiktir, başkan olursa gideni ararsınız” dese de...
Bu ülkede kurumsallığa ilk inanan, geleneklerini hâlâ sürdüren bir ailenin ferdi o.
Talihsiz bir açıklaması var bir maçtan sonra biliyorum.
Çaylaklığındandı.
Bence.
Mesela...
Tepkisi ‘koçum moçum’ gibi 6.sınıf olmaz, Koç gibi olur.
Hiç olmazsa...
6 yıldızlık olur.
Kurumsal olur.
Hiç olmazsa.
***
Futbol medyasındaki bazı arkadaşlarımızdan rahatsız Ali Bey.
Normal.
Unuttuğu şu.
Onlar arkadaşımız değil.
Ve...
Adamına göre muamele yapmalı.
Başkanı herkesi aynı kefeye koyuyor.
Mesela Terim de...
Haklıyken haksız duruma düşmelerinin sebebi de bu.
***
En az onun kadar fanatik Ferit Şahenk’in televizyonunda, Hıncal Abi Fenerbahçe’ye, başkanına atıp tutuyor.
Yıllardır...
Hâlâ orada.
Onu her 90 Dakika’da görüşümde bu aklıma geliyor.
Baskı gelmiyor mu sanki Ferit Bey’e?
Gelmez mi?
“As-kes” demiyorlar mı?
Demezler mi?
Göğüs geriyor Ferit Bey.
Kurumsallığı biliyor.
Babasından öğrenmiş.
Helal olsun.
***
Milliyet’te her cuma Galatasaray’a neler yazıyorum neler.
Patron Galatasaraylı.
Kardeşi Murat Yalçındağ yönetimde.
Bazen ti’ye aldığımız futbol şubesinde üstelik.
Gıkı çıkmıyor Murat Bey’in.
Çıkıyorsa da bana gelmiyor.
Ona da helal olsun.
Mesela...
Aynı yönetimin başka bir üyesi, medya kuruluşlarına “reklam verdirmem şunu atın bunu atın” diye baskı yapıyor.
***
Turgay Demirel mesela...
O da üniversiteli, yurt dışında okumuş.
Kurumsallığa inanmıyor.
Mavi kanlı.
Zırt pırt “bunların(bizler) patronuna söylesem attırırım” derdi.
Patronun kardeşinin aklına gelmiyor.
Onun geliyor.
Şuna bak!
Öyle bir gücü de yok.
Sallıyor...
***
O dünlerde, Fenerbahçe yenildiğinde, herkes kameralardan kaçardı, Sadettin Saran kaçmazdı.
En kaçması gereken anlarda bile...
Sakin bir ifadeyle konuşurdu.
Güler yüzlüydü.
Soğukkanlıydı.
Güven verirdi.
Ve...
Bu özelliği dikkatimi çekmişti.
Ali Koç, Saran’ı da hatırlattı bana.
Kim bilir içinden neler geçiyordu Ali Bey’in toplantı sırasında?
Kim bilir?
Saran’ın içinden de neler geçiyordu kim bilir?
Kim bilir?
Dışarıya hissettirmediler ya...
Helal olsun.
Ve...
Saran demişken...
Sadettin Saran, Anadolu Engelliler Basketbol Kulübü’nü aldı, Süper Lig’e çıkarttı.
Üstüne titriyor.
Rengi sarı-lacivert.
“Avrupa Şampiyonu yapacağım bu renkleri” diyor.
***
Masal masal matitas...
Böyle denir.
Bilirsiniz.
Böyle bağlayalım bugün.
Ali Abi(Şen) “Ülker kızdırmasın bizi, Fenerliler’e ürünlerini boykot ettiririz” demişti.
Hatırlarsınız.
Sonra Fenerbahçe, o Ülker’le birleşti.
Her sene 15 milyon euro veriyor Ülker Fenerbahçe’ye bugün.
Salonunu bile yapıyor.
Nerdeeen nereye geldi Fenerbahçe.
Aziz Bey başardı bunu.
***
Ali Koç ‘biz’ dedi o gün.
Bilerek...
Ben’den biz’e mi geçiyordu Fenerbahçe yoksa?
Ve...
Fenerbahçe’nin tek eksiği kurumsallık.
Ali Bey hem bunu çok iyi biliyor, hem kurumsallığı...
Sadettin Bey de...
***
Yarın belki ‘biz’lerden biri başkan olur Fenerbahçe’de.
Ali Bey’in, Sadettin Bey’in bile aklından geçmeyen şey olur.
Fenerbahçe-Saran Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı...
***
Son cümle...
Bu beylerin bu oyunun içinde olmasından ben memnunum.
TRT, Hakan Şükür, Frank, Tom, RayAğzımı her açtığımda birinin “gak veya guk” dediği o Stadyumlar’dan birindeydik...
Hakan Şükür bırakmalı mıydı?
Mehmet(Demirkol) “Bırakın oynasın, bırakırsa yorumcu filan olur, buraya birimizin yerine falan gelir” gibilerinden bir şeyler söyledi.
Pas şahaneydi.
Ben de “Ömer, ceketli, kravatlı, ağır başlı, beyefendi filan, para da almıyor, o kalır, ya sen ya ben gideriz falan” gibilerinden...
Golü attım.
Çok gülmüştük.
***
Şükür’ün Stadyum’a gelme ihtimali bile, bana mail yağmasına sebep oldu.
O geceyi hatırlatıyor herkes.
Okuyucu, seyirci çok dikkatli.
Hele benimki...
***
Şükür saha dışında renkli, gırgır, keyifli biri.
Programa çok şey katar.
Hem...
Başbakan’dan torpilli.
Genel Müdür karışamaz.
Sunucu da...
Kimse “gak guk” da edemez.
***
Özdemir Erdoğan Amerika’da yapımcıya “Frank Sinatra gibi de okurum, Tom Jones gibi de Ray Charles gibi de” deyince, yapımcı “Bizde Frank da var, Tom da Ray da siz siz gibi okuyun” demiş.
***
Bizimkiler, futbolu Frank, Tom, Ray gibi yorumlamaya kalkınca, yapımcılar da Frank’a, Tom’a Ray’a yorumlatmaya başladılar.
Orijinallerine...
Normal.
***
Sıra şimdi de Hakan da...