Türkiye Futbol Federasyonu, kişisel duygu ve kaygılardan arınarak kurumsal davranmaya çalışıyor.
Bu durumu, özellikle Başkan Mehmet Ali Aydınlar açısından anlamaya çalışıyorum. 3 Temmuz’da başlayan sürecin sonunda, kaçınılmaz biçimde bazı kararlar alma günü geldiğinde, o belgelere imzasını koymak istemiyor.
Kişisel aidiyet bağları ve duygu dünyası bu durumu engelliyor. Olabilir...
O yüzden işte, Disiplin Talimatı’nın 58. maddesiyle ilgili olarak, süreç başladığında puan silme - küme düşme cezalarının kademelendirilmesi konusundaki önerilere soğuk bakan, “58. maddenin değiştirilmesine karşıyım” diyerek kendini bağlayan başkan, 26 Ocak’ta TFF Genel Kurulu’nu olağanüstü kongreye çağırdı.
Kişisel kaygılarıyla davrandı. Olası eleştirilere ve tepkilere karşı “kurumsallığı” ön plana çıkaran bir tavır sergiledi.
Ne var ki kendi arzusuyla aday olan, seçimle işbaşına gelen başkanın bu tavrı kurumsal davranıştan çok kendi erkinden, kendi iktidar gücünden vazgeçme anlamı da taşıyordu...
Kurumsallık önemli, evet... Ama şunu da unutmayalım: TFF Yönetim Kurulu da seçimle işbaşına gelmiş yetkili bir kurumdur. 58. maddeyi değiştirme/değiştirmeme konusundaki yetkisini hiç kimse tartışamaz. Şimdi o erki kullanmadan “TFF Genel Kurulu en yetkili kurumdur” demek, tam anlamıyla topu taça atmaktır.
Geçen hafta aynı anlayış, 3 Temmuz’da başlayan sürecin sonunda alınması gereken kararlar için yine bir yetki devri yaptı.
Değiştirilsin ya da değiştirilmesin, 58. maddeye göre alınacak kararları, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na devretti.
Yeniden kendi erkinden, yetki ve sorumluluklarından uzaklaştı.
Doğrusu bu durumu hüzünle karşılıyorum. Benim hüznüm o kadar önemli değil ama eski Tahkim Kurulu Başkanı Türker Aslan’ın eleştirisi önemli... Aslan, bu tür kararların TFF Yönetim Kurulu tarafından alınması gerektiğini dile getiriyor.
İş aleminde ve spor dünyasında saygın bir yeri olan Başkan’ın ve birlikte çalıştığı arkadaşlarının duygusallığı iyice abarttığını ve cesaretini kaybettiğini düşünüyorum.
Başkan Aydınlar, bazı yetkilerini kullanma konusunda son derece dinamik, aktif, aceleci ve kararlı davranabiliyor...
Örneğin alelacele hazırlanıp önüne getirilen şu sihirli (!) play-off paketini açmadan, teknik direktörlerin, futbolcuların görüşünü filan almadan tepeden inme bir kararla hayata geçiriverdi.
Örneğin Futbol Genel Direktörü Ersun Yanal’ı bir kalemde silip atarken çok kararlıydı...
Doğru ya da yanlış... Kararlıydı, ilkeliydi... Cesurdu ve çabuktu!
Ama iş bazı “zorunlu” kararlara gelince Başkan o kadar kararlı değil. Cesaret ve çabukluğu bir kenara koyarak topu ayağından çıkarıyor... Bir taktik olarak da taça atabiliyor.
Hayır, bu bir kurumsallık değil... Galiba fazlasıyla duygusallık!
Yine saygı duruşu
Spor alanlarındaki saygı duruşlarına duyarlı davranmalı, sahip çıkmalıyız.
Socrates için önerdiğim saygı duruşu, güzel ve yerinde bir karardı. Ama TFF aynı refleksi Uludere’de ölen 35 yurttaşımız için sergilemedi. Belki de provokasyon tehlikesini hesaplamışlardır, olabilir...
Trafik kazasında ölen Keşansporlu 2 kardeşimiz için Saracoğlu’nda saygı duruşu yapıldı. Güzel... Ama Bağış’ın (Erten) dediği gibi maça gelirken kaza kurbanı olan 4 Trabzonsporlu kardeşimiz de o anonsa dahil edilseydi, çok daha güzel bir duruş sergilenecekti. Futbol, toplumun en sevdiği spor dalıdır. Futbolun vicdanı topluma karşı daha duyarlı olmalıdır.
Sadece 58 değil, bir de 24 var!
TFF, olağanüstü genel kurul çağrısını 8 maddelik bir gündemle duyurdu. Her genel kurulda yapılması gerekenlerin sıralandığı klasik maddeleri dikkate almazsak, tek maddelik bir gündem bu:
Madde: Haklarında şike ve teşvik primi iddiası bulunan kulüplere uygulanması muhtemel yaptırımların değiştirilip değiştirilmemesinin görüşülmesi ve karara bağlanması...
Şimdi bu madde görüşülürken dikkat edilmesi gereken önemli bir durum var... Kamuoyundaki tartışmaların da etkisiyle herkes Futbol Disiplin Talimatı’nın 58. maddesine yoğunlaşacak. Arada Futbol Müsabaka Talimatı gözden kaçabilir... O talimatın 24/d maddesine göre “bir müsbakanın sonucunu hukuka ve ahlaka aykırı şekilde etkileyen veya teşebbüs eden takımlar bir alt lige indirilir” hükmü var.
DT 58 değiştirilirken MT 24/d aynen kalırsa şaşkınlık ve çelişki yaratabilir, dikkat!
Bakanım bina yapar, sonra döner hepsini yıkar!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar, Trabzon’da katıldığı bir açılışta “Şimdi bizim hakkımız olan Trabzon’umuzun kupasını almak için çok ince yarlı bir çalışma yapıyoruz” demiş...
Göreviyle hiç ilgisi olmayan bir alanda, kamuoyunun yoğun tartışma ortamına balıklama atlayarak popülist bir demeç vermiş Bayraktar...
Fenerbahçe Spor Kulübü de tepki gösteriyor bu duruma, haklılar!
Aykut Kocaman’ın “İnce ince Yasemince” demeci ne kadar tuhaf ve yersizse bu da o kadar münasebetsiz ve gereksiz!
Bakanımız, TOKİ’deki başarılı hizmetleriyle binlerce konut (bir de stat) yaptı...
Sonra da siyaseten ödüllendirildi...
Verdiği demeç, yaptığı binaların hepsini yıkacak ölçüde zararlıdır.
İyi niyet, hemşehrilik, seçim bölgesi filan tamam da... Biraz dikkat Sayın Bakan!