Kartal’a fazlası gerek
Doğru hava, doğru mekan, doğru zaman.. Daha da doğrusu var: Bronckhorst’un seçtiği on bir… Hollandalı hoca, kendisine yönelik eleştirilerin ve önerilerin odağındaki oyuncu Semih’i doğrudan maça başlayan kadroya seçince hem taraftarları, hem de kendisini rahatlattı. Ama daha da önemli, olanı Semih’in motivasyonunu yükseltmesi, ona güvendiğini göstermesiydi.
Peki Semih ne yaptı? Sol önde görevliydi ama, orada bir ziyaretçi gibi duruyordu. Oyunun akışına göre pozisyon alıyor, İmmobile’nin ortaklığına geçiyor ve hiç de sırıtmıyordu.
İçten gelen duygularla oynadı. Yaşama ve oynama sevincini arkadaşlarıyla paylaştı. Rafa Silva’nın pasıyla ceza alanına girip aut çizgisine (İmmobile’ye top atmak için) inerken geciken bir hamleyle düşürülünce Kadir Sağlam penaltıyı verdi. İtalyan da beşinci penaltı golüyle açılışı yaptı.
Oyun mücadeleli geçti. Konyaspor teslim olmayan, rakibi için sürekli arıza çıkaran bir konuktu. Çok koştular, top çaldılar, pozisyonlara girdiler ama kazandıkları topları iyi kullanamadılar. Bunda Beşiktaşlı futbolcuların geçiş oyununa karşı çoklu yardımlaşma ile baskı yapıp topu geri kazanması da rol oynadı.
Maçın efendisi, çokça top kaybına rağmen Beşiktaş’tı. Peki Beşiktaş’ın efendisi? Kesinlikle Rafa Silva diyorum. Rafa’nın top alışında, pas verecek en az üç alternatifi görmesinde seyredeni heyecana sürükleyecek beceri ve vizyon vardı. Attığı gole gelince… Muçi’nin pasını çok iyi değerlendirdi. Rakip savunma oyuncusuyla üstüne gelen kaleciyi aynı anda saf dışı bırakarak sakin ve usta vuruşuyla skoru oluşturuverdi. Maçın sonlarına doğru yaptığı değişikliklerle Rafa’yı sağ kanada alması, Beşiktaş’ın baskılı ve yaratıcı oyununu olumsuz biçimde yavaşlattı.
Dünkü maç, Beşiktaş’ın öne geçince yakalanması gibi can sıkan arızalara karşı zaman zaman sıkı savunmayı başarıyla uyguladığını gösterdi. Puan cetveline bakıldığında Beşiktaşlıların zirvede resmen “ortak” statüsünde olduğu anlaşılıyor. Geçen sezonun travmalarına karşı Beşiktaş’ın alıştığı bu statü, lige renk, taraftarlara da heyecan verecektir.
Oyunun her iki yönünde (ofansif/defansif) daha çok koşan bir Beşiktaş izledik. Elbette bu koşuların, Lyon ve Galatasaray derbisi kapsamında değerlendirilmesi gerekir. O zaman son soru: Bu oyun Galatasaray derbisi için yeter mi?
Hayır yetmez! Lyon ve Galatasaray deplasmanlarında fazlası gerekir.