Halit Ağabey bugün bildiğimiz, yakın geçmişte emekliliğe ve sonsuzluğa uğurladığımız spiker arkadaşlarımızın rütbesiz başkomutanıydı. Milliyet’in Liseler Arası Müzik Yarışması’nda gün boyu bütün orkestraların üyelerini sazlarıyla birlikte tanıtır, birinin bile adını şaşırmazdı. Halit Ağabey işini en iyi yapan profesyoneldi.
Halit Kıvanç’ı toprağa verirken biz sadece bir bedeni defnetmiş olacağız. Oysa Halit Ağabey bir değil, birkaç kişiydi. Önce hukukçu... Sonra gazeteci, yazar, mizahçı, sunucu, radyocu, televizyoncu, spiker, yapımcı... Neler neler yapmadı. Milliyet’in Liseler Arası Müzik Yarışması’nda gün boyu bütün orkestraların üyelerini sazlarıyla birlikte tanıtır, bir tanesinin adını bile şaşırmazdı. En iddialı moda defilelerinde yabancılar dahil, kolay kolay beğenmeyen, ille de bir kusur arayan seçkinlere, mankenlere ve modacılara laf bırakmayacak bir duyarlılık ile sanatsal şov sunardı. O beğenilen giysilere, kreasyonlara, mankenlere, toplu fotoğraf sunumlarına alkış gönderenler inanıyorum ki önce Halit Kıvanç’ın payını da ayırıyorlardı.
Dünya Kupaları
Beni Halit Ağabey büyüttü. Kemal Deniz ile birlikte radyolardan, onun coşkulu, açıklayıcı, öğretici maç anlatımlarını dinlerdim çocukluğumdan beri. 1956’da Macaristan’ı üç golle yendiğimiz maçı Eşref Şefik mi anlattı, Halit Ağabey mi bilmiyorum. İkisine de eyvallah. İkisi de sporun her türlüsünü ve futbolu sevdiren insanlardı.
Halit Ağabey Olimpiyat Oyunları’nı da büyük bir keyif ve bilgiyle sundu, röportajlar yaptı. Peki ya Dünya Kupaları? Ben 5 Dünya Kupası izledim, Halit Ağabey ile o kupa programları sırasında rastlaşmadım. Biz bir kampa giderdik, Halit Ağabey başka bir kampa... Biz bir kentteki maçtaysak, Halit Ağabey başka maça koştururdu... Ama dikkat ettiğim bir şey var Halit Ağabey bugün bildiğimiz, yakın geçmişte emekliliğe ve sonsuzluğa uğurladığımız spiker arkadaşlarımızın rütbesiz başkomutanıydı. En kolay haber aldığı takım ise Alman Milli Takımı’ydı. İki nedenle: Almancası çok iyiydi. Elbette İngilizce de konuşur ve yazardı... Ama 1954 Dünya Kupası’ndan itibaren bir Alman futbolu sempatisi ve unutulmaz golcü Uwe Seeler ile arkadaşlığı... Uwe Seeler’den az hikâye dinlemedi, az haber almadı.
Lefter ile
Yastığı demirbaştı
Uyku sıkıntısı çekerdi. Ama çaresini bulmuştu. Nereye giderse gitsin, her akşam başını koyduğu yastık, Halit Ağabey’in valizinde demirbaştı.
Hepimiz onun hangi takıma sempatisi olduğunu biliyoruz. Ama kimsenin merak etmediği bir sempatiydi bu. Çünkü Halit Kıvanç renklerin değil, güzel oyunun peşindeydi. Futbolun gelişen taktik varyasyonlarını, büyük antrenörlerin denemelerini, başarılarını, büyük yıldızların becerilerini merak eder, araştırır, kitaplar okur, onlarla ilgili program özetlerini bir yerlerden bulur ve Türkiye’ye taşırdı. Spor polemiklerine girmezdi. Ama esasla ilgili doğru, yanlış görüşleri olduğu zaman kimseyle kavga etmeden çok açık, seçik ve kesin cümlelerle hükmünü ortaya koyardı.
Yıldızları anlattı
Uwe Seeler, Eusebio, Pele, Maradona, Beckenbauer... Bu yıldızlar onun anlatımıyla futbol dünyamıza girdi. Turgay Şeren’i, Metin Oktay’ı, Can Bartu’yu, Şükrü Gülesin’i, Baba Recep’i, Eskişehirsporlu Fethi’yi, Trabzonsporlu Şenol Güneş’i, Necmi Perekli’yi, Cemil Turan’ı, Rıdvan Dilmen’i futbolda uzaya çıkıp parlayan hangi yıldız varsa onları da Halit Ağabey o şiirsel anlatımıyla, övgüsü ve alkışıyla, hüznü ya da coşkusuyla aktarırdı bize. Halit Ağabey için usta demek yetmez. Bence işini en iyi yapan profesyoneldi. Ondan daha titiz, hazırlıklı, adanmışlıkla çalışan birini daha görmedim. Gördüklerim de zaten kariyer bakımından onun boydaşlarıydı. Çok usta maç spikerlerine, sunuculara öğretmenlik yaptı, yol gösterdi. Hepsi adına buradan en eski öğrencisi Orhan Ayhan’a bir selam gönderelim. Ama hepsine eli değdi, dokundu... Yine o okulun en iyi basın öğrencisini söyleyeyim: Sevgili arkadaşım Güven Taner onun küçük bir kopyası gibi titizlik ve araştırmacılıkla öne çıktı.
Uluslararası sunucu
Devlet başkanlarının katıldığı uluslararası platformlarda da İngilizce, Almanca, (iyi ezberlenmiş) Fransızca ile takdir kazanan, sempatik ortamlar yaratan bir sunucuydu Halit Ağabey. Kuşkusuz günümüzde çok adamlarla ifade edilen duayenlik sözcüğünün karşılığını veren, gösteren bir adamdı.
Fenerbahçe - Nice maçlarında Lefter’in eski takım arkadaşı Nice kalecisi Lamia ile iddialaştığı röportajını hatırladım. Hem Milliyet’te okuduk hem de radyoda dinledik. 1966 Dünya Kupası onun Almanya’ya kıyamadan kupasız anlattığı, gollerinin hâlâ tartışıldığı İngiltere zaferi ile hepimizin hafızasına çakılmıştır.
Zenginlik, renk kattı
Günün birinde Afrikalı Keino ile yapılmış röportaj gönderdi bir ağabeyimiz... Evet, birkaç iddialı söz, birkaç çalışma metodu, Keino’nun polisliği, dağlarda koşup dönsün diye emrine tahsis edilmiş arabası, elimize ulaşan fotoğrafların yanında içerik oluşturuyordu. Keino, Münih’te 1500 metrede olimpiyat madalyasını alacağını söylüyordu, o kadar. Röportajı etlendirip butlandırmak, farklı ayrıntılarla zenginleştirmek istedim ve Halit Ağabey’e sordum: ‘Ağabey, fazla Keino’n (!) var mı?’, ‘Gel’ dedi. Odasına gittik, defterini çıkardı, Keino ismini buldu. Karşısında 12 rakam yazılıydı. Oradan başta Kicker Sport ve adını hatırlamadığım bir Fransız dergisini çıkardı. Hepsinde Keino bilgileri vardı. Altı renkli kalemlerle işaretlenmiş bilgilerdi. Halit Ağabey o notlarla elimizdeki röportaja zenginlik, renk ve derinlik katmış oldu. En hızlı zamanlarımızda biz birbirimizi överek, bravo sesleriyle takdir ederek topluca keyif paylaşırken, Halit Ağabey araya girer ‘Çocuklar, işin bir de şu tarafı var ihmal etmeyin’ diyerek limon sıkardı. Bu yüzden rahmetli Necmi Tanyolaç Ağabeyimizle tartıştıklarını gülerek anımsıyoruz.
Hep seni izleyeceğiz
Son zamanlarda bir sürü özelliğiyle, yapboz gibi parçalara ayrılıp karmakarışık hale gelen kültürümüzde bütün farklılıkları aşarak bizi biz yapan adamları peş peşe kaybetmeye başladık. Süleyman Seba hepimizin başkanıydı... Cüneyt Arkın hepimizin kahramanıydı...
Ve Halit Kıvanç. O da hepimizdi ve bizdi. Hiçbirimiz tek başına onun rolünü taşıyamayız. Tek başına onun doldurduğu, onun oturduğu zirvelere çıkamayız. Ancak ondan bir parça olmak için koşmak bile hepimizin büyük onurudur.
Çok yaşa Halit Ağabey... Ölümsüz yolculuğunda biz hep seni izleyeceğiz. Seni sevmeye devam edeceğiz.ax